Anayasa Değişiklik Paketinin Demokrasinin Olmazsa Olmazları Açısından Değerlendirilmesi

 

1- Milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılmasının sebebini anlayabilmiş değilim. Aşağıda açıklayacağımız üzere, anayasa değişiklik paketi ile Meclis’in görev ve yetkileri azaltılmakla birlikte hükümeti denetleme imkanları da oldukça kısıtlanıyor. Hal böyle iken milletvekili sayısının artırılması haklı bir sebebe dayanmıyor.

2- Milletvekili seçilme yaşının 25’den 18’e indirilmesinin demokrasimize sağlayacağı bir fayda olduğunu düşünmüyorum. 18 yaşındaki gençlerin neredeyse tamamı öğrenci, henüz bir işi olmayan, harçlığını babasından alan bireyler. 18 yaş, yasal olarak erginliğin başlangıcı kabul edilse de fiilen,   gençlerin ergenlikten erginliğe (yetişkinliğe) geçişinin tam sağlanmadığı, bu yaştaki gençlerin memleket meseleleri hakkında tam bir fikir sahibi olmadıkları bir dönemdir. Bu durumdaki gençlere milletvekili seçilme imkanı tanımanın vatana, millete nasıl bir yararı olacaktır? Bu, olsa olsa, muhtemel bir referandumda gençlerin oyunu almayı amaçlayan bir düzenleme olabilir.

3- Askerliğini yapmamış olanlara milletvekili seçilme hakkının verilmesinin de vatana, millete bir yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Halk arasında yaygın kanaate göre askerlik yapmak insanı olgunlaştırır. Bu kanaatin büyük oranda doğru olduğuna inanıyorum. Fikren ve kişilik olarak olgunlaşmış bireylerin milletvekili olmaları vatan, millet açısından daha doğru değil midir? Bu düzenlemenin de muhtemel bir referandumda gençlerin oyunu almayı amaçlayan bir düzenleme olduğunu kanaatindeyim.

4- Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile milletvekili seçimlerinin 5 yılda bir aynı gün yapılması halinde doğal olarak Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin partisi de Meclis’te çoğunluğu sağlayacaktır.  Cumhurbaşkanının kuracağı hükümetin Meclis’ten güvenoyu alma zorunluluğu ve Meclis’in güvensizlik oyu ile hükümeti düşürme imkanı olsa iki seçimin aynı gün yapılması haklı ve mantıklı görülebilir. Çünkü, güvenoyu almak durumunda olan bir hükümetin Meclis’te iktidar partisi çoğunluğuna dayanması  haklı bir düşüncedir. Aksi halde hükümet verimli çalışamaz. Oysa,   yapılmak istenen değişiklikle Cumhurbaşkanının kuracağı hükümetin Meclis’ten güvenoyu alması  ve Meclis’in güvensizlik oyu ile hükümeti düşürmesi söz konusu olmayacaktır. Paket, böyle kabul edilirse Cumhurbaşkanı yürütmeyi tek başına kontrol edebildiği gibi yasamayı da kontrol edebilecektir. Bu, demokrasinin en önemli ilkelerinden olan   kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır.

5- Yedek milletvekilliği, daha önce uygulanmamış, yararı ve zararı hakkında henüz bir söz söylenemeyecek yeni bir durum. Bu sebeple, bu konu hakkında yorum yapma imkanı yok, diye düşünüyorum.

6- TBMM’nin hükümeti denetleme yollarından gensoru ve meclis araştırmasının kaldırılması, hükümeti denetimsiz bırakmak anlamına gelmektedir. TBMM, milli iradenin tecelli ettiği yerdir. Milletin seçtiği temsilcilerin hükümeti denetleme yetkisinden yoksun olması, hükümeti sorumsuz ve keyfi davranmaya yöneltebilir. Cumhurbaşkanının ve kuracağı hükümetin sadece halka karşı siyasi sorumluluk taşıması, Meclis tarafından denetlenmemesi demokrasiye uygun olmadığı gibi milli iradenin işlevsiz kalmasına da sebep olacaktır.

7- Halkın doğrudan Cumhurbaşkanı adayı gösterebilmesini 100.000 seçmenin imzasına bağlı kılmak, hakkaniyete uygun değildir. Bunun daha makul bir sayıya indirilmesi demokrasi açısından daha doğru olacaktır.

8- Doğuştan Türk vatandaşı olmayanlara Cumhurbaşkanı seçilme hakkının verilmemesi eşitlik  ilkesine tamamen terstir. Sonradan Türk vatandaşı olanlar milletvekili, bakan olabileceklerse, niçin Cumhurbaşkanı olamasınlar? Bunun mantıklı bir izahının olduğunu sanmıyorum.

9- Yapılmak istenen değişiklikle Cumhurbaşkanı, sadece hükümet başkanı değil, aynı zamanda devletin başı olacak, devleti ve milletin birliğini temsil edecektir. Devletin başı olacak, devleti ve milletin birliğini temsil edecek kişinin bağımsız ve tarafsız olması zorunludur. Aynı zamanda siyasi parti genel başkanı  olacak bir kişi, unvanı Cumhurbaşkanı olsa da nasıl bağımsız ve tarafsız olacak ve milletin birliğini nasıl temsil edecektir? Cumhurbaşkanının parti genel başkanı olması, milli birlik ve bütünlüğün önündeki en büyük engellerden biri olacaktır.  

10- Cumhurbaşkanına yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma yetkisinin verilmesi; bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilat yapısının Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenecek olması; gene, merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarının kanunla değil, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenecek olması TBMM’ni büyük oranda devre dışı bırakmak demektir. Meclis’in çıkardığı kanunların çoğu yürütme alanına ilişkindir. Yürütme alanına ilişkin düzenleme yapma yetkisi Cumhurbaşkanına verilecekse Meclis’e ne gerek vardır? Hiçbir demokratik ülkede Meclis’in görev ve yetkileri bir kişiye devredilemez. Böyle bir rejime kesinlikle demokrasi denilemez. Cumhurbaşkanına Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yasal düzenleme yapma yetkisi verilmesi, demokrasinin olmazsa olmazlarından olan milli egemenlik, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ilkelerine kesinlikle aykırıdır.

11- Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların görevleriyle ilgili işledikleri suçlardan dolayı Yüce Divan’a sevk kararı alınabilmesi için Meclis’in 2/3 çoğunluğu şartının getirilmesi bu kişilerin görevleriyle ilgili suçlardan dolayı hiçbir zaman yargılanmaması sonucunu doğuracaktır. 1960 yılından sonraki dönemde hiçbir parti Meclis’te 2/3 çoğunluk sağlayamamıştır. Kaldı ki, yukarıda açıkladığımız hükümler sebebiyle zaten Meclis çoğunluğu Cumhurbaşkanının partisinde olacaktır. Hangi parti, içinden çıkardığı Cumhurbaşkanını Yüce Divan’a gönderebilecektir? Cumhurbaşkanının partisi Meclis’te çoğunluk olsa ve kendi içinden çıkardığı Cumhurbaşkanını Yüce Divan’a göndermek istese bile   hiçbir zaman 2/3 çoğunluğu bulamayacaktır. Fiilen yargılanamayacak Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların demokrasiye bağlı kalacakları, kendilerine muhalif olanların haklarına saygı gösterecekleri, yolsuzluk ve adam kayırma suçunu işlemeyecekleri vs. söylenebilir mi? Cumhurbaşkanına, yardımcılarına ve bakanlara böyle bir koruma zırhının verilmesi bu kişileri kraldan farksız hale getirecektir. Bundan sonra Meclis’in, mahkemelerin bir anlam ve önemi kalmayacaktır. Bunun adına demokrasi denilebilir mi?   

12- Seçimlerin yenilenmesi konusunda Meclis’e 3/5 şartının getirilmesi, buna karşılık Cumhurbaşkanına hiçbir şartın getirilmemesi sonuç olarak TBMM’nin Cumhurbaşkanı karşısında güçsüz kalması, Cumhurbaşkanının TBMM’ni istediği şekilde yönetmesi ve yönlendirmesi sonucunu getirecektir. Parlamentonun Cumhurbaşkanının güdümünde olduğu, görev ve yetkilerinin büyük kısmının Cumhurbaşkanına devredildiği bir yönetim biçiminde hiçbir şekilde hukuk devletinden, kuvvetler ayrılığından, çoğulculuktan, özgürlüklerden söz edilemez. Böyle bir yönetim biçimine hiçbir şekilde demokrasi denilemez.

13- HSYK’nın başkanının Adalet Bakanı olması, bakan dışındaki HSYK üyelerinin 5 tanesinin Cumhurbaşkanı, 6 tanesinin Meclis tarafından seçilmesi yargının tümüyle Cumhurbaşkanının güdümüne girmesi demektir. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile milletvekili seçimleri aynı gün yapılacağından Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisi de Meclis’te çoğunluğu sağlayacaktır. Dolayısıyla Meclis çoğunluğu da Cumhurbaşkanının kontrolünde olacağından HSYK’nın tüm üyeleri Cumhurbaşkanınca atanmış olacaktır. Böyle oluşacak bir HSYK’dan bağımsız yargıyı oluşturması beklenebilir mi? Elbette hayır. HSYK da Cumhurbaşkanının kontrolüne girince devletin üç kuvvetinin (yürütme, yasama ve yargı) tamamı Cumhurbaşkanının elinde bulunacaktır. Devletin üç kuvvetinin bir kişinin elinde toplandığı bir rejime kesinlikle demokrasi denilemez. Böyle bir rejimde hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, temel hak ve özgürlüklerin esamesi okunmaz. Böyle bir yönetime ne denilebileceğinin takdirini siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.

14- Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemelerin kaldırılması demokrasi açısından olumlu bir husus. Ancak, yukarıda açıkladığımız antidemokratik hususlar bu olumlu değişikliği de anlamsızlaştırıyor.

 

Değerli okuyucularım: Aklımın erdiği, dilimin döndüğünce anayasa değişiklik paketini demokrasinin olmazsa olmazları açısından değerlendirmeye çalıştım. Yaptığım açıklamalar, tamamen hukuki düşüncelerle yapılmış değerlendirmelerdir. Kesinlikle siyasi mülahazalarla yapılmış değerlendirmeler değildir. Takdir siz değerli okuyucularındır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!