– AB Türkiye Delegasyonu Eski Başkanı ve Ekonomiden Sorumlu AB Komiseri Gentiloni’nin Özel Danışmanı Büyükelçi Manservisi:
– “Türkiye’nin dış ve güvenlik politikasının bazen diğer ortaklar, ABD ve Avrupa tarafından daha iyi anlaşılması gerekiyor”
– “Türkiye ile Avrupa arasında gelişecek yeni bir ilişkiye ivme kazandıracağına eminim. Çünkü iki tarafın da şu anda daha önce hiç olmadığı kadar birbirine ihtiyacı var”
AB Türkiye Delegasyonu’nun Eski Başkanı ve Ekonomiden Sorumlu AB Komiseri Paolo Gentiloni’nin Özel Danışmanı Büyükelçi Stefano Manservisi, “Türkiye’nin dış ve güvenlik politikasının bazen diğer ortaklar, ABD ve Avrupa tarafından daha iyi anlaşılması gerekiyor.” dedi
Manservisi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, Brüksel’de NATO Zirvesi kapsamında uzmanların katılımıyla düzenlenen “Türkiye ve NATO” başlıklı söyleşide soruları yanıtladı.
Yeni tip koronavirüs (kovid-19) küresel salgını döneminde NATO’nun üye ülkeleri kurtarma noktasında yeterince rol oynamadığına, ABD seçimleriyle beraber NATO’nun bir dönüşüm yaşayıp yaşamadığına dair soru üzerine, bu süreçte tüm dünyanın değiştiğini belirten Manservisi, “Demek istediğim, birçok net husus, sabit referans noktası da finansal krizden ve salgından sonra değişti. Bunlar, bize birçok şeyi gösterdi. Hepimizin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Teknolojinin dünyayı nasıl değiştirdiğini gösterdi. Bunları gördük ve dünya çapında farklı ülkelerin konumlanmasını da… Bildiğiniz gibi Çin’i düşünüyoruz, Rusya’yı düşünüyoruz ama kendimizi de düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Salgının dünyayı değiştirdiğini anlatan Manservisi, NATO’nun rolünün de bu tartışmanın bir parçası olduğunu ifade etti.
NATO’nun bu dönemi de atlatacağını kaydeden Manservisi, soğuk savaş esnasında ve hemen sonrasında oluşumun özünde askeri bir ittifak olarak görüldüğünü ancak NATO’nun kurucu anlaşmasının değerlerden, demokrasinin değerlerinden söz ettiğini aktardı.
Manservisi, NATO’nun ekonomik sonuçlar ve askeri harekatlara dayalı siyasi bir ittifak olduğuna işaret ederek, “Bu yüzden tüm bu unsurların bir parça tabiri caizse kenara atıldığını düşünüyorum. Şimdi bu değerler çok güçlü bir halde ortaya çıkıyor. Çünkü herkes giderek artan bir şekilde yalnızca askeri müttefikler olmakla kalmayıp aynı zamanda bir topluluğun parçası olduğunu düşünüyor.” ifadelerini kullandı.
Zirvenin ana gündem maddelerinden biri olan 2030 raporuna ilişkin ise NATO’nun kendini düşünme fırsatını kaçırmayacağını vurgulayan Manservisi, şunları kaydetti:
“Bu nedenle Genel Sekreter’in gelecek yıl sunacağı nihai sonuç çok önemli olacaktır. Hazırlık çalışmaları iki nedenden dolayı ilgi çekicidir. İlk olarak; süreç yalnızca güvenlik konularında uzman kişiler arasında gerçekleşen bir görüşme değildir. Her türden paydaşı içeren bir müzakere ve istişare sürecidir. Paydaş tanımı bile kendi içinde basitçe sivil toplum, ekonomik çıkar grupları gibi ifadeleri içermekte, dolayısıyla her zamankinden oldukça farklıdır. Bu nedenle, gelecekle ilgili raporun sadece askeri bir rapor olmadığını, ekonomiyle, yeni teknolojiyle, tehditleri değerlendirmede ortak bir yol belirlemeyle ve birlikte nasıl çalışabileceğimizle ilgili olduğu anlamına gelmektedir.”
NATO toplantısı sonrası somut adımlara ilişkin zamana ihtiyaç olduğunu aktaran Manservisi, dikkate aldığı birkaç faktör bulunduğunu, bunlardan birinin de ABD’nin geri dönüşü olduğunu söyledi.
Manservisi, ABD’nin NATO’ya tamamen bağlı olduğunu vurgulayarak, insanların eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde ülkenin bu yapıdan ayrılacağını düşündüğünü, bu noktada Biden’ın yaklaşımının önemli olduğunu dile getirdi.
– Türkiye-NATO ilişkileri
Türkiye-NATO ilişkilerine de değinen Manservisi, içeride yaşanan bazı önemli gerilimlerin herkes tarafından görülebildiği ve giderek artan bir sürtüşme, ayrışma ve en üst düzeyde hoş olmayan ifadelerin eşlik ettiği karşılıklı aktarımların olduğunu kaydederek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bence bunlar, tüm sorunun da içeride gizli olduğunu gösteren unsurlar. Sanki sorun ve çözüm bunlarmış gibi düşünüp odaklanmayalım. Sorun yeni boyut. Türkiye dahil herkes katkıda bulunuyor. Çünkü Türkiye dünyanın en önemli istikrarsız bölgelerin birinde. Bunu günlük siyasette yaşıyor ve tecrübe ediyor. Ben de Türkiye ile yakın ilişkiler içinde bulunmanın birliğin çıkarına olacağına dair kuvvetli inancımla, birliğin dış sınırlarını Türkiye’nin idare ettiğini söylerdim ve orası dünyanın en zor yerlerinden biri.
Bu nedenle Türkiye’nin dış ve güvenlik politikasının bazen diğer ortaklar, ABD ve Avrupa tarafından daha iyi anlaşılması gerekiyor. Ama aynı zamanda asıl zorluk burada. Türkiye’nin buna katkıda bulunmak için karşı karşıya olduğu belirli tehditlere, çektiği acılara tüm cephelerde ortak bir cevap verilmesine katkıda bulunulması için bütün bunları ittifak dahilinde ortaya koyması gerekiyor. Ama bu sadece bölgesel değil aynı zamanda geniş uzamlı bir soru. Türkiye’nin Orta Asya’da büyük çıkarları var ve bu NATO için bir değer. Dolayısıyla bugünkü durumun oldukça dinamik olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ile Avrupa arasında gelişecek yeni bir ilişkiye ivme kazandıracağına eminim. Çünkü iki tarafın da şu anda daha önce hiç olmadığı kadar birbirine ihtiyacı var.”