Öcalan’ı İdamdan Kim Kurtardı?

MHP’nin koalisyon ortağı olduğu 57. Hükümet döneminde başta Fazilet  Partisi olmak üzere Siyasal İslamcıların tamamı MHP’yi Abdullah ÖCALAN’ı idamdan kurtarmakla suçlamışlardır. Bu suçlamalar oldukça etkili olmuştur. MHP’nin 2002 seçimlerinde baraj altında kalmasının en önemli sebeplerinden birisi budur. Öyle ki; MHP tabanının önemli bir kısmı bu suçlamalardan etkilenerek ya sandık başına gitmemiş, gidenler de AKP’ye oy vermişlerdir. AKP de  iktidara geldiği 2002 yılından bu tarafa terör konusunda MHP tarafından her sıkıştırıldığında  MHP’yi Abdullah ÖCALAN’ı idamdan kurtarmakla suçlayarak karşı saldırıda bulunmuştur. AKP’nin bu karşı saldırıları da seçmenlerin önemli bir kısmı üzerinde etkili olmuştur. 2011 seçimleri kampanyası sırasında propaganda için gittiğimiz yerlerde bunu açıkça gördük. Seçmenlerin bize ilk sorusu “MHP ÖCALAN’ı idamdan kurtarmadı mı?” oluyordu.

Yukarıda anlattığımız üzere yıllardan beri “ÖCALAN’ı idamdan kurtarmak” suçlaması MHP’nin boynunda asılı durumdadır. Üzerinden on yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen hala bugün bile bu suçlama MHP hasımlarına prim kazandırmaktadır. Bu durumda şu bir gerçek ki, MHP bu suçlamaya karşı eskiden beri etkili bir karşı kampanya geliştirememiştir. Zaten, MHP’nin en zayıf olduğu konulardan birisi kendisini anlatamaması, yöneltilen suçlamalara karşı etkili karşı propaganda faaliyetleri yürütememesidir. 

MHP, sadece Türkiye’nin değil, Türk Dünyası’nın problemlerini çözme iddiasında olan bir siyasi partidir. MHP’nin bu iddialarını gerçekleştirebilmesi için öncelikle tek başına iktidar olması zorunludur. İktidara gelebilmenin en önemli ve öncelikli şartlarından birisi ise seçmene kendini iyi anlatmak, siyasi hasımların aleyhteki propagandalarını etkisiz kılmaktır. İşte, biz naçizane bir Türk Milliyetçisi olarak bu konudaki aleyhe propagandaların etkisiz kılınmasına katkı olması amacıyla bu yazıyı yazmaya karar verdik. Yazının amacı, Abdullah ÖCALAN’ın kimlerin yardımıyla idamdan kurtulduğunu delilleriyle açıklamaktır. İnşallah, amacına ulaşır. Apo’yu idamdan kimin kurtardığını anlatabilmek için öncelikle Apo’ya idam cezası verilmesini takip eden süreçteki gelişmeleri hatırlamak zorunludur. Bu sebeple önce o dönemdeki gelişmeleri hatırlatalım, sonra da Apo’yu idamdan kimin kurtardığını açıklayalım.
ÖCALAN hakkındaki idam kararının Yargıtay tarafından onanıp kesinleşmesinin   ardından ÖCALAN’ın avukatları “adil yargılama yapılmadığı” gerekçesiyle AİHM’nde  (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) dava açmışlardı. AİHM, açılan davada nihai karar verilinceye kadar idamın ertelenmesi konusunda ihtiyati tedbir kararı vermişti. Bu durumda Türkiye’nin önünde iki seçenek vardı. Ya, AİHM’nin tedbir kararına uyularak buradaki davanın bitmesine kadar idamı ertelemek, ya da  edbir kararını dikkate almayarak idamı uygulamak.

Hatırlanacağı üzere o dönemde DSP-MHP-ANAP koalisyonundan oluşan 57. Hükümet işbaşında idi. DSP ve ANAP ÖCALAN’ın idam dosyasının Başbakanlık’ta AİHM tarafından nihai karar verilinceye kadar bekletilmesini, MHP ise idam dosyasının TBMM’ye gönderilmesini savunuyordu. 

ÖCALAN’ın idam dosyasının Meclis’e gönderilip gönderilmemesi konusunda Bülent ECEVİT, Devlet BAHÇELİ ve Mesut YILMAZ arasında 7,5 saat süren bir liderler zirvesi toplantısı yapıldı. Sonradan basından öğrendiğimize göre bu toplantı sırasında Hükümet birkaç defa gitti geldi. Yani, birkaç defa Koalisyonun bozulması ihtimali ortaya çıktı. Sonunda üç lider idam dosyasının Meclis’e gönderilip gönderilmemesi konusunda bir uzlaşmaya vardılar. Uzlaşmaya ilişkin basın açıklaması 12 Ocak 2000 tarihinde Başbakan Bülent ECEVİT tarafından yapıldı. Basın açıklamasında aynen şöyle deniliyordu:
“Koalisyonu oluşturan DSP,MHP ve ANAP genel başkanları, Başbakanlık’ta yaptıkları toplantıda AİHM’nin Abdullah ÖCALAN hakkındaki kesinleşmiş idam cezasının infazının bir süre ertelenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararını ayrıntıları ile değerlendirmişlerdir.

Bilindiği gibi Türkiye’nin de yargı yetkisini kabul etmiş olduğu AİHM’nin Türk Yargısı’nca verilmiş kararları değiştirmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir. Anayasamızdan ve uluslararası taahhütlerimizden kaynaklanan süreç tamamlandığında dosya, gereği için ivedilikle TBMM’ye gönderilecektir.

Genel Başkanlar hukuka saygı içinde aldıkları bu kararın, terör örgütü ve yandaşı çevrelerce milleti ve devleti ile Türkiye’nin yüksek menfaatleri aleyhine kullanılmak istendiğinin değerlendirilmesi halinde, erteleme sürecinin kesilerek infaz sürecine derhal geçilmesi hususunda görüş birliğine varmışlardır.”

Yukarıda verdiğimiz basın açıklamasına göre liderler zirvesinde ÖCALAN’ın idam dosyası hakkında alınan kararları şu şekilde maddeleştirebiliriz:

1-ÖCALAN hakkındaki idam dosyasının TBMM’ye gönderilmesi, AİHM’nin ihtiyati tedbir kararı gereğince nihai kararın verilmesine kadar ertelenmiştir.

2-AİHM’nin vereceği karar hiçbir şekilde ÖCALAN hakkındaki verilmiş idam kararını değiştirmeyecektir.

3-AİHM’deki  süreç  tamamlandığında idam dosyası gereğinin ifası için TBMM’ye gönderilecektir.
4-Terör örgütü ve yandaşları liderler zirvesinde alınan bu erteleme kararını Türkiye’nin yüksek menfaatleri aleyhine istismar ederlerse, erteleme kararı iptal edilerek idam dosyası infazının yapılması için TBMM’ye gönderilecektir.

Yukarıdaki açıklamalardan çok net olarak anlaşılacağı üzere Bülent ECEVİT, Devlet BAHÇELİ ve Mesut YILMAZ’dan oluşan liderler zirvesinde alınan karar, kesinlikle Abdullah ÖCALAN’ı idamdan kurtaran bir karar değildir. Bu, sadece bir erteleme kararıdır. Bu erteleme kararı, 1987 yılında Turgut ÖZAL döneminde Türkiye’nin AİHM’nin yargı yetkisini kabul etmesinden doğan uluslar arası hukuki bir yükümlülük nedeniyle verilmiştir.

57. Hükümet, o dönemde AİHM’verdiği ihtiyati tedbir kararına uymayarak idam dosyasını TBMM’ye göndermiş olsaydı, ülkemiz uluslararası alanda büyük sıkıntılarla karşılaşabilirdi. Bu nedenle Türkiye, beklenmedik yaptırımlarla maruz kalabilirdi. Bundan başka taraf olduğumuz birçok uluslararası anlaşmaya imza koyan devletler Türkiye’nin bu davranışını gerekçe göstererek yükümlülüklerini ihlal edebilirler, ülkemiz bundan zarar görebilirdi. İşte, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ, bütün bu ihtimalleri göz önünde tutarak sırf Türkiye’nin zarar görmemesi için bu erteleme kararına destek vermiştir. Sayın Devlet BAHÇELİ’nin bu davranışı, kötülenecek bir davranış değil, aksine takdir edilecek bir davranıştır. Çünkü,  Sayın Devlet BAHÇELİ, bu davranışıyla örnek bir devlet adamı tutumu sergilemiştir. Rahmetli Başbuğumuz TÜRKEŞ, sağ olsaydı O da aynı davranışı gösterirdi. Bundan kesinlikle eminim. 

2000-2001 yıllarında terör sıfır noktasına gelmişti. Bunda yukarıda açıkladığımız  idamın  ertelenmesinin terör örgütünce istismar edilmesi halinde erteleme sürecinin kesilerek idamın infazının yapılacağı kararının çok önemli etkisi olmuştur. Kanaatimce, terör örgütü, idamın infazına sebep olmamak için terör eylemlerini sıfır noktasına indirmiştir. Bugünkü Hükümet yetkililerinin PKK ile müzakere yaptıkları dikkate alındığında 2000 yılında 57. Hükümetin ülke lehine çok önemli bir iş yaptığı anlaşılmaktadır.

2002 yılına gelindiğinde AİHM, henüz ÖCALAN’ın açtığı dava ile ilgili nihai kararı vermemişti. Bu sebeple idamın ertelenmesi süreci devam ediyordu. ABD ve AB bir yandan da idamın kaldırılması için Türkiye’ye baskı yapıyordu. DSP ve ANAP idamın kaldırılmasına taraftar olmakla birlikte MHP’nin muhalefeti nedeniyle bu konuda bir adım atamıyorlardı. Aynı süreçte ABD, Irak’ı işgal etmeye karar vermiş, Türkiye’nin de bu işgale destek vermesi için Hükümete baskı yapıyordu. Hükümet, Irak’ın işgaline destek verilmesi yönündeki baskılara direniyordu. 

ABD, hem idamın kaldırılmasını, hem de Türkiye’nin Irak’ın işgaline destek vermesini sağlamak amacıyla 57. Hükümeti yıkmaya karar verdi. Çünkü, yukarıda açıkladığımız üzere MHP, hem idamın kaldırılmasına, hem de Irak’ın işgaline karşıydı. DSP ise idamın kaldırılmasına taraftar olmakla birlikte Irak’ın işgaline karşıydı.

57. Hükümetin yıkılması için önce Bülent ECEVİT’in hastalığı bahane edildi. Ecevit’ten DSP Genel Başkanlığını ve Başbakanlığı Yardımcısı Hüsamettin ÖZKAN’a bırakması istendi. Ecevit bunu kabul etmeyince bin türlü entrika ile DSP milletvekillerinin çoğu istifa ettirilerek Hükümetin güvenoyu çoğunluğu kaybettirildi. Böylece 57. Hükümet fiilen sona ermişti. Bu aşamadan sonra Hükümeti devam ettirmeye çalışmanın bir anlamı olmayacaktı. Hükümet istifa etmediği takdirde çok büyük bir ihtimalle bir gensoru ile düşürülecek ve ABD’nin isteklerini karşılayacak bir hükümet kurulacaktı.

Yukarıda açıkladığımız hesaplar yapılırken MHP Genel Başkanı Sayın BAHÇELİ, radikal bir kararla erken seçim yapılmasını talep etti. Diğer partiler de buna katılınca seçimlerin 2002 Kasım ayına çekilmesi için erken seçim kararı alındı. Bence, Sayın BAHÇELİ’nin o gün erken seçim talebinde bulunması doğru bir karardır. Çünkü, Hükümet zaten yıkılmıştı, ABD’nin isteklerini karşılayacak bir Hükümetin kurulması kesin görünüyordu. Erken seçim kararı belki bu oyunu bozabilirdi.

Seçim takvimi devam ederken 2002 Ağustos ayında MHP dışındaki bazı partilerin çağrısıyla TBMM olağanüstü toplantıya çağrıldı. Konu, idamın kaldırılması idi. MHP, idamın kaldırılmasına şiddetle karşı çıkıyordu. Diğer partiler ise hemen hemen tamamı idamın kaldırılmasına taraftar idiler.  3 Ağustos 2002 günü TBMM’de savaş hali ve  çok yakın savaş tehditi dışındaki idam cezalarının kaldırılmasına dair 4771 sayılı kanun kabul edildi. Bu kanunla kaldırılan idam cezalarının kapsamına terör suçlularına verilen idam cezaları da girmekteydi. Başka bir ifadeyle Abdullah ÖCALAN’a verilen idam cezası da bu kanunla kaldırılmış oluyordu. Bu kanunun çıkmasıyla ÖCALAN idam edilmekten kurtulmuş oldu.

Şimdi, gelin bu kanuna kimler kabul, kimler red oyu vermiş hep birlikte bakalım:
AKP    41 KABUL  
ANAP    76 KABUL  
DSP    55 KABUL  
DYP    65 KABUL  
SP  22 KABUL 
YTP  50 KABUL
BAĞIMSIZLAR    11 KABUL

TOPLAM    320 KABUL
 
MHP    117 RED
 
Yukarıda verdiğimiz tablodan açıkça anlaşılacağı üzere sadece MHP idamın kaldırılmasına karşı çıkmış, diğer partiler ve bağımsızlar toplu halde idamın kaldırılması  yönünde oy kullanmışlardır.
ÖCALAN’ı idamdan kurtaran bu kanuna “KABUL” oyu veren 320 milletvekilidir. Bunların 41 tanesi de AKP’lidir. İdamın kaldırılmasına dair bu kanun çıktıktan sonra Tayyip ERDOĞAN AKP Genel Başkanı olarak Hürriyet Gazetesi’ne şu demeci vermiştir: Bu, çok büyük bir başarıdır. Ben, burada özellikle TBMM’yi takdir ediyorum, alkışlıyorum.  

Değerli Okuyucularım,
İşte, gerçek bu kadar açık. ÖCALAN’ın idamdan kurtarılmasında MHP’nin zerre kadar da olsa bir kusuru yok. ÖCALAN’ı idamdan kurtaranlar o günlerde “GÖKKUŞAĞI KOALİSYONU” olarak adlandırılan 320 milletvekilidir. Bunların  41 tanesi de AKP’lidir. Bu durumda siyasi ahlak gereği, idamın kaldırılmasına “KABUL” oyu verenlerin ağızlarını kapatmalarını gerekirken hiç utanmadan MHP’yi ÖCALAN’ı idamdan kurtarmakla suçlamaları en azından ayıp oluyor. Bu nedenle bu beyefendilerin artık MHP’yi bu konuda suçlamaktan vazgeçmeleri şarttır.

Biz Türk Milliyetçilerine burada çok önemli bir görev düşmektedir. ÖCALAN’ı kimlerin idamdan kurtardığını önce kendi arkadaşlarımıza, sonra da tüm vatandaşlarımıza en iyi şekilde anlatmalıyız. Bunu başarabildiğimiz an MHP tek başına iktidardır.
  

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!