Kağıthane’de, 2005’te çalıştığı muayenehanede öldürülen Mualla Irmak’ın (42) ağzının kapatıldığı bantta parmak izi çıkması üzerine bir yıl önce yakalanan Irak uyruklu sanık Muhammed Kamal Majid Berkhtar’ın yargılandığı dava karara bağlandı.
İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Muhammed Kamal Majid Berkhtar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Mualla Irmak’ın eşi Mustafa ile kızı Sedef Irmak, avukatları Esma Köroğlu ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı Hatice Boz da salonda hazır bulundu.
Bir önceki celse açıklanan mütalaaya karşı diyecekleri sorulan Irmak ailesinin avukatı Köroğlu, cezaevinde ölen Serkan Güvenç ile sanık Berkhtar’ın, Irmak’ı tasarlayarak vahşice duygularla öldürdüğünü söyledi.
Sanık Berkhtar’ın, olay yerine iki bıçak ve koli bandıyla gittiğini kaydeden Köroğlu, “Diğer katille hazırlıklı gitmişler. Berkhtar hala bir şeyler saklamakta. Bu cinayetin Berkhtar ve Köroğlu tarafından, bir başkasının azmettirmesiyle işlendiğini düşünüyoruz. Bu kızcağız (Sedef Irmak’ı göstererek) 16 yaşında annesiz kaldı, 16 yıldır da ağlıyor. Gerçek katil 16 yıldır dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor. Artık adalet yerini bulsun bu insanların yüreklerine biraz su serpilsin. Burada tanık olarak dinlenilen doktor M. A., burada ‘Su testisi su yolunda kırılır’ falan diyor, maktulenin arkasından konuşuyor. Bu doktorun DNA’sı maktulenin vajinasında bulunmuştur. Bu kişi hakkında mahkemenizce suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bakanlık avukatı Hatice Boz, Güvenç ve Berkhtar’ın maktuleyi 23 bıçak darbesiyle eziyet çektirerek öldürdüklerini, bunun öncesinde de hazırlık yaptıklarını belirterek, “Bu cinayetin içeriden yardım alınmadan yapılması mümkün değil. En üst sınırdan cezalandırılmasını, cezada indirim yapılmamasını istiyoruz. Doktor M. A. hakkında da ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan suç duyurusunda bulunulmasını istiyoruz.” diye konuştu.
Son savunması sorulan sanık Berkhtar ise hakkındaki suçlamaları kabul etmezken, olaya şahit olduğu için çok pişman olduğunu belirterek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, olay tarihinde yürürlükte olan kanun gereğince sanığın “bir cürmü gizlemek veya delil ve emarelerini ortadan kaldırmak veya kendisinin veyahut başkasının cezadan kurtulmasını temin etmek maksadıyla öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Sanığa “zorla ırza geçme” suçundan önce 7 yıl hapis veren heyet, bu suçu birden fazla kişiyle birlikte işlediği gerekçesiyle cezayı 10 yıl 6 aya çıkardı.
Heyet, sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırırken, müdahil avukatlarının doktor M. A., hakkında suç duyurusunda bulunulması taleplerine ilişkin bir karar vermedi.
Karar sonrası ağlayarak mahkeme heyetine bir şeyler söylemek istediğini söyleyen Sedef Irmak’a mahkeme başkanı davanın bittiğini söyledi.
Bu duruma tepki gösteren babası Mustafa Irmak, “Kızım 16 senedir annesiz yaşıyor. 6 saniye konuşmasına müsaade etmiyorlar” dedi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 2005’te Kağıthane’de faaliyet gösteren jinekolog M.A’ya ait muayenehanede Mualla Irmak’ın ağzı koli bandıyla kapatılarak 23 bıçak darbesiyle öldürüldüğü anlatılıyor.
Irmak’ın öldürülmeden önce cinsel saldırıya uğradığı, atletinde çıkan DNA profilinin Serkan Güvenç’e ait olduğu aktarılan iddianamede, bunun üzerine yakalanan Güvenç’in yargılandığı davada hapis cezası aldığı, karar temyiz aşamasındayken cezaevinde öldüğü kaydediliyor.
Olay yerinde maktulenin ağzının kapatılmasında kullanılan koli bandının iç yüzeyinden elde edilen parmak izinin Irak vatandaşı Muhammed Kamal Majid Berkhtar’a ait olduğunun belirlenmesi üzerine yeniden soruşturma başlatıldığı vurgulanan iddianamede, yakalanıp tutuklanan sanığın 15 yıl boyunca 6 farklı isim kullandığı ifade ediliyor.
Öte yandan, Serkan Güvenç’e yönelik hazırlanan iddianamede, maktulenin külotlu çorabında DNA’sına rastlanan doktor Mustafa A. hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Irmak’ın ailesi bu takipsizlik kararının kaldırılarak M. A. hakkında yeniden soruşturma açılması için İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurmuş ancak bu talep reddedilmişti.