Oysa;
İyi olmak, bir meziyetti.
İyi olmak, erdemdi.
İyi olmak, Türkiye’yi sevmekti.
İyi olmak, bu ülkenin insanlarını hiç ayrım yapmaksızın batıdan-doğuya, kuzeyden güneye sevmek, kucaklamaktı.
İyi olmak, kardeş olmaktı.
İyi olmak, halden anlamak, dert dinlemek, çözüm getirmekti.
İyi olmak, gülümsemekti!
İyi olmak, yüz güldürmekti.
İyi olmak, gözlerdeki o sevgi pırıltısını görebilmekti.
İyi olmak, dostluk elini uzatmaktı.
İyi olmak, omuz omuza vermekti.
İyi olmak, birliğin, beraberliğin sözde değil, özde ifadesiydi.
İyi olmak, ay yıldızlı bayraktı.
İyi olmak, ezandı!
İyi olmak, Kur’andı!
İyi olmak, vatandı.
İyi olmak, yaşadığımız coğrafyanın taşına-toprağına sevdalanmaktı.
İyi olmak, insanımıza, milletimizi teşkil eden herkese sevgiyle yaklaşmaktı.
Ne mi yaptı iyi olanlar?
Saymaya çalıştığımız bu hasletlerine, bu hassasiyetlerine sahip çıktılar!
Bu sahip çıkış dalga, dalga Anadolu coğrafyasının her tarafında karşılık gördü. İyiler, iyilik yolunda yürümeye başladılar.
İyilik yolunun, iyilik hareketinin, iyi yüreklileri, iyiye sevdalıları!
İyi ki varsınız!
İyi ki sizlerle tanışmış, sizlerle karşılaşmış, sizlerle bir araya gelmiş, Türkiye’miz için iyilerin yolunda birlikte yürüme kararı almış ve yürümeye başlamışız.
Haklısınız!
Onca kötülüğün, onca art niyetlinin, onca haset ve fesatlığın, onca kıskançlığın arasında iyi olmak, iyi kalabilmek kolay değil.
İyilerin yolunda, iyilerle yürümenin hazzına erişmiş olmanın mutluluğudur yaşanan.
İyilerin sözü, doğruların, dürüstlerin, karşılık beklemeyenlerin sözüdür.
Bu söz Ahlat’ın ruhunu gönüllere aksettiren, Sayın Meral Akşener’in sözüdür.
“ Başaracağız” diyen Sayın Akşener, bu sözüyle, iyilerin yolunda yürüyen iyilik hareketine gönül verenlerin ruhunda fırtınalar estirdi.
Gidilmedik yer, çalınmadık kapı, bırakmama azminde olanlar iyiler için, “Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur” diye bir söz yok artık!
Çünkü, Hz. Mevlana, diyor ki; “Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur?”
İyilerin yolunda, Hz. Mevlana’nın dediği gibi, gönüle girenin gözden ırak olması diye bir şey yok!..
Yunus Emre, “Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir” demiyor mu?
İyilerin yolunda, gönüle girmek, gönüle girmeye gelene ardına kadar açık kapılar ve nice gönüller var, O gönüle girenlere istisnasız ulaşmak var. İyilik güneşiyle ısıtmak var, ışıtmak var!
İyilerin yolu, Ahlat’dan başladı Anadolu içlerine.
Türk Milletinin kutlu kapıları vardır.
Malazgirt gibi, Miryakefalon gibi….
Ahlat, iyilik yolunun, iyilik hareketinin, iyilerinin yürüyüşünün bir kutlu kapısıdır.
Gelecekte boy verecek, filiz verecek, dalları cihanı sarıp sarmalayacak bir ulu çınarın büyümeye, serpilmeye başladığı toprakların müjdecisidir.
Ey iyilik yolunun, iyilik hareketinin cesur yürekleri, cesur yolcuları!
İyiliğin rüzgârını köylerde, kasabalarda, ilçelerde, illerde ve nihayetinde tüm Türkiye’de estirenler!
Yaktığınız iyilik meşaleleriyle, geceler gündüze dönüştü.
İyi, her köşede, her mekânda, her sokakta, her caddede, her mahallede, her büroda iyi konuşulur oldu.
Bu ülkenin gündeminde iyi varsa, bilin ki her şey iyi olacak demektir.
İyiliğin olduğu yerde, kötülük, kem söz, kem göz barınamaz.
Nutku tutulur, dili dolaşır!
İyi nedir, iyi kime derler, iyi nasıl olunur, iyilerle dostluk nasıl kurulur diye soru mu olur?
İyi diye sana derler, bana derler, size derler, bize derler, hepimize derler!
İyi, güzel söyler…
İyi, doğru söyler…
İyi, yalandan kaçınır…
İyi, dün söylediğini, bugün unutmaz, dün söz verdiğinden, bugün caymaz, vazgeçmez!
İnanın;
Biz, dünde, bugünde hep iyi insanlardık, iyi dosttuk, iyi kardeştik, iyi arkadaştık, iyi sırdaştık, iyi hısım-akrabaydık, iyi hemşeriydik.
Yarınlarda yine iyi olmaya devam edeceğiz!
Çünkü, iyi olmak bizim içimizde, ruhumuzda, özümüzde, gönlümüzde, sözümüzde var!
İyi olacağız, daha da iyi olacağız. İnşallah!