İzmir Tabip Odası, 30 Haziran’da Resmi Gazete’de yayımlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nden vazgeçilmesi için çağrı yaptı. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, “Bu yönetmelikle aile hekimlerinin sözleşmeleri, tweet attıkları için feshedilebilecek. Ceza yönetmeliğini reddediyoruz” dedi. İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise karardan dönülmemesi halinde hukuki yollara başvuracaklarını açıkladı.
İzmir Tabip Odası, 30 Haziran’da Resmi Gazete’de yayımlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin; iş yükünü artıracağını, gelir kaybına neden olacağını ve aile hekimlerinin sözleşme feshini kolaylaştıracağını öne sürerek hükümete “Yanlıştan dönün” çağrısı yaptı.
İzmir Tabip Odası Konferans Salonu’nda “Ceza Sözleşmesi’ni Reddediyoruz” sloganıyla yapılan basın açıklamasına Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, Tabip Odası Avukatı Mithat Kara, İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Funda Müftüoğlu ve aile hekimleri yer aldı.
“YANLIŞTAN BİR AN ÖNCE VAZGEÇİN”
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, karardan dönülmemesi halinde hukuki süreç başlatacaklarını belirterek, şunları söyledi:
“Angarya işlerden dolayı rutin işleri yapmaktan alıkonan aile hekimliği sistemine yeni angaryalar getirilmeye çalışılıyor. Fiziki koşulları iyi olmayan yerlerde çalışan aile hekimlerimizin sorunlarını daha önce dile getirmiştik. Onlar da bu sorunları zaman zaman dile getiriyorlardı. Ancak bu yeni yönetmelikle gördük ki hekimlerin haklı taleplerini dile getirmeleri bile çok görülüyor. Adeta susmaları, ağızlarını açmamaları isteniyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Türk Tabipler Birliği ve İzmir Tabip Odası bu konudaki tavrını çok net bir şekilde ortaya koymaya devam edecektir. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmesini ve eğer vazgeçilmezse hukuki süreçlerin başlatılacağını bir kez daha ifade etmek isterim.”
“TWEET ATAN HEKİMLERİN SÖZLEŞMESİ FESHEDİLEBİLECEK”
Tabip Odası adına yazılı açıklamayı İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel okudu. Yüksel şunları kaydetti:
“Aile hekimliği, aile sağlığı merkezi çalışanlarının aleyhine değişen yönetmeliklerle kanuni dayanağı olmayan ihtar puanı cetveline göre verilen keyfi cezalarla yönetilmeye çalışılmaktadır. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı’nın koruyucu sağlık hizmetleri yönetiminden anladığı budur. 30 Haziran 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği bu anlayışın bir ürünüdür. Reddediyoruz. Üzerinde hiç çalışılmadığı anlaşılan kronik hastalık izlemleri ile ölçüsüz artırılan iş yükü aile hekimlerinin sürdürebilecekleri bir durum değildir. İş yükü ile pozitif performans olacağı ifade edilmiş olsa da bu yönetmelik hekimlerinin gelirini azaltacak bir kandırmacadan öteye gitmeyecektir. Bu yönetmelikle aile hekimlerinin görevleriyle ilgili olarak basına demeç vermesi, sosyal medya paylaşımı yapması, tweet atması halinde 50 ihtar puanı ile cezalandırılacağı, bunun iki kez tekrarlanması durumunda ise sözleşmenin feshedileceği belirtilmektedir. Gerçek durumu yansıtan verilere ulaşamadığımız pandemide, paylaşımlarla ortaya çıkan gerçeklerin Sağlık Bakanlığı’nda yarattığı rahatsızlığın bu cezaların verilmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.”
“HEKİMLERİ SUSTURMAYI AMAÇLIYORLAR”
İzmir Tabip Odası avukatı Mithat Kara ise düzenlemenin hukukla açıklanabilir bir yanının olmadığını söyledi.
Kara, “Düzenlemenin aile hekimlerini susturmak amacıyla olduğunu görüyoruz. Sözleşmenin yenilenmemesi maddesi mevzuata yeni girdi bu düzenleme şunu içeriyor. Eğer bir aile hekimi 5 kez ceza almışsa müdürlükte bir komisyon oluşturulacak ve aile hekimin sözleşmesinin yenilip yenilenmemesini değerlendirilecek. Ama bu komisyon kimlerden oluşacak belli değil” dedi.
“AİLE SAĞLIĞI ÇALIŞMA DÜZENİNİ BALTALAYACAK”
İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Funda Müftüoğlu ise şunları söyledi:
“Bu yönetmelik aile sağlığı merkezlerinde çalışma düzenini baltalayacak. Kronik hasta izlemlerinin bilimsel ve hukuki hiçbir zemini olmadan bizim yapmamız gereken bir iş gibi dayatıldığı bu yönetmeliği reddediyoruz. Çünkü pandemi koşullarında iş yoğunluğumuzda bunları teknik olarak yapabilmemiz mümkün değil. Ayrıca bilimsel ve hukuki bir temelinin olmadığı da bir gerçektir.” (ANKA)