Koskoca Ramazan geçti, arkasından Bayramı idrak ettik derken yarın, dünyada eşi benzeri görülmemiş “Tam Kapanma“yı da tamamlayacağız. Ne mi olacak, inanın değişen hiçbir şey olmayacak… Daha önceki yazılarımı okuyun, aynı ile çıkıştığını göreceksiniz. Beni, sürekli tekrara sokmayın… Hepinize Merhabalar, can dostlarım…
Bizi uçuracak, kaçıracak Hükümet’ten iki Bakan uçtu gitti. Bu konuya biraz değinmek istiyorum… Sadece boynu eğri olmayan Zümrüt Pırlanta Bakanımız, beceriksizlik abidesi olarak aramızdan ayrıldı… TUİK’in bile ötesine geçerek, Türkiye’ de yoksulluğun bittiğini ilân etti. Muhtemelen, bu davranış kaynaklı aldığı hayır dualar, akıbetini belirledi… Görevden alınışları tabii ki kıymetlerinden bir şey eksiltmedi. Bu sebepten olsa gerek, Karabük Demir Çelik Yönetim kuruluna atandı… 40 bin liralık cüzi maaşa itiraz etmeyip, doğal tevazuları çerçevesinde görevi kabul ettiler… Bu ara da niye bu kadar az diyenlere hatırlatayım. Bu çıplak maaş. Harcırah, toplantı başı ücret, kâr payı, özel gün ikramiyeleri vs vs gibi şeyler miktara dahil değil… Hal böyle iken, bu Hanım’a ülkede yoksulluk var dedirtebilir misiniz? Yakında, İşletme batıyor pardon uçuyor gibi laflar duyarsanız sakın şaşırmayın…Ama merak ta etmeyin, Zümrüt’ümüze pırlantamıza başka iş mi bulunmaz?
Gelelim, kıymeti kendinden menkul çok değerli bir eski Bakamayan’a daha… Buna, ilave edecek sıfat ararsanız, dezenfektan da diyebilirsiniz, uçuran da diyebilirsiniz… Uçuran derken aklıma neler neler geldi… Malûm zevatın kıymetli bir Ablası var ya hani Uçuran soyadını bırakıp, evlendikten sonra Çiller soyadını alan… Yahu niye anlamıyorsunuz. Ne çabuk unuttunuz? %10 Özer Enişte’den bahsediyorum… O zamanlar deselerdi ki, bu Eniştenize (Ablamızın Kocası) rahmet okuyacaksınız en azından içimizden olmak kaydıyla sunturlusundan epey sallardık…Gel gör ki elâlem haklı. Özer Enişte’yi mumla arıyoruz. İsteseydi, abidik gubidik yerlerde, batar katar yerlerde değil, karısının paraları, yurda getireceğine söz verdiği, ABD’de kuleleri dikerdi. Velhasıl namuslu adammış, tek farkla kıymetini bilememişiz… Bu yüzden de, Milli vicdan azabı, neticesin de şimdikileri el üstünde tutuyoruz…Her neyse, marifetleri saymakla bitmeyen, Ruhsar’ımız illa ki garip bırakılmayacaktır… Ben sadece yeri konusunda cahilim… Sizlerle “Toto” oynayalım mı? Bilin bakalım, nereye Büyükelçi atanacak? Kazanana, yapılacak tören sonunda, bir sıkımlık diş macunu ödülü derhâl takdim edilecektir… Yarışmaya katılacakların, son altı ayda çekilmiş 12 adet biometrik resim ve masraflar için kullanılacak 1200 TL.’lik ödeme makbuzuyla bizzat müracaatları gerekmektedir… Nasıl ben de kendi çapımda iyi bir Tosun olma yolunda ilerliyor muyum? Bu Memleket o kadar bakir ve fırsatlar ülkesi ki, daha ne “Tosun“larımız olur, hem de dini bütün, merak etmeyin… Sizleri daha fazla germeden ama gerçeklerin acı neticelerini de yumuşatmak gayeli, yazıları belli bir espri çerçevesinde yazıyorum. Bunun ceremesi bana oluyor. Gerekli deşarjı sağlayamadığımdan esas hayatımda agresif olabiliyorum. Bu parantez bilgisini sunduktan sonra gelelim neticeye… Tuz koktu… Beyler olmaz ama, “Tuz gerçekten koktu” Gazetelerde okuyorsunuz beni ve kendinizi tekrarla uğraştırmayın… Sedat Teker’in beyanatlarını mutlaka değerlendiriyorsunuz… Tuz hakikaten koktu değil mi? Bu Sedat’ımıza, polis arabası eskortluk yaptığında, AKP lehine siyasi mitingler düzenlendiğin de, “Rabia” işaretli resimler çektirdiğin de vs. demiştik. Hepsi arşivler de duruyor… Hepiniz halinizden memnundu… Noldi… Çakıcı’yı savunduğumda bana yazanlar şimdi tekrar fikirlerini gözden geçirsin, ne olur benle paylaşsınlar ama münferit cevap beklemesinler. İnanın vaktim yok. Çakıcı, kimseye yalakalık yaptı mı? DB ye ve RTE’ye yazdığı mektuplar biliniyor. Kokainle veya herhangi bir uyuşturucuyla anıldı mı? Adam kaçırıp fidye mi istedi? Devletin imkanlarına el uzattı mı? Önüne polis eskortu istedi mi? Bunları yapmadı, peki ne yaptı? ASALA’yı bitirdi, bu ülkeye düşman kim varsa karşısına dikildi… O içerdeyken zart zurt edenler de çıkmadan soluğu başka yerler de aldılar… Yani, Kurt ortaya çıkınca, çakallar çil yavrusu gibi dağıldı… Haaa, hatası yok mu… Hepimiz gibi birçok hatası da var… Siyaset çirkefine bulaşmaması lazımdı. Yaptığı hatayı anladığını sanıyorum…
Gelelim artık Memleket için ciddi bir problem olmaya başlayan, edebinden dolayı konuşmadığından bahsederken, yapmadığı edepsizlik bırakmayan Koca Bakan’a… Bak efendi (Lafın gelişi) sen 3-5 aşı getireceksin diye biz asla ödemelerini “Uygur”lar üzerinden yapmana müsaade etmeyiz… Böyle bir ima ve edepsizliği de bir daha yapma… Hepimiz Coronadan kırılsak bile bir tane Uygur kardeşimizi asla kimseye veremeyiz… Bu tezgâha tarihte bir kere düştük… Milli Şef döneminde yaşananlara, canımız karşılığında katiyen izin vermeyiz. 417 tane Azerbaycanlı kardeşimizin acısı küllenmedi bile… Stalin mezaliminden kaçan, Anayurtlarına sığınanları, Şef’imiz Ruslara teslim etti… Boraltan Köprüsünün, Serdarabad Barajı’nın dili olsa da anlatsa, ağlamaktan, hıçkırmaktan anlatabilir mi, o da ayrı bir mesele… Sınıra götürüldükleri trenden atlayıp intihar edenler… “Bizi siz öldürün, Ruslara vermeyin” diyenleri unutmadık… Teslimat yapılır yapılmaz, başka yere götürmeye gerek görmeden infaz yapan itlere tepki koyan ve durumu Ankara’ ya bildiren subayımıza ne cevap gelmişti biliyor musunuz? “Teslimata Devam Edin“… İşte bizler, ikinci bir rezalete mani olmak için ortaya çıktık… Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin başına gelenler, Uygur Türklerinin de başına gelmesin diye sesimizi yükselttik… Koca Bakan efendinin, muhtemel oyununu bozduk. Bu edepsizliğinin sebebi bu olsa gerek… Sana tavsiyem… Gerçekleşmeyen her yalan daha büyüğünü doğurur… Bunun için tez elden 500 milyon aşı bağlantısı yaptık, 7 yaş üstünü aşılayacağız gibi yeni yalanlar bul ki ellerimiz patlayana kadar alkışlayalım… İşte bu geri zekalı beyni kiralıkların sayısı sıfıra yaklaşmadan ülkeye dirlik, düzen gelmez…
Bir yerde haklısınız… Gündemin en önemli maddesi, bana göre değil ama, Filistin olayı… Bazılarınız ne kadar eleştirirse eleştirsin pek ilgilenmeyeceğim… Niye mi?
- Bunların Ataları kim? İngiliz askeriyle bir olup öldürdükleri Türk askerlerinden altın çıkmayınca, yutmuştur diyerek, bağırsaklarını deşen, baldırı çıplak çöl bedevileri…
- Ülkemize halâ belâ olan daha ne kadar olacağı da belli olmayan PKK’yı eğitip bize yollayanlar da bunlar… Çok değerli (!!!) TRT’mizin , seçim öncesi ekranlara getirdiği çok değerli konuğu (!!!) kırmızı bülten mağduru, Sayın Apo itinin kardeşi Osman Öcalan Beyefendinin de “Askeri varlığımızın temeli FKÖ’ye dayanır” demesi ispatımızın önemli fiziki unsurudur…
- Katışıksız Müslüman, Ermeni ile bir olup, sözde soykırımı tanıyanlar, bu iş için pul bile basan da bunlar…
- Müslüman, Kıbrıs Rum kesimi ile görüşüp, “Türklerle müştereken savaşmalıyız” diyenler gene bunlar…
- Doğu Türkistan olayında Çin’e destek verenler, Karabağ meselesinde ki Ermeni yancıları kim biliyor musunuz? Hangi birini sayayım… Etme bulma dünyası. Cenab-ı Allah’ın adaleti, ahrette var ama Dünya’da da tecelli eder…
Bunlar ve daha ötesi, devletimizce bilinmiyor mu? Mutlaka ki biliyor ama iç siyasete malzeme olarak kullanılıyor… “Bakın, biz Müslümanların hamisiyiz” diye olay, oya tahvil edilmeye uğraşılıyor… Yoksa diğer Araplar gibi sadece kınar geçeriz…Eğer samimi olsalar, defalarca dile getirdiğimiz “Yahudi Üstün Cesaret Madalyası”nı Benjamin’in kafasına fırlatırlar… Anlayın artık ve de gaza gelmeyin. “One Minute”nin farklı versiyonu vizyona alındı… Ne mi yapmalıyız? Örnek ortada… M. K. Atatürk ne demiş: “Arapların iç işlerine karışmayın.” Biz ne yaptık, tam tersini… Şimdi ayaklarına gidiyoruz… Mısır’dan, bir tomar talimatla dönüldü… Siyasetin Çavuşu, Vahabi çöl bedevilerinin ayağına gitti… İşte itibar budur… Kaybolanı hemen yerine koymak için, 15-20 uçağı yan yana dizip film yapmalıyız… Usta bir Yönetmen ve Kameraman tarafından, iç düzenleri, yatak odaları, salonları vs. dahil görüntüleri derhal servis edilmeli… En son ,52 milyona alınanlar da dahil Mercedesler de ilave edilmeli ki, kaybettiğimiz itibarı geri kazanalım…
Bir haftayı daha kapatıyoruz. Bu; sizlerden beş gün ayrı kalacağım anlamına geliyor… Ayrılıklar olmasa, kavuşmanın ne anlamı olur gerçeğinden hareket ederek, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…