Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Son Günlerde Ekranlar Niye Sarardı?

Son Günlerde Ekranlar Niye Sarardı?

“Temmuz, sallanırken biz de biraz da olsa siyaseti sallasak ne olur” diyeceğim ama daha lafım bitmeden sanki şu ana kadar ne yapıyordun dediğinizi duyar gibiyim… Her neyse bu olay merhaba dememize engel olmasın… Herkese can-ı gönülden merhabalar olsun…

Latifeyle başlamanın her daim faydasını görmüşümdür… Kastamonu’da ki evin bahçesi envai çeşit çiçeklerle doldu… Bahçıvana çimleri biçmemesini tembih ettik. Böylece fışkıran güzelliklere doyum sağlamış olacağız… Hele hele bir cins sarı çiçek var ki, Hanım da ben de çok seviyoruz…

Geçenlerde dedim ki, ne soracaksan şimdi sorsana illa Ramazan gelince mi soracaksınız… Hep birlikte garibimin başına çökecek, şaşkına çevireceksiniz… Şu an yalnızken, kimse de yokken ne sorulacaksa sorunuz diye teşvik ettim… Bana kalırsa, Hanım dahil kimse lafımı dinlemez taa ki önümüzdeki Ramazan’a kadar…

Bu sarıya niye taktım diye düşünürken buldum… Bugünlerde ekranlar sapsarı oldu… Memur ve emeklilerinin, önümüzdeki iki yıllık zamları konuşulup karara bağlanacakken gene saprarı kişiler ve sendikalar piyasaya çıkmaya başladı… Hele hele biri var ki, Reyis, kendileri muhtemelen tenezzül etmezse alt sınıftan herhangi bir siyasi Bir hafta tuvalete gitmeyeceksiniz dese, bağırsakları patlasa bile denileni yapacak kimseler, esmeye gürlemeye başladılar… Zeka yaşı üçün üstünde olan herkesin anlayacağı şeyleri tekrar pazarlamaya koyuldular… Yok efendim %38 zam + 600 tl seyyanen zam + refah payı falan filan, yalan dolan lafları, kahraman havalarında, edalarında havada uçuşmaya başladı…

İşlerin iç yüzünü bilmesem, danışıklı dövüşün farkında olmasam ve de zeka yaşım henüz oluşmamış olsa “Aferin adamlara, hem iktidarın yan kuruluşu hem de hükümete kafa tutuyorlar” diyeceğim… Tabii ki demiyor, komediyi katıla katıla gülerek seyrediyorum…

Netice ne mi olacak… Hükümet, istenilenlerle hiç alakası olmayan bir rakam verecek, Sarı’lar direnecek (!) İş hakem heyetine kalacak, o da idarenin rakamını onaylayacak… Bu film şimdiye kadar hep böyle bitti ama benim, akıl fukarası halkım hala bazı sarı madrabazlardan medet umuyor… Kahramanlarımız sonra da çıkıp, “Var gücümüzle uğraştık ama olmadı. Bir dahaki sefere başka planlarımız var” gibi laflarla sizinle kafa bulacaklar…

Bu arada sayfa dolmadan iki cevap vermek istiyorum… Kardeşim, Kurban Bayram’ında kesime karşıysan ilk önce sürekli kesim yapılan mezbahalara git orada eylemler yap… Kurban farizesi için kesilenlerin en az yüz misli oralarda gerçekleşiyor… Senin mangalına, ızgarana, rakı sofrana gelecekler nasıl gelirse gelsin önemi yok… Biri ibadet maksadıyla davar yıkarsa, yüklen babam yüklen… Sen onun ibadetine, hem de fakir fukara tabanlı ibadetine karışacaksın, ahkam keseceksin, sonra da benim hayat tarzıma müdahale var diye yaygara yapacaksın… Buna kediler için söylenen bir lafla cevap vereceğim… “Hem öpüyor, hem bağırıyor” derler… Çalma kapımı, çalarlar kapını… Kimse kimsenin akıl hocası değil herkes işine gücüne baksın… İlla ki bir eylem gerekiyorsa, mezbahalardan daha önce, edepsiz ve arsız oligarkların müdavimi olduğu lokantalara baskınlar verilsin… Canlı canlı kızgın yağa atılan ıstakozlar toplanarak denize atılsın… Siz o zavallıların yağla temas ettikleri an çıkardıkları sesi duydunuz mu? Gerekirse güneydoğu Asya’ya protesto gezileri düzenlensin… Kımıldayamaz hale getirilen maymunların kafatasları açılarak, beyinlerinin canlı iken yenilmesine mani olun… Bütün bunlara mani olmayı bir kenara bırakın, gerekirse yapacaksınız ve de hava atacaksınız, sonra da efendim kurban kesilmesin… Kesmek doğru değil falan filan. Geçin efendim geçin…

İkinci cevap da dün bahsi geçen Alevilik konusuyla alakalı… O bahsettiğiniz kimselerin Alevilikle alakası yok… Onlar, Alevilik kalkanının arkasına sığınarak eylemler oluşturmaya çalışan Ateistler… Bunlar kendilerine destek olacak kimseler oluşturmak için Aleviyiz demekteler. Allah’ı tanımayan, Peygamberimizi (SAV) bilmeyen Ehli Beyt’ten bi’haber Alevi mi olur… Bunlar, biz neyiz derlerse desinler, benim ebedi düşmanlarımdır biline…

Bu iki cevabı da verdikten sonra biraz daha yerimiz kalmış, dönelim aklımızdakilere…
Bu Zafer Havaalanı adeta sembol oldu… Bu sene ödenecek garanti parasıyla birlikte maliyet karşılanıyor. Peki 2044 yılına kadar niye para ödeyeceğiz… Böyle bir yasal soygun dünyanın neresinde var? Hem birileri bunlar yapılırken çıkıp da “Vatandaşın cebinden bir kuruş bile çıkmayacak” demedi mi? Bu duruma göre herhalde bizler vatandaş değiliz… Yoksa koskoca Reyis yalan söyler mi? Sadece bizlerin soyulması artık kesmiyor. Torunlarımız hatta onların da torunları şu an itibariyle soyulmuş durumdalar… Bunların Müslüman olması mümkün değil… İki nesil hatta üç nesil sonrasında bile oluşacak kul hakkının altından kalkmak, normal bir Müslümanın çıldırmasına sebep olur… Peki bunlar ne yapıyor? Gülüp oynuyorlar. Bu kadar rahat olabiliyorlarsa, nasıl bir neticeye varmamız gerekir? Ben acaba farkında olmadan bir kul hakkı külfetinin altına girdim mi diye uykularımdan oluyorum… Bunlar nasıl bu kadar rahat davranabiliyorlar…

Cevabını da bir zahmet sizler verin…

Çok dolmuşuz, mecburen bu kadar işin arasında bir ilave baskı daha yaptık. Yarına Allah kerim. Hepinizi Yaradan’ıma emanet ediyorum. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!