Soru 1: Türk milliyetçiliği kavramı Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş kodlarında mevcut. Nasıl oldu da bu duruma geldik?
Cevap 1: Türkiye Cumhuriyeti Türk Milliyetçilerinin eseridir ve Türkiye Cumhuriyeti çağın en parlak medeniyet projesidir.
Ancak maalesef İslamcılar ve Kürtçüler tarafından farklı sebeplerle kabul görmemiştir onlar bu medeniyet projesine ikna olmamışlardır ve o günden bu güne bir mücadele her alanda devam etmektedir.
Sadece ülkemizde değil dünyada ve bölgemizde oluşan sosyal ve siyasal gelişmeler siyasal hareketleri etkiler yani fikrin gücü dışında dış etkenlerde gidişata etki eder burada fikri değil şartları değerlendirmeye almak lazım.
Kısa kısa bakalım 60’lı yıllar 2.Dünya savaşını etkileri devam ediyor 60 ihtilali olmuş Türkiye yeni siyasi aktörlerle ve fikirlerle tanışmış, Türk Milliyetçiliği fikri siyasallaşmış, bu arada kitleler halinde Avrupa’ya işçi gönderiyoruz, köyden kente göç yeni yeni başlamış. 70’li yıllarda çatışma ortamı Türk Milliyetçilerini kahramanlık dönemidir anti komünizm mücadelesinde başarısı ortadadır. Peki o sırada dünyada neler oluyor? Komünizm daha gözden düşmemiş popüler, Amerika Vietnam’da çamura batmış savaş karşıtlığı gündemde. 80’li yıllar içerde 12 Eylül olmuş, bu arada Ruslar Afganistan’ı işgal etmiş, İran’da İslam devrimi olmuş daha sonra bölgede İran-Irak savaşı başlamış, PKK terör örgütü ve Asala’nın terör saldırıları oluyor. 90’lı yıllar Irak Kuveyt’i işgal etti, demir perde yırtılmış, SSCB yıkılmış Türk Dünyası gündeme gelmiş. Bu süreçte Türk Milliyetçiliği parlak bir döneme girdi. 1997’de Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatı sonrası 1999’da güçlü bir şekilde mecliste temsil edilme fırsatını yakaladı. Kısa kısa geçtiğimiz bu dönemlerin hepsinde Filistin ve İhvanı Müslimin hep ülkemizin görülmeyen gündemindeydi.
Türk Milliyetçileri bu olup biten her şeye bir tavır geliştiriyordu.
Meclise güçlü girildiği yıllarda iktidar olma şansını devleti yönetme imkanını elde etti ama bunu istemedi. Meydanı siyasal İslamcılara bıraktı ve millette tekrar bu şansı vermedi.
Milliyetçiler ve Milliyetçilik bugün dağınık ve çok partili durum arz ediyor bunu dezavantaj gibi görmemek lazım. Bu geçici bir durumdur. Doğanın kanunudur. Su da ateş de insan toplulukları da büyümek ve yol almak için ilerlediklerinde bir engelle karşılaşırlarsa kollara ayrılarak ilerlerler. 2000’li yıllar milliyetçiler için olumlu olmamıştır yapısal değişiklik olmadan olmayacağı anlaşılınca da bir arayışa girilmiştir. Fikri olarak Ergenekon’dan çıkılmıştır. Ben çok umutluyum. Milliyetçiler kurucu değerlere sahip çıkarak Türk milletinin umudu olmaya başlamışlardır. İlk genel seçimlerde bunun etkisini yaşayarak göreceğiz inşallah.
Soru 2: Ülke hem ekonomik hem sosyolojik anlamda yaşadığı zorlukları neo-liberal politikalar sebebiyle yaşıyor. Siz bu zorlukların aşılması için Türk Milliyetçiliği temelinde ekonomi politikasının doğru çözüm olduğunu düşünüyor musunuz?
Cevap 2: Ben bir Türk milliyetçisiyim. Tabi ki milliyetçi politikaların bu milletin hayrına olduğuna inanıyorum ancak milliyetçilerin ekonomi konusunda net bir tutumu yoktur. Konuştuğunuzda genel olarak karma ekonomik sistem önerilir.
Ben Mühendis kökenliyim ekonomiden çok anlamam ama Türkiye’nin Neo-liberal politikalarla yönetildiğini de düşünmüyorum. Türkiye kurulduğu günden bugüne bir aşağı düşüp bir yukarı çıkar ama dünyanın 17. Büyük ekonomisine sahiptir. Büyük bir ekonomizm var; dolayısı ile yönetilmesi de zor bir ekonomi ve giderek dünya ile daha entegre oluyor. Dolayısı ile milli bir ekonomiden bahsetmek de zorlaşıyor.
Bir yandan tarım ve hayvancılıkta Tunç çağından kalma anlayış ve çözümler yaşarken bir yandan topraksız tarım yapılan bir ülkeyiz. Bu şartlarda yönetim zorlaşıyor birde yetersiz yönetici olunca işler hepten sarpa sarıyor.
Ekonomimiz zaten yönetilmiyor işler iyi giderse hükümet yaptı kötü giderse dış güçler saldırıyor algısıyla memleket yönetiliyor, buna neo-liberal politika uygulanıyor diyemem.
Ekonomide diğer sorunlar gibi samimi, işini bilen milliyetçilerin iş başına gelmesiyle milletin menfaatleri doğrultusunda düzelecektir. Milliyetçiler bu soyguncu ve iş bilmez dönemin çaresidir.
Soru 3: Yeni Dünya düzeni içinde milliyetçiliği nasıl konumlandırırsınız? Atatürk milliyetçiliğini yeniden canlandırmak konusunda gençlere tavsiyeniz ne olur?
Cevap 3: Milliyetçilik kavramı da zamanın bir fonksiyonu olarak kapsamını genişletir. İlk başlarda aynı dili konuşan aynı dine inananları tanımlarken daha sonra aynı tarihi, aynı kaderi paylaşanları kapsamaya başlamıştır. Millet olarak ortaya çıkan insan toplulukları bu birliklerini düzenleyen koruyan ve geleceğe taşıyan adına Devlet dedikleri yapılar kurmuşlardır. Devletler oldukça yeni dünya düzeni de olsa Miletler ve dolayısıyla Milliyetçilikler olacaktır. Bize düşen görev milliyetçiliğin olumlu yönde evrilmesidir.
Başbuğ Alparslan Türkeş dinlediğim bir konuşmasına “Ben 9 ışığı insanlığın iki büyük düşmanı olan yoksulluğu ve cahilliği ortadan kaldırmak için yazdım” demişti. Bakın Türk milletini demiyor Müslümanları demiyor “İnsanlığı” diyor.
Yeni dünya düzeninde Türk milliyetçileri Atatürk ve Türkeş gibi çağlarını yakalamış liderleri iyi tanımalı ve anlamalılar onlardan ilham alarak ileri atılmalılar.
Milli meselelerin çözümlerinde milletin faydasına çalışmalı global meselelerde uluslararası kuruluşlarda aktif rol alarak milletlerinin haklarını hukuklarını korumalıdırlar.
Son olarak gençlere tavsiyem şudur; Milliyetçilik tabi ki şahsiyetini kaybetmeden yapılacak toplumsal bir anlayıştır yani tek başına yapılamaz birlik gerektirir. Bununda en etkili yolu siyasi partidir. Örgütlenin fikrinize en yakın bulduğunuz siyasi partiye üye olun aktif rol alın.
Siyasetle uğraşın.
Siyasetle uğraşmak dünyayı kurtarmayı istemektir. Bakmayın siyasileri kötüleyen anlayışa. Siyasetçi dünyayı kurtaracak süper kahramandır. Silahı söylemidir. Milliyetçiliğin bayrağı dildir, Türkçeyi iyi öğrenin, kullanın ve sahip çıkın.
