Çin Komünist Partisi (ÇKP) bir haftadır 100. Yıl kutlamaları yapıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan Çin Komünist Partisi’nin 100. yılı münasebeti ile Doğu Türkistan’daki yurttaşlarımıza yönelik soykırım uygulayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e tebrik mesajı yayımladı. Erdoğan yayımladığı mesajda “İki parti ( AKP ile ÇKP) arasındaki iş birliği iki ülkenin değişik konularda dostane ilişkileri daha da geliştirecektir.” ifadelerini kullandı.
Çin’in hitap ettiği siyasi partiler arasında Türkiye’den AK Parti de vardı. Hatta Çin komünistlerinin 100. Yıl kutlamaları nedeniyle Şi’ye özel mesaj gönderen liderler arasında Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan da bulunuyordu. Çin hükümetinin resmi internet sitesinde Erdoğan’ın Şi’ye mesajında şunları söylediği yazıyor:
“Şi’nin liderliği Çin’de yeni bir dönemi başlatmıştır. İki ülkenin yönetimdeki partileri arasındaki düzenli diyalog mekanizması iki ülke [ilişkilerinde] önemli gelişme sağlamıştır. İki parti (AKP ile ÇKP) arasındaki iş birliği iki ülkenin değişik konularda dostane ilişkileri daha da geliştirecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yayımladığı tebrik mesajının Çin Devleti’ne gösterdiği ilk yakınlık olmadığı biliniyor. İletişim Bakanlığı’nın internet sitesinde, 1 Temmuz 2019 Yılında Huanqiu Shibao, Global Times Gazetesinin “Türkiye ve Çin: Ortak gelecek vizyonu paylaşan iki ülke” başlıklı yazısında şunlar aktarılıyor:
“Yeni bir dünya sisteminin kurulmasında Türkiye ve Çin’e büyük görevler düşüyor.Türkiye ve Çin, aralarındaki coğrafi uzaklığa rağmen yüzyıllar boyunca yakın ticari ve kültürel ilişkilere sahip olmuş iki ülkedir. Asya’nın en doğusunda ve Asya’nın en batısında yer alan iki kadim medeniyete sahip olan Çinliler ve Türkler, Tarihi İpek Yolu’nun koruyuculuğunu üstlenerek ticaret ve kültürel etkileşimin gelişmesinde insanlığa büyük katkı sağladılar.
Ülkelerimiz arasında yüzyıllar boyunca devam etmiş bu iş birliği günümüzde de Çin Devlet Başkanı değerli dostum Sayın Xi Jinping’in öncülük ettiği Kuşak ve Yol girişimi ile daha da güçlenerek devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuşak ve Yol girişimini kuvvetle destekliyoruz. Bu girişime 2013 yılında ilk destek veren ülkelerden birisi olduk. Şimdi Sayın Xi Jinping’in vizyonu doğrultusunda Kuşak ve Yol projesinin 100’ün üzerinde ülke ve uluslararası örgütü kapsayan, 21. yüzyılın en büyük kalkınma projesine dönüşmüş olduğunu görmekten dolayı çok memnunuz.
Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar doğrultusunda sürekli olarak gelişen Türkiye ve Çin ilişkileri 2010 yılında Stratejik İlişki seviyesine yükseldi. Şimdi de kazan kazan anlayışıyla gelişen ilişkilerimizi Kuşak ve Yol girişimi ile paylaştığımız ortak gelecek vizyonu doğrultusunda daha üst seviyelere çıkarmayı amaçlıyoruz.
Türkiye ve Çin, Batılı ülkelere göre geç kalkınmaya başlamış olmaları nedeniyle ortaya çıkan gelişmişlik farkını 21. yüzyılda kapatmayı amaçlayan ülkelerdir. Bir başka ifade ile ülkelerimizin dünya üzerinde hak ettiği yerleri alması hedefine bu yüzyılda ulaşmak Çinliler için “Çin rüyası”, biz Türkler için de “Türk rüyası”dır. Çin’in Çin Komünist Partisi’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2021 ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin 100. yılı olan 2049 kalkınma hedefleri gibi bizim de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 ve 2053 yıllarına ilişkin hedeflerimiz bulunmaktadır. Ülkelerimizi birer refah toplumuna dönüştürmeye yönelik bu hedefler de Türkiye ve Çin’in birlikte paylaştıkları başka bir ortak gelecek vizyonudur.
Bugün dünyamız ciddi küresel meydan okumalar ile karşı karşıyadır. Bir taraftan ekonomik küreselleşme bütün dünyada derinleşirken diğer yandan küresel serbest ticaret sisteminin yüzleştiği sınamalar bütün dünya ekonomileri için tehdit oluşturmaktadır. Halen tek kutuplu bir dünyada yaşadığımız gibi bir yanlış anlayışın ürünü olan bu tehditler, dünya barış ve istikrarını da zedelemektedir.
Türkiye olarak dünya barışı, güvenliği ve istikrarının korunması, çok taraflılık ve serbest ticaretin korunması gibi alanlarda Çin ile aynı vizyonu paylaşıyoruz. Dünyanın çok kutuplu yeni denge arayışı içerisinde olduğu günümüzde bütün insanlığın ortak çıkarını gözetecek yeni bir uluslararası sistem inşasına ihtiyaç olduğu apaçık ortadadır. Bu yeni sistemin inşası sürecinde de insanlık tarihinin en kadim medeniyetleri olan Türkiye ve Çin’e tekrar büyük görevler düşmektedir.”