Reislere Ve Reis Olmayı Düşünenlere!

“Müslümanların yalnız Âhiret rehberi değil, aynı zamanda da bir dünya Lideri olan Resul-i Ekrem Hazretleri, mûtad gazalarından birinde bir vaha’da konakladılar. Açlık ve susuzluktan bîtab hale gelmiş olan Sahabe’ye yemek molası verilmişti. Resul-i Ekrem Hazretlerinin emri icabınca bu sefer bir koyun kesilecek, pişirilip gazilere dağıtılacaktı.

 Bunu kim yapacaktı?

  Hazır bulunanlardan biri:

" – Yâ Resûlallah, koyunu ben keserim. " diyerek ayağa kalktı.

  Bir başkası da:

 " – Et pişirmesini bilirim, ben de pişireyim." dedi.

  Ashab-ı Kiram böylece aralarında vazife taksimi yaparken, şu ifadede bulundular.

  " – Ben de hep birlikte yiyeceğimiz bu yemekleri pişirecek ateş için odun toplayayım, sırtımda çok iyi hurma dalları taşırım."

  Ashab-ı Kiram hep birlikte:

" – Hâşâ yâ Resûlallah Biz bütün hizmetleri görürüz, siz de şu hurma ağacı altında istirahat buyurun " dedilerse de alemlerin sultanı şu cevabı verdiler.

  " – Ben bilirim ki, siz bütün hizmetleri görür, zahmetleri çeker, yemeği hazırlarsınız. Ancak siz çalışırken benim oturmam beni rahatsız eder. Ümmetini hizmet ettirip kendi istirahata dalan bir idareci olmak istemem. Hak Teâlâ kendisini Müslümanların içinde farklı muameleye tâbi tutanları sevmez. "

  Evet, ülkücü hareket reisi de reisliği de bu minvalde anlamış ve lidere bakışını bu ölçülere göre şekillendirmiştir. Hangi seviyede olursa olsun yönetici olanlar Efendimiz gibi, İmam-ı Azam gibi, Yavuz gibi “hakim” değil “hadim” şuuru ile reislik yapmışlardır.

  Reis olmak hem de ülkücü harekette, yaşatma ideali için yaşayan bir toplulukta, “ben yok, biz yok yalnız O var” şuuruna sahip bir ideal yapıda lider olmak vefayı, fedakarlığı, diğergam olmayı gerektirir.

  Ülkücü harekete reis olmak, makam ve mansıpların, dünyevi saltanatların geçici, karşılıksız hizmet şuurunun ise kalıcı olduğunu yüreklerde, yüreklerin derinliklerinde bir mesuliyet  şuuru ile hissetmek ile mümkündür.

  Reis diyebilmek birine, milletinin istikbali ve inançlarının neşv-ü neması için uykuyu gözlerine haram etmiş, her türlü rahatı terk etmiş hatta terki de terk edip idealleri ile hem hal olmuş şahsiyetlerle mümkündür.
  Aslında soyut bu nitelikleri artırmak ve hissi boyutlara taşımak sınır tanımaz bir zaviyeye kayar. Hatta pek çok okuyucu “hadi canım sende, bu zamanda böyle bir karakteri nereden bulalım” serzenişinde de bulunabilir.

  Ancak ülkücülük yaşatma ideali için yaşamak ve bir medeniyet inşasına ulaşmak ise lideri de böyle olmalıdır, diye düşünüyorum. 

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!