H. Nurcan Yazıcı
H. Nurcan Yazıcı

Karadeniz, Varlığına (Fındığına) Sahip Çıksın!

 

Son zamanlarda, “Karadeniz’de olup bitenler konusuna” sık sık dikkatinizi çekmeye çalışıyorum… Yaşadığımız toprakların, soluk aldığımız havanın ve değerlerimizin elimizden kayıp gitmesine seyirci kalınmasından fazlasıyla endişe duymaktayım. Bu sebeple bazı gerçekleri ilgilinize sunuyorum.

Fındık fiyatlarının, akşamdan sabaha düşüş göstermesi olayına bile, “anlam veremiyorum” mealinde açıklama yapan yetkililerin, fındık tarımının yerelden yönetilmediği, batının uzun zamandır bölgeyi “kendi olmaktan çıkarma” çabası içinde olduğunu görmelerini dilerim.

Dolayısıyla yeni sezona 12 bandından başlayan ve 15 liranın üzerine kadar çıkan fındığın, son 15-20 gün içerisinde 3 lira birden geri gelmesi, geriye dönük tarım politikalarıyla değerlendirilmelidir. Bölge (tütün, mısır..gibi) ürünleri, dereleri, yaylaları (batı dayatmalı) yanlış politikalar neticesinde nasıl ki, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmışsa, fındığında aynı akıbete doğru gittiği bilmek ülkemizin geleneksel ihraç ürünleri arasında büyük ekonomik değere sahip, dünya üretiminin yaklaşık % 75’ini oluşturan Karadeniz’in en önemli zenginliğinin, iç ve dış pazarda karşılaştığı haksız muamelenin arka planında yok edilme, bitirilme planları olduğunu görmek gerekiyor.

Geçtiğimiz günlerde “İtalyan Tarımcılar Derneği Coldiretti, “en tehlikeli ithal gıda maddeleri” listesinde “Türk fındığını”, kanserojen aflatoksin maddesi içerdiği gerekçesiyle kara listeye alması,  aynı “bitirme” oyunların bir parçasıdır…

Daha dün Türkiye’nin fındık devi (2002 yılından bu yana fındıkta ihracat şampiyonu olan) Oltan Gıda’nın, İtalyan çikolata devi Ferrero Grubu’na satıldığı bir ortamda, (dünya fındık ekonomisini elinde tutan) İtalya’nın bu türden bir açıklamada bulunmasını, bir rekabet olarak görmek, fındığı ve getirilerini çok hafife almak demektir.

İklim koşulları ve nüfus yapısına göre Karadeniz’e en uygun olan Fındığın, sökülmesi yönünde teşvikte bulunanların (bir kez fındık bahçesi söküldükten sonra yeniden dikilip verim alınması 10 yılı buluyor) ve türlü alternatif ürünler sunarak, batının istekleri doğrultusunda,  tütünden sonra fındığı da bölge topraklarından ve bölge halkının hayatından çıkarmaya çalışanların, kime hizmet ettikleri çok iyi sorgulanmalıdır.

Milli ürünler üzerine yürütülen (özelleştirme ve dönüştürme) politikaların, bölge ekonomisini güçsüz bırakmanın yanında, halkın toprakla olan bağını, değerlerine ve geleneklerini de hedef aldığı bilinmelidir.

Çünkü bir zamanlar Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği gibi fındıktan sadece 270 bin aile değil, milyonlarca insan etkilenmektedir. Yılın belli zamanlarında fındık toplama amacıyla, kentlerden köylerine gelen insanların birbirlerine olan bağlılığıdır fındık. Karadenizlinin toprağa olan aşkı, bir avuç fındık muhabbetlerinden başlar.

Kısacası Karadeniz’de yaşamı fındıktan etkilenmeyen hiç kimse yoktur. Karadenizli hemşerisini, fındıkla, balıkla, çayla bulur. Bu bağın gücünü keşfeden batı, tütün damlarından sonra,  fındık harmanlarını da dağıtmak amacındadır. Bu bölgenin efendiliğini zayıflatacak, insanları evinden barkından ederek köklerinden koparacaktır.

Son zamanlarda Karadeniz bölgemizde HES adı altında derelerimizin kurumaya terk edilmesi yanında, doğanın ekolojik dengesinin bozulması, “yeşil yol” projesinin yaylarımızın doğallığını yok edecek olması, benzeri fındık oyunu da bölgede fındığı yok edecek, Karadenizliyi daha da fakirleştireceği gibi göçer de yapacaktır.

Bunun olmaması için halkımızın oynanan oyunlarla, kimliğinin ve milli gücünün kırılması yönünde çalışıldığı gerçeğini bilmesi gerekir.

İnancım o ki Karadenizli, kimliğinden, değerlerinden, mimarisinden, tarihinden, renklerinden, tek bir taşından bile vazgeçmeyecek, özellikle aksi bir uygulama içinde olan yetkililere karşı gerekli duruşu gösterecektir.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!