Mukayeseli harp tarihi, mukayeseli siyasal tarih, mukayeseli iktisat tarihi incelendiğinde; karşımıza acı gerçekler çıkmaktadır. Siyasal İslamcıların ataları pan İslamcılar birinci dünya savaşında kesin başarısızlığa uğradılar. Sultan ve halifenin Cihadı Ekber çağrısına İslam’ı Türkler vasıtasıyla tanıyan Pakistan Endonezya gibi ülkeler cevap verdi ve destekledi.
Araplar ise: Cihat’ı Türklere karşı gerçekleştirdiler, sayısız çerimizi(askerimizi) vahşice öldürdüler (katlettiler) Çocukluğumdan beri kulağıma dini çevrelerce fısıldanan Araplar başka-idareciler başka, Araplar bizim dostumuz, yöneticiler hatalı manasına şeyler fısıldanırdı.
Yaşımız ilerledikçe, araştırdıkça, bunun okkalı bir yalan olduğunu öğrendim. Hem de acı bir şekilde. Ha! Araplarla dost olalım mı, Ulusal çıkarlarımızın el verdiği kadar. Onların bizlere dost olduğu kadar.
Filistin ve Kudüs’ün işgal edilmesinden, dünlerde ve bu günlerde yaşananlardan Araplar, ilk elden Filistinliler sorumludur. Allah’ın ordusu Türklere ihanetin bedelini ödüyorlar. İlahi adalet denilen şeyi yaşıyorlar. Üzülelim mi evet, Mehmetçik Kudüs’e gitsin mi hayır.
Bedel ödenmeden kazanılan her şey kolayca elden çıkarılır. Tıpkı 1900’lü yıllarda olduğu gibi. Bundan sonrada olacağı budur. Konya’da Şerafettin camiinin önünde Türkler mi- İsrail mi sorusuna cevap arayan Suriyeli bir gurup sonunda İsrail’i tercih etmişlerdi.
Yani dün ne ise! bugün de aynı, değişen bir şey yok. Bizim köyde bir öz deyiş var “şaptan olur mu şeker, …. Cinsine çeker” Eğer dikkatli davranılmaz ise: bizlerdeki karşılıksız Arap sevgisi, başımıza dünden beter belalar getirecektir. Her şeyin fazlası zararlıdır.
Birkaç gündür sosyal medyada Azerbaycanlı soydaşlarımızı izledim. Kimisi İsrail dostu- kimisi Filistinli dostu. Kardeşlerim her ikisi de Türk’ün ve İslam’ın düşmanıdırlar. Arapların ve İsraillilerin Türk yurtlarında gözleri vardır.
Tarih okur ve inceler iseniz, benim dediğime gelirsiniz. Tarihi gerçekler bizlere bunu dayatıyor. “Türk’ün Türk’ten başka, dostu yoktur” diyen iyi tarih okumuş, mukayeseyi sağlıklı yapmış, canı yanmış ve demiş.
Bizim de aynı sonuca ulaşmamız için canlarımızın defalarca yanmasına, gereksiz denemelerin yapılmasına hiçte gerek yok. Tarih bilimi boşuna icat edilmemiş. Boşuna tarih yazılmıyor. Bilim aklı olanlar için. İslam’da öyle, aklı olanları dikkate alır.
Sözüm biraz aklı ve mantığı olanlar için. At gözlüğü takanlara lafım yok, üzerlerine alınmasınlar. Yöneticilerimizden ricam, Filistin için gösterdikleri hassasiyetin binde birini bari Müslüman Türklerden esirgemesinler, örneğin Kırgızlardan- Uygurlardan ve diğer sıkıntıda bulunan soydaşlarımızdan. Sonra pinti derler- hesap bilmiyor derler, strateji bilmiyor derler.
İdarecilerimiz Mehmet Akif’in şu sözünü asla hatırlarından çıkarmamalıdırlar. “Hesabını ve konumunu bilmek! Dünyanın evirilmesinden dolayı oluşan fırsatları değerlendirmek, yeni fırsatlar icat etmek, mazlumları korumak için soydaşlarımızla birliği ve bütünlüğü sağlamak” için yeni anlayışlara-arayışlara ihtiyacımız var.
Tıpkı kanuni gibi, Tıpkı Atatürk gibi bir mektupla veya ihtarla sorunları kökünden çözmek mümkün. Yoksa! düşmanlarımızın gözünde havlayan bir köpekten farkımız kalmayacaktır. Arap’ı Yahudi’yi dost edineceğimize; önce Çalap’ımızı (Tanrı- Allah) dost edinelim, daha sonra soydaşlarımızı dost edinelim, sonra da bize dost olanlara dost olalım yeter. Fazlasına ihtiyacımız yok. Elhamdülillah.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları, Dünyada sözümüzün geçmesi için çabalayan, düşmanlarımızın katında köpek muamelesi görmememiz için üstün gayret gösteren büyüklerimizin yiğitlerimizin üzerine olsun vesselam.