Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

RTE ve Emine Hanım’ın Halk İftarı

RTE ve Emine Hanım’ın Halk İftarı

İki Mayıs gününden hepinizi saygı ve sevgiyle selâmlıyorum. Merhabalar… Herkesin iyi olmasını diliyorum. Umarım öyledir. Koskoca Ramazan bitmek üzere. Önümüzdeki hafta Bayram Haftasıİlk onbeş gün, bitmesini gözlediğimiz Ramazan, son haftaya girdiğimiz de bütün hüznüyle yüreğimizi kaplıyor. Keşke bitmese, bu manevi iklim devam etse diye, duygularımız oluşuyor… Size de oluyor mu bilmem… Bayram sabahı kahvaltı yaparken, sürekli suçluluk duyguları ile boğuşuyorum. Kendimi Ramazan’ın bittiğine alıştırmak biraz zaman alıyor… Psikolojik bir metot buldum… Aynı duyguları paylaştığımız dostlara teselli veriyorum… “Üzülmeyin, şunun şurasın da ne kaldı. On ay, yirmi gün sonra gene gelecek” diye… Bugün, çeşitlemelerle başlayalım, sonrası Allah Kerim…

Ramazan’ın maneviyatına, saflığına, temizliğine kısaca hiçbir tarafına uymayan tanıdık manzaralar bu seferde mebzul miktarda var idi… Yanılmıyorsan Sabah Gazetesi‘ydi. CB çat kapı, filancalara iftara gitti diye bir haber ve bu haberin resmi olarak ta, Emine Hanımefendi Hazretleri ve kendilerinin bağdaş kurmuş olarak yer sofrası resimleriBeyler yapmayın… Yalakalığın sınırı yoktur ama, sizler sınır ötesine de geçtiniz… Ben protokolü bilen bir kimseyim. CB gelmeden haftalar önce, bölge incelenmeye alınır. Gideceği ev tespit edilir. Aileye erzak ve bilgi verilir. Kimin hangi santimetre karelere nasıl oturacağına kadar tespit edilir. Tabaklara ne konacağı, bardakta ne olacağına kadar protokol müdürü tespitlerini yapar… Fotoğrafların hangi açıdan, hangi profilden uygun olacağı konuları tespit edilir. Gelmeden önce dışarıdaki arabalar uzaklaştırılır. Sahibi çıkmayanlar parka çekilir... Uzatmayayım. Daha çok var… Özal döneminde benim arabamı da Basın plaka olmasına rağmen TRT önünden çekmişlerdi. Şimdi en az on misli tedbir var… Gazete öyle veriyor ki RTE, Emine Hanım’ı yanına alıp dolmuşla bir mahalleye girmiş, hasbelkader de bir eve iftar misafiri olmuş… Pes yani…  Hazretlerin yer sofrasında, bağdaş pozisyonları servis ediliyor… Gizlice çekilmiş saray sofralarının sazlı sözlü görüntüleri ortaya çıkmamış olsa bile inanmak çok zor… Verilmek istenen imaj, RTE’nin halktan biri gibi oluşu. Bana göre bu tip kurgular ters teper. Aklınızı başınıza alın bizlerin aklıyla alay etmeyin… Bu ülkede AKP’ye oy vermeyen insanlar da var. Bizi de hesaba katın. Nasıl olsa en kısa zamanda Alayınıza kendimizi hatırlatacağız

Şimdi de size komik, daha doğrusu traji-komik bir olaydan bahsetmek istiyorum… Malûmunuz üzere, ülkemiz, yamyamından, Arabına, Afganlısına kadar neredeyse bir mülteci yurdu… Bir ara, dostumun birine, yakında azınlığa düşeceğiz bizi de buradan kovacaklar demiştim… Herhalde şom ağızlığım tutmuş… Şakanın, gerçek olacağını nerden bilebilirdim…Gelelim olayın çıkış noktasına. Merhaba Dünya Programı’nı yaparken tanışıp dost olmuştuk… Abdülkerim Mahdum ( Rahmetli ldu) ve General Reşit Dostum ile… İhtilal sonrası Kenan Evren , Afganistan’daki çatışmaların içinde ve ortasında kalan  Türk unsurlarının bir kısmını Türkiye’ye getirdi… Liderleri Abdulkerim Mahdum olan Türkmenleri , Tokat-Yeşilyurt’a;  liderleri, General Raşit Dostum olan Özbekleri de Hatay’a yerleştirdi… Ben her iki bölgeye de çokça gittim… Programlar oluşturdum. Canlı yayınıma defalarca konuk olarak aldım… Her neyse olayın esası bu değil. Bu bağlantı kısmı…Geçtiğimiz günlerde Suriye’den Ülke’mize sığınan Araplar basın toplantısı yaptı ve Özbekleri orda istemediklerini açıkladı… Tam traji-komik değil mi…Eyyy baldırı çıplaklarO istemedikleriniz var ya… Benden bile daha çok bu ülkenin sahibidirlerHele hele, bir Arap’a bir Gürcü’ye nazaran gerçek ev sahibi konumundadırlarKıçlarınızda ki tekme izi eksikliğinin farkındayız. Sakın devşirmelere güvenip gemi azıya almayın, akıbetiniz tahmin bile edemeyeceğiniz kadar kötü olur… Bizden söylemesi… Mahdut ekmeğimizi paylaştık, pişman etmeyin…

Bizim oralar da çok kullanılır bir laf vardır… Bu dünya kuzumu yiyen kurda kalmadı ama kuzu gitti... Mutlaka ki herkes yaptığının hesabını verecek. Gerek mahkemelerde gerek Yüce Divan’da. Yalnız öyle işler yapılıyor ki düzeltmek nakabil… Örnek: İnadına ki bu inat kime, onu da bilmek lazım, yapılacak Kanal İstanbul, yarın hiçbir işe yaramasa, hatta büyük bir çevre felâketine sebep olsa nasıl telafi edeceğiz? Dünyanın oksijen bakımından en zengin yerlerinden biri olan Kaz Dağları, bazı kaz kafalılar yüzünden çölleşse, nasıl geri döneceğiz? Cennet Karadeniz’in ırmakları kurusa ne yapacağız? Zeytinliklerimiz, termik santral artıklarıyla yok olsa, telafisi kaç sene sürecek? Murat Dağını sarartırsak, tekrar yeşertebilir miyiz? O kadar çok örnek var ki, yazdıkça tüylerim diken diken oluyor… Sanki toplumu ipnotize etmiş birileri benden sonra Tufan mantığıyla iş yürütüyor… Toparlar giderim, kalanlar ne yaparsa yapsın yaklaşımı, gerçek niyet gibi görünüyor…

Ey Ahali…Yağma Hasan’ın böreğinin pişiricisi olma… Gidicilere kanıp, ülkeni ateşe atma. Sahip çık… Kuzunu kolla, sonra, kurdu bacağından tavana assan da bir şeyi değiştiremezsin

Bu arada Ay-Mars işinin aslını öğrendim… İlk seyahat insansız olarak sert biçimde iniş olarak tanımlanıyordu… Aynen öyle gerçekleşmiş. Kastedilen fiyatlarmış… Enflasyondan bağımsız biçim de füze gibi Ay’a ulaşmış bile… Mars olayı daha anlaşılır… Ca-Ce ile oynanan oyunda RTE iki Mars’a gidiş gerçekleştirmiş, üçüncü Mars’a gidişte, kandırılmış Ülkücüler (Esasında, Türkücüler demek gerekiyor) üzerinden sağlanmış… Yani oyun 6-0 neticelenmiş… Halkın doğruyu bilme hakkını teslim ettiğimden dolayı mutluyum

Bu hafta da ayrılık vakti geldi. Atalar ne demiş, iki orta bir sade, hadi bana müsaade… Hepiniz Cenabı Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!