Anadiline Sahip Çıkmak

Bir gazetenin onaltıncı sayfasının alt tarafına sıkıştırılmış bir haber: ‘Kazak ve Kırgızlar Rusçaya dönüyor! Bu haberi okuyunca, kahroluyorum. Vücudumun bütün metabolizması bozuluyor, ürperiyorum…

Türk milleti deyince, yalnız Anadolu Türklüğü değil, bütün dünya Türklüğü akla gelir: Oğuz’u, Peçenek’i, Kuman-Kıpçak’ı, Karluk’u, Uygur’u… ve bu soylara bağlı olarak Türkmenler, Kırgızlar, Kazaklar, Özbekler, Azeriler, Kalaçlar, Karapapaklar, Yakutlar, Çuvaşlar, Kazan ve Kırım Tatarları, Başkurtlar, Nogaylar, Tuva-Hakas-Lebet-Şor-Altay Türkleri ile Anadolu ve Rumeli’de yaşayan Türkler..

Bu Türklerin hemen hepsi kendilerine özgü bir Türk lehçe veya şivesini konuşur ki bütün Türkçenin özelliği ve güzelliği bu konuşulan lehçe ve şivelerdeki zenginliklerden oluşur.

Orhun yazıtları ‘nı, Oğuz Kağan Bostanı ‘nı, Kutadgu Bîlig ‘i. Dîvânu Lugâtit-Tûrk "ü. Atabetü’l-Hakâyık "ı. Divân-ı Hikmet i. Kodeks Kumanikus (Codex Cumanicus)’u, "Turkish ve Berliner Turfan -Test" adlı yazmaları, Altun Faruk "u. Dede Korkut Kitabı "nı. Manas Destanı’nı, Hophop-nâme "yi ve daha onbinlerce eseri yazan bu Türk Milletinin şâirleri, edipleri ve bilim adamlarıdır.

Bilge Kağan, Kültiğin, Tonyukuk, Yusuf Has Hâcib, Kaşgarlı Mahmud, Hoca Ahmed Yesevî, Farabî, Uluğ Bey, İbni Sina, Ali Şir Nevaî, Babür, Hüseyin* Baykara, Pirî Reis, Fuzûlî, Bakî, Nedim, Sâbir, Abay ve daha onbinlercesi göğüslerini gere gere Türkçe yazıp söylemişler, torunlarına onbinlerce Türkçe eser bırakmışlardır.
Dil, bir milletin hayatta sahip olabileceği en kutsal varlığıdır. "DİL", bir milletin istiklâlinin belgesi, geleceğinin simgesidir. Büyük Kırım Türkü İsmail GASPIRALI: ‘Dilde. Fikirde, İşte Birlik" sloganı ile bütün Türkleri birliğe davet ederken "dil"e verdiği önemi özellikle belirtiyordu. Türk Dünyasının küçük fakat şuurlu bir kavmi olan GAGAĞUZ Türkleri uzun yıllar çıkardıkları gazetenin adına ‘ANA SÖZÜ" derken, yine "dil"in önemini vurguluyorlardı.

Dillerini kaybeden pek çok kavim tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir: Hititler (Etiler), Asurlular, Akatlar, Sümerler, Elâmlılar, îyonyalılar, Truvalılar ve daha niceleri… Kendi öz dillerinin yanında (İngilizce gibi) öteki milletlerin dillerini de kabul ederek, resmî dil hâline getiren devletler de olmuştur: Hintliler, Pakistanlılar, Kanadalılar, Teni Zelandalılar, Avustralyalılar bunlandan bazılarıdır. Ta Afrika’daki siyah derililer: Ganalılar, Nijeryalılar, Sudanlılar… Bunlar da İnglizce, Fransızca ve Almanca konuşmuşlardır.

Dilleri zorla unutturulan "mazlum kavimler’ de az değildir. Çarlık döneminden başlayarak Sovyetler Birliği "nin zulmü altında 80 yıla yakın esâretlik çeken Kazak -Kırgız -Özbek -Azeri -Tatar -Nogay-Mesket-Karacay/Malkar, Başkurt, Yakut, Çuvaş vb. Türkleri "Üst Dil" (hâkim dil) olarak Rusçayı öğrenmişler, sonraları "ana dili’ olarak Rusçayı konuşmuşlardır. Sovyetlerin yıkılmasından sonra Türkiye’ye okumak için gönderilen bu ülkelerin çocukları kendi öz dillerini bilmediklerini söyledikleri zaman, bizleri üzüntüye boğmuşlardır.

Rusya boyunduruğundaki Türklerin ana dillerini unutmaları komünizmin ilk yıllarında Lenin, daha sonraları da Stalin adlı Gürcü asıllı Türk düşmanı Rus diktatörünün ilk emri olmuştur. Müteveffa Macar bilim adamı Lazslo Rasonyi’nin ‘TARİHTE TÜRKLÜK’ adlı eserini okuduğunuz zaman bu gerçekler görülecektir.

Türk dünyası Rus zulmünden kurtulduğu zaman Anadolu Türklüğü bayram yapmış, kan kardeşlerinin bu kurtuluşlarını uzun uzun kutlamışlardı. Sonra, ikili antlaşmalar yapıldı: TAZI (ALFABE) BİRLİĞİNİN SAĞLANMASI, ORTAK TAZI DİLİ, ORTAK TÜRKÇE SÖZLÜK, ORTAK TÜRK EDEBİTATI, ORTAK TÜRK GRAMERİ hazırlıkları yapıldı, çalışmalar hızlandırıldı ve TÜRK LEHÇELERİNİN KARŞILAŞTIRMALI SÖZLÜĞÜ’ (2 cilt) adlı büyük eser ortaya konuldu. Pek çok Türk şivesinin ikili "konuşma kılavuzları" hazırlandı; Azerî, Gagağuz, Kırım, Romanya Türkleri Latin alfabesini kullanmaya ve eserler basmaya başladılar.

İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya Türklerinin de kurtulacağı günü sabırsızlıkla beklerken, "KIRGIZ VE KAZAK TÜRKLERİ RUSÇA YA DÖNÜYOR" haberi yalnız beni değil, bütün Türk dünyasını üzmüştür, sanırım.

Başımı iki elimin arasına alıp, düşünüyorum: "Peki, ama niye?" sorusuna bir türlü cevap bulamıyorum. Kırgız ve Kazak halkları da böyle mi istiyor? Yoksa, onların seçtikleri parlamenterler mi akıllarını yitirdiler. O kadar Türk ülkesi gezdim, o kadar çok Türk bilim adamı ve siyasetçisi tanıdım ki, söylenenlere inanmıyordum. Böyle bir karara varmak için, ya deli ya da "hâin" olmak gerekir.

Ey bozkırların hür atlıları, Tanrı dağlarının karlı sularında yıkanmış TALAS’ın asil çocukları; "Altın elbiseli adam’ın, eli "komuz’lu, beli kılıçlı torunları; siz, "MANAS"ın soyundan gelenler, "Issıg Köl"de "kımız"la yunmuş pırıl pırıl Türk insanları, ne olur bir kere daha düşünün… Düşünün ve "ana dilinizi" unutup, Kırgız ve Kazaklığınızı kaybetmeyin. Ne olur, CAKIP HAN OĞLU ASİL MANAS’ı "bir kere daha öldürmeyin!"

Unutmayın ki sizlerin dili ölüp, sustuğu zaman Rusça yaşayacaktır. Sizlerin diliniz sustuğu zaman kan bahasına kazandığınız bayraklarınız yere düşecek, "istiklâl marşı "nız da Rusçalaşacaktır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!