ERHAN ÖZHAN
[email protected]
Gümrük ve Tekel Bakanı iken 27 Mayıs 1980 tarihinde şehit olan Gün SAZAK’ın şehadet gününde, her yıl Ülkücü Şehitler çeşitli etkinliklerle anılıyor. “Gün Sazak ve Ülkücü Şehitleri Anma Günü” adı altında tertiplenen etkinlikler Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları tarafından gerçekleştirilmekte. Uzun yıllar Gün SAZAK’ın kabri başında devam eden anmalar, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde inşa edilen Ülkücü Şehitler Anıtı’nda düzenlenen organizasyonlarla sürdürülüyor.
Şehadet günü Ülkücü Şehitleri Anma Günü olarak kabul edilen Gün SAZAK ismi milliyetçi camianın gönüllerinde ve zihinlerinde önemli bir yere sahip. Türkiye Cumhuriyeti’nde bakanlık koltuğunda oturan bir kimsenin terör örgütlerince şehit edilmesi, aslında topyekun millet hafızasına kazınması gereken en önemli olaylardan olmasına karşın Gün SAZAK isminin sadece Ülkücü camia tarafından bilinmesi ülkemizin basın yayın alanındaki baskı gruplarının duruş tarafını ortaya koyması açısından önemli.
***
Kaçakçılığı kısa sürede durdurması, gümrüklerdeki yolsuzluğu bitirmesi ile Gün SAZAK kısa sürede her kesimin takdirini toplamıştı. Öyle ki, dönemin önemli sol görüşlü aydınları dahi SAZAK’ı destekleyen yazılar kaleme almış, sol görüşlü siyasiler SAZAK’ın dürüstlüğünü takdir etmişlerdi.
Terörist bir komplo sonucu vefat eden Uğur Mumcu’ya göre yine bir saldırıda hayatını kaybeden Abdi İpekçi, kaçakçılık konusunda açıkça MHP’li Gün Sazak’ı desteklemektedir. Oysa siyasal görüşleri Gün Sazak’ınkiyle taban tabana zıttır. Fakat İpekçi (CHP’li Gümrük ve Tekel Bakanı) Tuncay Mataracı’nın kaçakçılık konusundaki tutumunu saptamış ve bu yüzden siyasal görüşüne katılmadığı Sazak’ı, desteklemeyi uygun görmüştür.(1)
Yine CHP’li İzmir Milletvekili Süleyman Genç doğruları açıkça ifade etmiş "Ben inceledim, cumhuriyet kurulduktan bu yana gümrüklerdeki soygunu fikri ve felsefesi benimle yüzde yüz ters olan Gün Sazak önlemiştir" diye konuşur.(2)
Basının köş başlarını tutan ve tarihi-ideolojik değerlendirmelerini “sloganlar” etrafında sürdüren “sol” kalemler Abdi İpekçi, Uğur Mumcu vb isimleri anarken, şehit edilen Ülkücü aydınları ve devlet adamlarını hatırlamaktan kaçınırlar. Onlar her ne kadar mevzu Ülkücü Şehitler olduğunda susmayı tercih etselerde, andıkları isimlerin “namuslu” yazılarında “Ülkücülerin haklılığı” ve doğrular konuşmaya devam ediyor!
ŞEHİT ÜLKÜCÜ AYDINLAR VE HAREKETİN HAKLILIĞI
1980 öncesinde komünist yayılmacılığa karşı maddi ve manevi olarak bir karşı duruş sergileyen, fikri alanda millete çözüm önerilerini sunan Ülkücü Hareket bu uğurda binlerce gencini yitirmesinin yanında önemli fikir ve devlet adamlarını da kaybetmiştir.
Basının köşe başlarını tutan yazarların büyük bölümü isimleri anmaktan imtina etse de, bakanlık, il ve ilçe başkanlığı, gazete dergi yöneticiliği, yazarlık konumudayken uğradıkları saldırılarda şehit düşen Ülkücü sayısı yüzlercedir.
Afşin SELİM imzasıyla 08 Şubat 2010 tarihli Yeniçağ Gazetesinde yayınlanan “Katledilen Ülkücü Gazetecilere Dair” başlıklı yazıda adı, ünvanı ve şehadet tarihi belirtilen Ülkücülerden bazıları şöyle:
Erdoğan Hançerlioğlu: Kartal’lı gazeteci. Hürses gazetesinin sahibi… 12 Eylül 1979 tarihinde düzenlenen suikast sonucu öldürüldü.
İlhan Egemen Darendelioğlu: Bizim Anadolu gazetesinin başyazarı… Toprak dergisinin sahibi… 19 Kasım 1979 tarihinde düzenlenen suikast sonucu öldürüldü.
Kemal Fedai Çoşkuner: Bizim Anadolu ve Hergün gazetelerinin yazarı… Fedai dergisinin sahibi… 3 Aralık 1979’da düzenlenen suikast sonucu öldürüldü.
İsmail Hakkı Gerçeksöz: Ortadoğu gazetesinin başyazarı… 4 Nisan 1980 tarihinde düzenlenen suikast sonucu öldürüldü.(1)
***
Dünyada ve coğrafyamızda gerçekleşen dönüşümler, yıkılan rejimler, Ülkücü Hareket’in 1980 öncesi öngörülerinin gerçekleştiğini ortaya koyarken, 1980 öncesi döneme ilişkin perdelerin aralanması, “sol görüşlü yazarların ve siyasilerin” söyledikleri “karşı cenah tarafından dahi” Ülkücülerin haklılığını kanıtlamaya devam ediyor.
Yakın zamana kadar 1980 öncesi sol akımları “tam bağımsızlık yanlılarıydı” şeklinde aklamaya çalışanlar propagandalar bizzat solun yazarları tarafından çürütülüyor. Solcu yazar Oral Çalışlar’ın bir köşe yazısı 1980 öncesi Ülkücülerin neye, kime, hangi ideolojinin emperyalizmine karşı olduğunu gösteren bir “itiraf” niteliğinde. Çalışlar yazısında şöyle söylüyor: “Ne olmuştu 1 Mayıs 1977 öncesinde? 1 Mayıs’ı düzenleyen DİSK yönetimine TKP çizgisindeki solcular egemendi. Sovyet taraftarı olan DİSK yönetimi, Çin ve Arnavut taraftarı olan grupları ellerinde pankartlarla miting alanına sokmayacağını ilan etti.
Bu gruplar da “Alanı Sovyet işbirlikçisi revizyonistlere bırakmayız” havası içindeydiler. Alana zorla da olsa gireceklerini ilan ettiler. Benim içinde yer aldığım Aydınlık grubu, Çin yanlısı bir akım olarak tarafını belirlemişti. Gerginliğin tırmanmasında bu açıdan bizim de sorumluluğumuz vardı.”
Yazıda da görüldüğü gibi solun etkili akımları içinde “Türkiye yanlısı” bir gruptan söz etmek dahi mümkün değildi.
Öte yandan, Duruşlarını “Ne Rusya, Ne ABD, Ne Çin; Her şey Türklük için” sözlerinde özetleyen Ülkücülerin ise o dönemde tek bağımsızlık yanlısı “yerli akım” olduğu gerçeği vardı.
Tarih günden günde Ülkücülerin hakkını teslim etmeye devam edecek, hak teslim edildikçe dava hedefine biraz daha yaklaşacaktır, çünkü Şehit Gün SAZAK’ın cenazesinde dağıtılan bir bildiri de yazdığı gibi : “O ve bütün şehidlerimiz hep bizimle olacaktır.
Zafer bütün milletimizin, bütün inananların zaferi olacaktı…”