Ayyıldız Hareketi lideri ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, tv100’de katıldığı canlı yayın programında adeta siyaset dersi verdi.
Ümit Özdağ, hem yeni kurulacak partisi ile ilgili, hem de gündeme yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Sedat Peker’in açıklamalarıyla gündemden düşmeyen ‘Süleyman Soylu’nun istifası’ ve terörle mücadele konusuyla ilgili Özdağ, “Ben terörle mücadelede, ne Süleyman Soylu’yu ne de hükümeti başarılı bulmuyorum. Peki Türkiye içinde terör eylemleri neden azaldı? Sınırımıza bir PKK devleti kuruluyor da onun için. Nerde? Suriye’nin kuzeyinde. Süleyman Soylu istifa etmeli mi sorusundan önce, Süleyman Soylu istifa edebilir mi bunu sorun. Erdoğan istemediği sürece istifa edemez. Bugün Türkiye’deki bakanların hiç biri gerçekten bakan değiller. Hepsi cumhurbaşkanının sekreterleri.” şeklinde konuştu.
“DOĞU TÜRKİSTAN’DA EZİLENLER BUDİST TÜRKLER Mİ!”
Dışişleri Bakanlığı’nın, Suriye’deki seçimlerin gayrimeşru olduğu açıklamasına karşın ikinci İstanbul seçimlerini hatırlatan Özdağ, “Bırakın siz Suriye’deki seçimin gayrimeşru olduğunu, gidin Suriye’deki rejimle el sıkışın da emperyalizmin bu bölgede kurmak istediği PKK devletini engelleyecek bir zemin oluşturun. Senelerce itiraz ettik Mısır politikasına. Şimdi Mısır’la dost olmak için peşinden koşuyorsunuz da Sisi size yüz vermiyor. Bu mu doğru politika? Suudi Arabistan’la kavga ediyorsunuz Suudi Arabistan PKK’yı, YPG’yi destekliyor siz de biliyorsunuz, Suudi Arabistan’la tekrar ilişkileri düzeltmeye çalışıyorsunuz, Suudi Arabistan burun kıvırıyor bize.
Bu, Türkiye’de dış politikaya ‘Müslüman Kardeşler’ ideolojisinin hakim olması. Filistin’den fazla Filistin’ci; Hamas’tan fazla Hamas’cı olmaya kimsenin hakkı yok. Türkiye’nin milli menfaatleri ön planda olmalı. Diyorlar ki ‘Kudüs’te müslümanlar eziliyor, biz onlara sahip çıkıyoruz’; Doğu Türkistan’da ezilenler Budist Türkler mi! Doğu Türkistan’da bütün dünya, bir baskı olduğunu görüyor. Ona susuyorsunuz. 36 milyon Türk’ün elinden bırakın İslam, insanlık hakları alınıyor, bunun karşısında ağzınızı açmıyorsunuz; ama bir Müslüman Kardeşler ideolojisiyle Kudüs meselesine bakıp veya Filistin meselesine bakıp orda Dışişleri Bakanı diyor ki Ümmet! Sen ümmetin dışişleri bakanı değilsin. Sen, Türk milletinin dışişleri bakanısın. Sen, Türk milletinin ne istediğine bak. Türk milleti, çocuklarının bir daha İsrail’le Araplar arasındaki veya Araplarla Batı arasındaki çatışmadan dolayı ölmesini, şehit olmasını istemiyor. Evet, Kudüs’ün ayrı bir yeri var ama yeri, AKP’nin Müslüman Kardeşler ideolojisi ile savunulması mümkün değil” dedi.
“KATAR DIŞINDA TÜM ÜLKELERLE KAVGA HALİNDEYİZ”
Ümit Özdağ, dış ilişkilerle ilgili, “Bizim bu bölgede bir tek Katar’la ilişkimiz kaldı, Katar dışındaki tüm ülkelerle ‘Müslüman Kardeşler’i destekleme ve tutkusundan dolayı kavga içindeyiz. Bizim, Arapların kendi kendilerini nasıl yöneteceğiyle ilgili bir sorunumuz olmaması lazım. Sadece Arap ülkeleriyle dost, ticareti yoğunlaştıran soğuk kanlı bir politika izlememiz gerekiyor. Mesela Doğu Akdeniz konusunda Mısır’la Türkiye’nin çıkarları ters düşmüyor ama biz Mısır’ı Yunanistan ve Rum kesiminin kucağına ittik” dedi.
“FETÖ, BAZI BAKANLIKLARDA ETKİN OLARAK ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR”
Buğra Kavuncu’nun FETÖ soruşturmasında ifadesine başvurulan Özdağ, ifadenin ayrıntılarıyla ilgili soruya, “Bilgime başvuruldu, paylaştım. Hukuki bir mücadele vermiyorum, ben siyasi bir mücadele veriyorum. Net olarak ifade edeyim, FETÖ hala aktif, canlı. Bazı Bakanlıklarda etkin olarak çalışmaya devam ediyor. FETÖ ile 15 Temmuz sonrasında mücadele etmiş bürokratlara yönelik yıldırma operasyonları yapıyor. 15 Temmuz öncesinde mahkeme kararıyla dinlemeye alınmış, insanları terörize eden, bir bakanlıktaki iki müfettiş, 15 Temmuz sonrasında atıldılar, yakın tarihte geri döndüler. Yine teftiş kuruluna geldiler ve 15 Temmuz sonrasında başbakanlığın görevlendirmesiyle mücadele yapan bürokratlara yönelik soruşturma başlattılar. Bundan herkesin haberi var. Gereken mevkiler uyarıldı. Hangi bakanlık olduğunu söylemeyeceğim ancak bakanın da işin içinde olduğunu düşünüyorum.
FETÖ bir istihbarat yapılanmasıdır. Yıllarca Türk Devleti’nin altını oymuştur. Yarın, Türkiye’ye bir yabancı askeri operasyon olursa, bu askeri operasyonda bir çok yurtdışına kaçan FETÖ’cü subay, yabancı ordu üniforması giyip, yabancı orduların önünde yol gösterici olacaktır. Türk Ordusu’nun helikopterini Yunanistan’a kaçıran adamın üzerinde hangi ordunun üniforması olursa olsun, onun beyni ve kalbinin Türk olmadığı açıktır.
Bakın, şundan eminim, bir Yunan pilot TBMM’yi bombalamazdı. Bir Türk pilot da savaş halinde bile, askeri hedef olmadığı için Yunan Parlamentosu’nu bombalamazdı. Çünkü Türk Ordusu, Mustafa Kemal Atatürk’ün geleneğinden geliyor. Türk Ordusu, Mustafa Kemal’in ordusudur. Ama Türk Ordusu’nun içine sızmış FETÖ’cüler Türk değildir. Türk subayı değildir. Bununla 15 Temmuz sonrası yapılan mücadele, uzun vaadeli, stratejik bir mücadele değildir. Bir intikam operasyonudur. FETÖ yeniden yapılanmaya başladı.
Biz geçen sene Ankara’da bir toplantı düzenledik, FETÖ ile verilen mücadelenin hangi aşamaya geldiğine dair. Daha sonra ben kendi kurduğum parti içersinde bu örgütlenmeyi görünce bunu gündeme taşıdım. Ben bunu gündeme taşıyınca FETÖ, dünyadaki bütün kaynaklarından Temmuz sonrasında gerçekleştirmiş olduğu en büyük psikolojik operasyonu bana karşı yaptı. FETÖ, bu olayda taraf olmasaydı bu olayın üstünde durmazdı. Ama bütün psikolojik harp elemanlarıyla sahaya çıktılar, beni hedef aldılar. Bunun bir nedeni vardı, canları yandı, yürüyen bir operasyonları vardı ve ben bunu ortaya koydum.
Türkiye’de FETÖ ile mücadele siyasi iktidarın arzuları çerçevesinde şekilleniyor. Gerçek bir hukuki mücadele yok. FETÖ’ye açık destek verdiği bilinen iş adamları Cumhurbaşkanı ile birlikte dolaşıyorlar. Öte yandan Bank Asya’ya para yatıran gariban vatandaş içeri alınıyor” dedi.
‘SARI MUHALEFET’
FETÖ ile mücadele edilmediğini ve iktidarın yalnızca bir intikam operasyonu gerçekleştirdiğini ifade eden Özdağ, muhalefetin bu noktada ne yapması gerektiği sorusuna, “muhalefet, sarı bir muhalefet. Sarı sendika gibi. Gerçekten iktidara karşı bir muhalefet yapmıyor. Türk seçmenin yüzde ellisine hitap ediyor” dedi.
Türkiye’nin iç barışa ihtiyacı olduğunun ve cepheleşmenin güçlendiğinin altını çizen Özdağ, “Erdoğan’ın dili de, sarı muhalefetin dili de cepheleşmeyi besliyor. Herkes kendi yüzde elli seçmeninden memnun. Fakat Türkiye, yüzde elliden ibaret değil. Biz partiyi kurarken ‘iki cephenin de içinde olmayacağız, biz Türk milletiyle yapacağız ittifakı’ diyoruz” dedi.
Yeni kurulacak partisi ile ilgili Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Şimdi biz yeni parti oluşumu içerisindeyiz, ‘muhalefetin oylarını mı böleceksiniz’ diyorlar. Hayır biz iktidarın oylarını bölmeyi de düşünüyoruz. Muhalefet diyor ki, ‘biz HDP’ye de Bakanlık vererek yüzde elliyi HDP ile tamamlamak istiyoruz’. Peki HDP’ye bakanlık verip HDP’nin desteğini almayı düşünüyorsunuz da; AK Parti’nin MHP’nin vatansever oylarına niye talip olmuyorsunuz?
Biz bu iki cephenin parçası olmadan Türk milleti ile ittifak yapacağız ve bütün partilerin oylarına talibiz. Biz bugün HDP’ye oy veren ama bunun yanlış olduğunu düşünen seçmenin de oyuna talibiz. Terör örgütüne verecek vatandaşımız yok, geri almak için mücadele edeceğiz.
Ben İYİ Parti’den 4 Mart’ta istifa ettim. Daha çok yeni. Ama buna rağmen bu iki buçuk ay içinde çok ciddi mesafe aldık. Partinin tüzüğünü hazırladık. Kurucular kurulunun büyük bir bölümünü oluşturduk. 223 kurucumuz olacak. Her ilden muhakkak bir temsilci olacak. Türkiye’yi yönetecek bir heyet oluşturuyoruz. Çünkü AKP’den bir enkaz değil, bir moloz devralacağız, onu biliyoruz. Çok doğru bir geçiş sürecinde Türkiye’nin ehil ellere ihtiyacı var. Ve Atatürk çizgisinde bir Türk milliyetçiliğine, kuruluş felsefesini benimsemiş yetkin kadrolara ihtiyacı var. Bunun için titizlikle çalışıyoruz. Bu yaz sonunda da kuruluşumuzu gerçekleştireceğiz. İsmi ve logosu belli.
Parti’nin adı Ayyıldız Partisi değil ama bu bir dernek olacak. Sivil Toplum Platformları da oluşuyor. Program çalışmalarını sürdürüyoruz” dedi.
TÜRKİYE İÇİN SANAYİ 4.0 DEVRİMİ PROJESİ
Partisinin kuruluş aşaması ve projeleriyle ilgili konuşan Ümit Özdağ, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Milli devletler geri dönüyor, küreselleşme tasfiye oluyor. Biz Türkiye’nin önüne ekonomide de yeni bir yöntem yeni bir yolla çıkıyoruz. Çin devlet kapitalizmi karşısında, serbest piyasa kapitalizmi dağılıyor. Bugün Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik krizi AKP’nin veya sarı muhalefet partilerinin yöntemleriyle aşmak mümkün değil. Biz, Devlet Planlama Teşkilatı’nı tekrar kuracağız. Türkiye, kaynaklarını doğru kullanmak zorunda. Ve Türkiye, 4’ncü Sanayi Devrimi’ni yakalamak zorunda. Biz, 4’ncü Sanayi Devrimi’nin partisi olmayı hedefliyoruz. Biz, AVM ekonomisinden fabrika ekonomisine geçişi temsil ediyoruz. Biz, imalat sanayinin tarımda ve hayvancılıkta kendisine yeten, üreten Türkiye’nin partisi olmayı hedefliyoruz.
Biz Türk milliyetçiliğini bir güreş ya da boks müsabakası olarak görmüyoruz. Bir maraton koşusunda birinci olmak olarak görüyoruz. Türk milliyetçiliğini kültürde, sanatta, ekonomide, dünyayla rekabet eden bir Türkiye ülküsünün temeli olarak görüyoruz. Yıpranan ve hırpalanan milli birliğimizi tekrar temsil etmenin ve bir araya getirmenin yolu olarak görüyoruz. Bu, Atatürk çizgisinde bir Türk milliyetçiliğidir. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ esasında kucaklayıcı bir anlayış.
Daha önce hangi partiye oy verirseniz verin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le sorununuz yoksa, İstiklal Harbi ile sorununuz yoksa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarıyla sorununuz yoksa bu partiye hoş geldiniz. Eğer bunlarla sorununuz varsa, cehenneme kadar yolunuz var. Sizin oyunuzu istemiyoruz. Sizle ancak mücadele ederiz.”
“TÜRKİYE’NİN ÜÇ TANE MARMARA BÖLGESİNE DAHA İHTİYACI VAR”
“Her şeyden önce yeni bir politik duruş, kavganın parçası olmamak, projelerle milletin önüne çıkmak gerek. Bizim projelerimiz var. Marmara Bölgesi’nde 28 milyon insan yaşıyor. Türk ekonomisi burada. Bütün nüfus buraya geliyor. Şimdi bir çılgın proje var; Kanal İstanbul. Buraya bir İstanbul daha inşa etmek istiyorlar. Burası bir insani göçük alanı haline geliyor. Oysa Türkiye’nin üç tane daha yeni Marmara Bölgesi’ne ihtiyacı var. Aynen İstanbul limanından olduğu gibi İzmir limanı olmak üzere bir ikinci Marmara Bölgesi; Mersin limanı olmak üzere bu hinterlandla kendi içinde bir demiryolu ağıyla limana bağlanan ve Karadeniz’le Trabzon limanı üzerinden ve sanayiyi Türkiye sathına yayan bir yeni anlayışla, ve İstanbul’u da Berlin ile Tokyo arasındaki en büyük hightech merkezi haline getiren bir anlayışla meseleye yaklaşmak istiyoruz. Çünkü İstanbul’un ağır sanayiye ihtiyacı yok. Ağır sanayi Türkiye’nin başka yerlerinde olmalı.
İstanbul artık bu nüfusu kaldıramaz. Anadolu boşalıyor. Tarım alanları körleşiyor. Biz, mesela köylerde tekrar okulları açacağız. Bu taşımalı eğitim denen rezalete son vereceğiz. Çocuklar tekrar öğretmenlerini okullarda bulacaklar. Tekrar o köy okullarının önünde Türk bayrağı çekilecek ve İstiklal Marşı okuanacak. Andımız da okunacak çünkü Andımız Türkiye Cumhuriyeti’nin Orhun Abideleri’dir.”
https://youtu.be/RLoEuZI73Hs