Birkaç yıldır devam eden “Başkanlık Sistemi” tartışması, son günlerde iyice alevlendi. Konu, tartışma aşamasını geçip fiiliyat aşamasına gelmiş durumda. AKP ve MHP arasındaki görüşmelerin uzlaşma ile sonuçlandığı, bu hafta içinde buna ilişkin anayasa değişikliği teklifinin Meclis’e geleceği konuşuluyor. Haberlerden anlaşıldığına göre anayasa değişikliği teklifinde “Başkanlık” ibaresi yerine, “Cumhurbaşkanlığı” ibaresinin geçtiği yazılı olsa da değişikliğin esas itibarıyle Başkanlık Sistemi’ne geçişi düzenlediği su götürmez bir gerçek.
Başkanlık Sistemini savunanlar, başkanlık sistemine geçildiği takdirde demokrasimizin gelişeceğini, batı standartlarında ileri demokrasiye sahip olacağımızı, TBMM’nin milli iradenin tam temsil edildiği bir meclis olacağını, milletvekillerinin de halkın gerçek temsilcileri olacaklarını, bu sistem sayesinde temel hak ve özgürlüklerin daha da gelişeceğini, hızlı karar alınmasının mümkün olması nedeniyle ülkemizin daha da hızlı kalkınıp-büyüyeceğini vs. iddia ediyorlar
Bu yazıyı yazmaktaki amacım başkanlık sistemini tartışmak değil. Amacım, halkımızın demokrasinin temel ilkeleri, başka bir ifadeyle olmazsa olmazları konusunda bilgilenmesine kendi çapımda katkıda bulunmak. Bir hukukçu olarak bu konuda halkıma karşı bir sorumluluk taşıdığımı düşünüyorum. İşte, demokrasinin temel ilkeleri, başka bir ifadeyle olmazsa olmazları:
1- Milli Egemenlik: Demokrasilerde egemenlik, (ülkeyi, devleti yönetme yetkisi) halka, yani millete aittir. Millet, bu yetkisini kendi seçtiği temsilcleri vasıtasıyla kullanır. Halkın yönetme yetkisini seçtiği temsilcileri vasıtasıyla kullanması temsili demokrasilerde söz konusudur. Temsili demokrasilerde halkın halkoylaması yoluyla egemenliğini doğrudan kullandığı durumlar da vardır.
2- Seçme-Seçilme Hakkı: Demokrasilerde halk, temsilcilerini gizli oy, açık sayım ilkesine dayanan serbest seçimlerle belirler. Vatandaş olup seçme yeterliliğine sahip olan herkesin seçimlerde oy kullanma hakkı olduğu gibi, seçilme yeterliliğine sahip her vatandaş her kademedeki görevler için aday olabilir.
3- Katılım: Demokrasilerde halk seçme ve seçilme haklarını kullanarak iradelerini parlamentoya yansıtırlar. Alınan kararlar halkın iradesini yönünde olacağı için daha kolay benimsenir. Halkın kendi iradesi yönünde alınmış kararları ve konulmuş kuralları çiğnemesi genellikle söz konusu olmaz.
4- Özgürlük: İnsan hak ve özgürlükleri demokrasilerde hiçbir şekilde vazgeçilemeyecek hususlardandır. Demokrasinin olmadığı yerde insan hak ve özgürlükleri, insan hak ve özgürlüklerinin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Demokrasilerde insan hak ve özgürlükleri anayasa ve kanunlarla güvence altına alınır. Yürütmenin icraatları hiçbir şekilde insan hak ve özgürlüklerini ortadan kaldıracak nitelikte olamaz.
5- Eşitlik: Demokraside herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, gruba, sınıfa imtiyaz tanınamaz. Hiçbir kişiye karşı renginden, dilinden, dininden, etnik kökeninden vs. sebeplerle ayrımcılık yapılamaz.
6- Çoğulculuk: Demokraside, her görüşe, anlayışa, inanışa saygı gösterilir. Seçimlere birden fazla partinin katılmasına izin verilir. Seçim yasaları farklı görüş ve düşüncelerin parlamentoya yansımasını sağlayacak şekilde düzenlenir.
7- Çoğunluk: Demokraside yönetim için çoğunluk ilkesi geçerlidir. Seçimlerde çoğunluğu elde eden parti/partiler iktidar olur. Diğer partiler de muhalefeti oluşturur. Demokrasilerde çoğunluğun yanında azınlığın da hakları korunur.
8- Hukuk Devleti: Hukuk devleti, vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlar. Hukuk devletinde devlet, kendi koyduğu kanun ve kurallarla bağlıdır. Yani, devlet kendi koyduğu kanun ve kurallara uymak zorundadır. Devlet, kendi koyduğu kanun ve kuralları çiğneyemez. Hukuk devletinde yargı bağımsızdır. Devletin tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine açıktır.
9- Kuvvetler Ayrılığı: Devlet gücü yasama, yürütme ve yargıdan oluşmaktadır. Bu üç kuvvetin tek bir merkezde veya kişide toplanması diktatörlük demektir. Bunu önlemek için demokraside kuvvetler ayrılığı öngörülmüştür. Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre bu üç kuvvetin her birisi ayrı organlar tarafından temsil edilmeli ve bu organlar arasında karşılıklı denetleme ve denge mekanizmaları kurulmalıdır.