Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu
Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu

Almanya: Geç Kalan Emperyalizmin Manevraları

Almanya’nın soykırım iddialarına onay vermesi bizim basındakimi yazarları iktidara ders vermeye çaba sarf ettirdi.

Merkel şöyle haklıydı, böyle haklıydı, şuraya kadar tahammületti, buraya kadar tahammül etti; sonra zıvanadan çıktı ve ardından Erdoğan’ahaddini bildirdi.

Böyle yazıyorlar.

Rus uçağı meselesinde de benzer tavırlar olmuştu.

Hatta Rusya akıllılık edip bizi bombalayacağına sadecesarayın üstüne bir bomba bıraksa handiyse Türk kamuoyunun yarısını arkasınaalacağına dair yaklaşımlar bile olmadı değil.

Türk dış politikasında içerdeki çatışma gerekçelerinikullanıp düşmanla ittifak etmeye varan yahut da tersine içerdeki hasımlarıyenmek için dış politikayı malzeme yapan iktidar yaklaşımları olmadı değil.

Kavalalı’ya karşı Rusya ile sıkı bir işbirliğine gidensaraydan başkası değildi.

Saray dediysek de Topkapı Sarayı canım…

İkinci Mahmud’un Yeniçeri Ocağını tarumar etmesi, sonyeniçeriyi bile öldürene kadar ağır bir intikam hissine kapılması sonrasındadüzenli ordunun da sonuç alamaması ve üstüne üstlük donanmanın da karşı tarafabütün gemileriyle birlikte geçmesi durumunda Kavalalı o kadar güçlenmişti ki,arkasına ara sıra İngiliz ve Fransız desteğini de alarak payitahta dayanmıştı.Osmanlı Devletinde belki de bir saltanat değişikliği meydana gelecekti, hani şuİngilizlerde olduğu gibi…

Saray savunmasızdı.

Çareyi Ruslarla ittifakta buldu.

Hünkâr İskelesi Antlaşması imzalandı Ruslarla…

Ruslar bütün ordumuzun sırlarına böylece vakıf oldular.

Uzun vadede Osmanlı üzerine yürüme emelleri için pratikbilgiler elde ettiler.

Zaten Deli Petro’dan beri sıcak denizlere inme emelibulunuyordu.

93 Harbine kadar giden süreç böylece hazırlandı.

Ruslar kısmî savaşlarda üstün kumandanlarımız ve askerinsavaşma azmi neticesi yenilseler de umumî olarak muzaffer oldular.

Fransa elçisi Sebastiyani de Napolyon’un Mısır, Suriye vediğer Osmanlı toprakları üzerindeki emellerinin kaldırım taşlarını döşemekadına bizzat sarayın içinde akıl vermişti daha evvel hanedana…

Üçüncü Selim zamanında İngilizlerin boğazlardan geçipİstanbul’a varması ve toplarını saraya dikmesi sanki bir rüyaydı.

Ama oldu.

İşte telaşlanan saraya askeri tecrübesinden ötürüSebastiyani akıl vermişti.

Kara savaşı olmadan gemiler bir şey yapamaz çeker giderlerdiyordu Fransız elçi.

Nitekim bir tek top atamadan çekip gitti İngiliz’in güçlüdonanması….

Ne yaptı intikam için Mısır’a gitti ve orayı topa tuttu…

Mısır Osmanlı’nın buğday ambarıydı. Osmanlı Roma değilmiydi?

Daha önce de Roma’nın buğday ambarı olmuştu.

Nil’in suları buğday vermediği zamanlarda Mısır’dafiravunlar tahtlarını kaybetmişlerdi.

Roma’da Mısır’ın buğdayı olmadığı zamanlarda zayıfladı.

Avrupa içlerine döndü…

Ormanlarla kaplı Avrupa’da ormanların yakılıp tarla açılmasıhadisesi bu dönemlere rastlar.

Mısır’da İngiliz ve Fransızların emelleri olduğunu ÜçüncüSelim zamanındaki olaylarla anladık ama gerçekte çok daha öncesinde yanioraları eyaletimizmiş gibi yönettiğimizi zannettiğimiz zamanlarda bile buğdayticareti devam ediyordu İstanbul’dan habersiz olarak.

Kapitülasyonlar tu biber oldu bu sürece.

Yerel yöneticiler zaman zaman İstanbul’un buyruklarınıfermanlarını, hatta kadı kararlarını yürürlüğe koymaya çalışsa da çoğu zamanİngiliz, Fransız, Venedik ve diğer tüccar savaşçı cemiyetlerin bölgede sürekliistedikleri oluyordu. Zaten devletleri de bunun daha perçinlenmesi için dışsiyaset uyguluyorlardı.

Zaman zaman ülkeler kendi aralarında gizli anlaşmalaryapıyorlardı.

Ruslarla dostumuz zannettiğimiz Fransızlar da öyleyapmışlardı. Erfurt’ta gizli bir anlaşma yaptılar. Osmanlı topraklarınınpaylaşımı için plan yaptılar.

Daha sonra İngilizler aynı taktiği yürüttüler Ruslarla…

Kırım Harbini çıkardılar. Bizi Rusların üzerine saldılar. Osırada Kıbrıs’ı elimizden aldılar.

Ardından 93 Harbi de aynı global taktik ve stratejilerineseriydi.

Birinci Dünya Savaşında da İttihat-Terakki emperyal vizyonasahip olma adına yitirdiklerimizi bir çırpıda kazanma aşkına girdiler.Sarıkamış felaketi, Plevne zaferine rağmen Rusların Kafkasları ve balkanlarıtamamen almaları vesaire…

Bugün de bir global strateji ve taktik savaşı örneğin Suriyeüzerinden yürütülüyor.

Sadece Suriye mi bütün Ortadoğu böyle bir oyun alanıBatı’nın…

Ne yazık ki bizim politikacılarımız da Osmanlısaraylarındakiler gibi kendi iç meselelerinin çözümü için dış destekdevşirebileceklerini sanarak yanlış oyunlara girişiyorlar.

Son Almanya tavrı Almanların malum önceki zamanlardakiemperyalizmde geç kalışlarının telaşlı ön alış arayışlarının bir tezahürü olsagerek…

İçerdeki bir kısım seslerin de buna teşne olma arzularıdonanmayı Kavalalı’ya kaçıran Orduyu Hümayunun kaptan-ı deryası zilleti gibibir zilletin eseri…

Korku dağları delmiş…

Başvekilliği sadrazamlığa geri döndüren klasik veziriazamHüsrev Paşa korkusundan Ahmed Fevzi Paşa donanmasıyla birlikte Kavalalı’yageçti. Böylesi taraf değiştirmeler şehzadeler açısından da meydana geldiğindendış siyaset ile iç siyaset regresyonu gerçekten tarihimizden bugün için deaktüel ders çıkarmaları zaruri kılıyor.

Zillet ne hazin ki devam ediyor.

Tamam hepsi tarihte kaldı diyelim… Tamam bir kısımgazeteciler yeterince beslenmedikleri için dış politikamızda düşmanın kemerinesu taşıyorlar…

Fakat içerde iktidarını güçlendirmek adına bu zilletihalkına dayatan politikacılara ne demeli?

Hüsrev Paşa’nın hiç mi suçu yok?

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!