Hareketin Yaşama ve Yaşatma Metodolojisi

1.Sorumluluk 
2. Kendi mukadderatını Allaha teslim etme 
3. Hareketin inanç temelleri 
4.Hareketin medeniyet tasavvuru 
5. Hareketin hayati ihtiyaçları 
6.Hareketin edinilmiş tecrübeleri 
7.Milletin derdi ile dertlenme 
8.Milli merhamet 
9.Her hareketin gayesi, kendi şeklini mükemmele ulaştırmaktır. 
10. Hareketin hürriyet problemi: Hareket birilerinin yönlendirmesi ile değil kendi çizgisi doğrultusunda hür iradesini ortaya koyar. 

11.Ülkücüler  yakın tarihin her döneminde akıntıya karşı göğüs germiş, toplum ve milletin, devletin bekasına göre karşı yapılan saldırılara karşı direnç göstermiştir. Yaptığı bu mücadeleden ötürü  her çağda toplum tarafından körü körüne suçlanılmış, toplum düzenini bozmakla itham edilmiş, sorgulanmış, yargılanmış, tabutluklara atılmış, idam sehpalarına yollanmıştır. Hürriyet fikrine sahip çıkan ülkücüler, 9 Işıkta ‘Hürriyet ve Şahsiyetçilik İlkesi ile hürriyet ve şahsiyet alanını Türk Milletinin değerleri ölçüsünde net olarak çizmiştir.  

‘Yaşa ve Yaşat ülküsü temelinde şekil bulan bu anlayış; ülkü ve ülkücülerin devlet olma arzusunu tetiklemiştir. Vazgeçilmez bir hal ile Ülkücü Hareketin bünyesini alev topu gibi sarmıştır. Çıkış noktamız budur. 1968 yılından 1980e kadar geçen zaman içinde bu alev hep diri ve iri tutulmuştur. 

Yeniden dün-bugün çizgisinde yarınlara ait bir medeniyet tasavvuru inşa edilmelidir. 

12.Ülkücüler; ilahi nizama giden yolda yaşama ve yaşatma gayesinin, mutlak hakikatin bekçileridir. Mutlak hakikati yok sayan her türlü anlayışın karşısındadır. Dünya düzeni tasavvurunu mutlak hakikat üzerine kurar. Beşeri arzulardan uzak Türk Milletini birlikte yaşama ideali içerinde gönül bağı ile düğümler ve mühürler. Bunun dışındaki her türlü anlayışa karşı duruşu millet adına bir isyandır. Bu isyanı her hangi bir beşeri kalıba sokmak isteyenler kendi düzenlerinin yaşaması için nefsani arzularının esiri olmuş, menfaatlerini hakim kılmayı görev sayan, gözü dönmüş zümrelerdir. Türk Milletini yaşatma isyanı olmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de olmayacaktı. Bu isyan, Türkün ahlakı ile devleti yaşatma aşkının engin tezahürüdür. 

13.Yaşama ve Yaşatma İsyanı Türk Milletinin sonsuza kadar var olabilmesinin adıdır. Türk Milleti ve sonsuzluk, ebedi aleme giden yolda Türk Milletinin mutlak hakikatin yılmaz savunucusu ve İlay-i Kelimetullah ülküsünde, aleme nizam verme arzusunun dışa vurumudur. Bu, Türklük şuurunu, milli şuuru devleti yaşatma adına, devlete gelecek tehlikeler karşı isyana taşımaktır. 

Bu; devletin bekası için zaruridir.  
Bu; devletin ve Türk Milletin tutkuları için vazgeçilmez hayat felsefemizdir. 

14.Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin sükunet ve huzura ermesi için zayıflayan millet olabilme bağının güçlendirilmesi gerekir.  

Millet Olabilme Bağının Zayıflamasının Sebepleri :  

1.İnanç yoksunluğu,  
2.Ahlaki çöküntü,  
3. Ekonomik yoksulluğun istismarı,  
4.Toplumsal yalnızlık,  
5. Eğitim sisteminin yetersizlikleri,  
6.Toplumsal yalnızlık ve bireyselliğin ön plana çıkması,  
7.Gerçek dünyadan uzak toplumsal rüya hali. 

15. İsyanda tavır ; ‘iyiliği emretme ve kötülüğü men etme ‘ ölçüsünde olmalıdır. Türk Milliyetçiliği fikrinin uzun soluklu yüreklerde hissedilebilmesi için iyi olan her hal alınmalı, kötü olan her hal Türk Milleti ve devleti için def edilmelidir. 

16. Hareketin var olan gerçekliği temel kabulleri çerçevesinde sağlam dinamiklerle yeniden tanımlanmalıdır.  

Duruş ve sistemin bozulmaması için iç ve dış müdahalelerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Ortadan kaldırılmaya çalışılan dava adamlığı ruhunun yeni medeniyet ülküsü ile tekrar acilen şekillendirilmesi ile mümkündür. Bilim ve kültürümüzün özgün haliyle yeniden Türk çocuklarına bir hayat anlayışı bir Türk modeli olarak sunmak zorundayız.  

Besmele ile şekillendirilmeyen hiçbir düşüncenin bir adım yol alması mümkün değildir. Milleti ayakta tutan her değer farz olarak kabul edilmeli, korunmalı, yaşanmalı ve yaşatılmalıdır. 

17. Hareketin kuşatılmışlık hali: Hareket önden ve arkadan, içten ve dıştan açık/gizli tahrip ve tahriklere maruz kalmaktadır.  

Saygın ve etki alanının tekrar aynı ölçülere çekilmesi hatta daha da genişletilmesi için Hareketin Ahlaklı İsyan kimliği ile yeniden giydirilmesi gerekmektedir. Yeni bir ARGE birimi ortaya konulması “Neden” Soru Kalıbından vazgeçilerek “Nasıl” Soru Kalıbı modeli dönülmedir. Misyonun özüne bağlı kalınarak yeni strateji belirlenmelidir. Güncel olaylara bakış ve getirilen çözüm önerileri hareketin misyonunu net olacak olarak ifade etmelidir. 

18. Şuur hayata vurulmuş aşıdır. Hayatın bir çeşit ahenkle istikamet almasıdır. Durağan halde olan bir hareketten , işlevsel harekete geçilmelidir. Hareket her türlü benlik kavramı saldırısından uzak tutulmalıdır. Hareketin çatışma noktası; ihtirasların kalbin sebepleri ile aklın sebeplerinin karşı karşıya getirilmesidir. İnandığı gibi yaşayamamak, yaşanıldığı gibi inanmayı doğurmaktadır.  

Niyet ve kararda birlik, karakterdeki var olan yıpranmanın önüne geçilerek, Ülkücü Hareketin karakteristik özelliklerinin sabitlenmesi gerekmektedir. Bu yapılmadığı sürece hareketin tercihlerinin değişkenlik arz etmesine ve hareketin tercihlerinde seçicilik olgusunun yok sayılmasını beraberinde getirmektedir. Mekana ve zamana göre  değişen tercihlerimizin olması gayet doğaldır. Bunun olması hareketi besleyen kaynakların ve etki alanının farklı kılınması anlamını taşımamalıdır. Önemli olan hareketi besleyen kaynakları iç ve dış etkilerle özün ortadan kaldırılması düşüncesinin önüne ahlaklı isyan metoduyla geçilmesi mümkündür. 

19.Hareket için, her taraftan gelip farklı tercihler ve arzular içinde bulunanların her şeyden önce, hareketin potasında eritilip, karılarak yoğrulması gerekmektedir. Geldiği gibi kalma ve hareketin potasında eritilmeme durumunda ahlaklı isyanın küllendirilmesi yolu açık kalmaktadır. 

SONUÇ OLARAK: Hareketin var oluş gayesi, yaşama ve yaşatma ülküsüdür. Yaşama ve yaşatma ülküsünde ısrarımız, öncelikleri, geçmiş ve gelecek arasında köprü olma  
gerçeğidir. Olaylara karşı gösterilecek reflekslerin ana temeli ahlaklı isyan metodu oluşturmalıdır. Bunun yolu da ülkücü şuur hallerinin taşıdığı nitelik ve yoğunluğu çok iyi bilinmesinden geçmektedir.  

Ülkücü şuurdaki somut gerçekliğin ve dinamik yapının korunması ve daha da geliştirilmesi ile mümkündür. 

Yapılması gereken, Ülkücülüğü bir YAŞAM TARZI olarak benimseyen, kaliteli, etkin, Türk-İslam şuuruna sahip, davanın kabulleri çerçevesinde, aykırı duruşlar ve  
yıkıcı, ayrıştırıcı muhalif yapılanmalara kapıları kapatarak, gönül yorgunluğunu gönül coşkusuna dönüştürecek bir KADRO HAREKETİNİN söz sahibi olmasıdır. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!