Gerçekleştirilen NATO zirvesi kapsamında, ABD başkanı Joe Biden ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme Joe Biden’ın başkanlık görevinegelmesinden bu yana ilk yüz yüze temas oldu. Tüm Dünya’nın yakından takip ettiği bu görüşme basına kapalı halde 45 dakika kadar sürdü. Liderlerin görüşmesinin ardından, heyetler arası görüşmeler gerçekleşti. Görüşmenin ardından iki taraftan da ‘’olumlu’’ bir görüşme gerçekleştiği açıklamaları yapıldı. İlk açıklamayı yapan Biden ‘’Çok iyi bir toplantıydı’’ yorumunda bulundu.Ardından, Erdoğan’dan ‘’yararlı ve samimi bir görüşme oldu’’ açıklaması geldi. Görüşmede gündemi oluşturması beklenen birçok konu başlığı vardı. Terörle mücadele ve iş birliği, S400 meselesi, Afganistan’dan çekilme süreci ve sözde Ermeni Soykırımı bu başlıkları oluşturuyordu.
Görüşmenin ardından, konuya ilişkin açıklamasında Erdoğan öncelikle görüşmenin hayırlara vesile olması dileğinde bulundu. Erdoğan, Biden ile uzun yıllara dayalı bir dostluklarının olduğunu vurguladı. Erdoğan, Türkiye’nin hassasiyetlerini, kırmızı çizgilerini ve önceliklerini müttefikimizin dikkatine sunduk.’’ İfadelerini kullandı.
Terörle Mücadele
Terörle mücadele ve iş birliği kapsamında Recep Tayyip Erdoğan, NATO zirvesinde liderlere ‘’Türkiye’nin Terörizmle Mücadelesi’’ adlı kitabı takdim etti. Bu kitap, Türkiye’nin YPG/PKK, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleriyle mücadelesini ve detaylarını içeriyor. Erdoğan Biden ile yaptığı bire bir görüşme sırasında da bu kitabı masada bulundurdu. Erdoğan’ın bu tutumunun anlamı terörle mücadele kapsamında müttefiklerinden somut bir biçimde destek beklediğiydi. Açıklamalarında ‘’terör hassasiyetimi müttefiklerimize sunduk’’ ifadesi ile mesajını pekiştirdi. Ayrıca, Erdoğan terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması gerektiğini,aksi halde terörün yok edilemeyeceğini vurguladı. Örnek olarak ise DEAŞ yeni isimler adı altında varlığını sürdürmesini gösterdi. Ayrıca, Suriye sınırından DEAŞ unsurlarını atmak konusunda sorumluluk alan tek NATO ülkesinin Türkiye olduğunu belirtti. YPG/PKK ayrımı yapılmaması gerektiğini, Türkiye’nin hiçbir terör örgütüne karşı çifte standart uygulamadan hepsi ile kararlı bir mücadele içinde olduğunu belirtti. Takdim ettiği kitapta da bir bölüm başlığı olan, Türkiye’de darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ terör örgütü unsurlarının da küresel bir tehdit olduğu ve ne denli kumpaslar ile hukuka karşı geldiğini, kanlı terör örgütleri kadar tehlikeli olduğu anlatıyor.
S-400 Krizi
S400 krizi de beklenildiği gibi görüşmede gündeme geldi. Türkiye 1990’lı yıllardan beri hava savunma sistemini geliştirmek için çaba gösteriyor. Bu çabanın nedeni ise Irak, İran, Suriye gibi komşu devletlerden kaynaklanabilecek tehlikeleri önlemekti. Özellikle 2010’lu yılların başında Suriye’de başlayan iç savaş sonucu, Türkiye’nin bu konu üzerindeki hassasiyetleri giderek arttı. Bu sebeple Türkiye hava savunma sistemleri üzerine derin bir arayış haline geçti. İlk talepler NATO’dan Patriot füzeleri oldu. Lakin, gereken destek görülmedi hatta aksine anlaşmazlıklar kriz haline geldi. Türkiye’ de bu konu üzerine çalışmalarını hızlandırdı. Kendi hava savunma sistemi geliştirmek üzere çaba harcayan Türkiye, Rusya ile S400 hava savunma sistemine dair bir anlaşma imzaladı. ABD bu sürece başından beri karşı çıktı. ABD ve Türkiye arasında tırmanan S400 füze krizi bugüne dek birçok konunun ardından tekrar tekrar gündeme geldi. Rusya ile Türkiye’nin bu yakın ilişkisi ve S400 füzelerinin sistematik halinin NATO ile entegre olmaması ABD-Türkiye ilişkilerini zora soktu. Sonuç olarak iki lider arasında NATO zirvesinde bu durum gündeme geldi. İlk açıklamalarda bu konuya ilişkin detayları iki taraf da açıklamadı. Görüşmeden iki gün sonra Erdoğan, Azerbaycan ziyareti sırasında yaptığı basın toplantısında, Biden’a S400 meselesine ilişkin ‘’bizden farklı bir adım atmamızı beklemeyin’’ ifadesini kullandığını söyledi. Türkiye, F-35 için üstümüze düşeni yaptı, Patriot füzeleri ile ilgili üstümüze düşeni yaptı ancak Amerika bir müttefik gibi davranmadı. Bu durumda Türkiye’nin kendi başının çaresine bakması gerekti. Böylelikle Rusya ile S400 süreci gelişti demecinde bulundu. Erdoğan, Milli Savunma Bakanı veDışişleri Bakanının temas halinde olacağını kendisinin de konunun takipçisi olacağını ekledi.
Afganistan’dan Çekilme Süreci
ABD, Afganistan resmi olarak çekilme sürecini tamamlamak üzere. ABD, 2001 yılında yaşanan İkiz kuleler saldırısı sebebi ile teröre karşı küresel bir mücadele duyurusunda bulunmuştu. Bu mücadele kapsamında Taliban’ın hakimiyet kurduğu Afganistan’a 2001 yılında askeri operasyon başlatmıştı. 20 yıllık sürecin ardından, ABD bölgeden çekilme kararı aldı. Oluşacak boşluğu engellemek adına, Türkiye NATO müttefiği olarak Kabil’de bulunan havalimanı için koruma ve işletme teklifinde bulundu. Zirveden bir süre önce gündeme gelen bu konunun, zirvede konuşulacağına dair iki ülkenin de yetkililerinden açıklamalar gelmişti. Joe Biden’a, Erdoğan’la görüşmesinin ardından Afganistan meselesine ilişkin soru yöneltildiğinde, “Uzun görüşmelerimiz oldu. Toplantımızla ilgili iyi şeyler hissediyorum” cevabını verdi. Erdoğan ise konuya ilişkin, ‘’Afganistan ile ilgili görüşlerimizi Biden’a ilettik. Bölgede Taliban gerçeği var. Bu sebeple diplomatik ve mali konularda ABD desteği önem arz ediyor.’’ Açıklamasında bulundu. Türkiye Milli Savunma Bakanı da işletme ve görüşme öncesi mali ve siyasi ve lojistik koşullar sağlanması şartı sunmuştu. Beyaz Saray’dan detay verilmeden yapılan açıklama üzerine bu konudaki anlaşma sağlandı.
Sözde Ermeni Soykırımı
ABD Başkanı Joe Biden 24Nisan 2021 tarihinde yaptığı yazılı açıklamada 1915 olaylarını nitelendirirken soykırım kelimesi kullanmıştı. TBMM tarafından bu açıklama şiddetle kınanmış ve iftiralar reddedilmişti. Biden ile yapacağı görüşmede bu konuyu ele alacağını açıklayan Erdoğan, bu yaklaşım bizi üzmüştür, bunu gündeme getirmeden geçmemiz doğru değildir, Türkiye rastgele bir ülke değil açıklamasında bulunmuştu. Görüşmenin ardından bu konu Erdoğan’a tekrar sorulduğunda ise ‘’Hamdolsun, hiç gündeme gelmedi’’ cevabını verdi.
Görüşme beklenildiği düzeyde sakin ve düşük tansiyonlu geçti. Kısıtlı zaman imkanları ve bir NATO zirvesi olması sebebiyle ikili ülke ilişkilerine çözüm odaklı bir ortam oluşturulamadı. Hassasiyet ve ikili ilişkide önceliklerin dile getirildiği, bir sonraki görüşmede temas edilmesi istenen konular vurgulandı. Bu görüşmede bir sonraki randevu kesin tarihler içerisinde belirlenmeliydi. Erdoğan, Biden’ı Türkiye’ye davet ettiğini açıkladı. Ancak, Biden’dan net bir tarih alamadı. Asıl odaklanılması gereken süreç bu ziyaret kapsamında yapılacak olan görüşme olacak. 40 dakika gibi kısa bir sürede ele alınamayan birçok konunun olması gayet doğal. Ancak iki ülkenin ilişkilerini etkileyen Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz meselesi, Suriyeli mülteciler gibi hiç gündeme gelmemiş ciddi öneme sahip konular var. İki lider arasında kurulan ilk yüz yüze temasın iki taraf için de olumlu izlenim vermiş olması ve Dünya basınında pozitif yankı bulması, şimdilik gayet kabul edilebilir.Sözde soykırım konusunda ise net bir tavır koyulmalıydı. ‘’Türkiye rastgele bir ülke değil.’’ Görüşmelerin genel olarak Biden-Putin zirvesinin gölgesinde kaldı. Daha detaylı ve daha geniş yelpazedeki görüşmeler için direkt olarak ikili temas kurulması gerekiyor.
Kaynak: 21YYTE/Mehmet Burak Albayrak