Hak ve hürriyetler insan sevgisine dayanır. Hakları gasp edilmiş, hürriyetleri alınmış insanlar yapıcı, üretici olamazlar. Türkiye’mizin biran önce kalkınabilmesi, milletler ailesinin hatırı sayılır bir üyesi olması ise, bütün vatandaşlarımızın yapıcı, üretici olmasına bağlıdır. Hak ve hürriyetler rejimi olan demokrasiye inanmak gerek. Ancak hemen belirtelim ki; demokrasi milleti sınıflara bölen, bir avuç azınlığa hak tanıyıp, büyük millet çoğunluğunu ezen, sömüren bir imtiyazlar rejimi değildir. Köhnemiş, çağdışı sınıfçı demokrasilere bir avuç azınlığın saltanatına dayanan sömürücü demokrasilere inanmıyoruz. Milli iradenin uygulayacağı demokrasi, milletin bütün fertlerine yönetme, yönetilme hakkı tanıyan demokrasidir. Milli demokraside, ne sahte bir sınıf, ne de bir avuç azınlığın diktası vardır. Milli demokraside efendi olarak millet vardır.
Türk halkı, fikri akımların dar çemberinde sıkılmak ve bunaltılmak istenmektedir. Herşey bize uygun milli bünyemize uygun olmalıdır. Bu düşüncenin dışındaki her şey, her düşünce atılması gereken, çiğnenmesi gereken şeylerdir. Unutmamak gerekir ki, milletler tıpkı insanlar gibidir. Nasıl ki, kalbi, beyni ve kanı olmayan insan yaşayamazsa, milletlerde kalpsiz, beyinsiz ve kansız yaşayamaz. Bir milletin kalbi onun kültürü; beyni, siyasi düzeni; kanı ise ekonomisidir. Bir millet başka bir milletin kültür, ekonomisi ve siyaseti ile nasıl yaşayabilir? Ne yazık ki bu basit gerçek yıllardır anlaşılamamıştır. Türk kültürü, Türk iktisat ve siyaset sistemleri atılmış, yerlerine başkalarının kültürleri, yabancıların iktisat ve siyaset sistemleri getirilmiştir. Bu arada bir türlü fark edilememiştir ki bir milleti kalkındıran kendi öz sistemidir. Yabancı sistemlerle milletler kalkınamaz.
Milliyetçi hareket, büyük, imanlı ve müreffeh bir Türkiye kurmak zaruretinden doğmuştur. Bu büyük devletin temeli Türk kültürüne, Türk iktisat ve siyaset anlayışına dayanan milli iradedir. Kuracağımız devletin temeli milli kültürümüz olacaktır. Milli kültür bir milletin yaşama tarzıdır. Milli kültür bir milletin fertlerinin asırlar boyunca birbirleriyle münasebetlerinden doğan kıymetler bütünüdür. Milli kültür denince akla, bir milletin dini, ahlakı, hukuku, örf ve âdeti, sanatı gelir. Esefle belirtelim ki, bugün bu müesseslerden birçoğu millilik vasfını kaybetmiştir. Zira bunların yerine Avrupa kültürü getirilmiştir. Hâlbuki Avrupa insanını dini, ahlakı, örf ve âdeti farklı. Avrupa milletlerinin dini Hıristiyanlık; ahlakı maddecilik hukuki ve siyasi düzenleri ise ferdiyetçiliktir. Hâlbuki Türklerin dini, dinlerin mütekâmili olan İslamiyet’tir. Ahlakı ise İslam ahlak ve faziletidir.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE;TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN…
