Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında pek çok konuya değinen Erdoğan 128 milyar dolar tartışmaları için “Esasen ortadan gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey yoktur. Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne de rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru. Baştan sona cehalet” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar ise şöyle:
Her yönetim ordumuz gibi Gençlik Kollarımızın da partimize her türlü katkıyı yapacak kardeşlerimizden oluşmasına gayret ettik.
Dün gece hem bir bakanlığımızı ikiye böldük. Hem de toplamda 3 yeni bakan atamasını yaptık. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk ile Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan’a bugüne kadar ki hizmetleri için teşekkür ediyorum. Kabinemizde birlikte mesai yürüteceğimiz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Derya Yanık’a, Çalışma Bakanımız Prof. Dr. Vedat Bilgin’e, Ticaret Bakanımız Mehmet Muş’a başarılar diliyorum.
2001 Ağustos ayından bu yana nice engelleri geçtik. Nice eserlere ve hizmetlere imzamızı attık. Geride bıraktığımız 20 yıla baktığımız zaman şunu görüyoruz. Cumhuriyet devrinin en verimli ve en üretken dilimi bu 20 yıldır.
Vidasını üretemeyen, çivisini bile üretemeyen bir Türkiye’den biz Savunma Sanayi’nde yüzde 70’ini üreten bir ülke haline geldik. Vida, çivi kimlerin döneminden miras kaldı. CHP döneminden miras kaldı. Böyle bir üretkenlik bunların zihninde yok. Tarımımıza sadece kendimize yeterli olması ile övünürken, bu alanda neden ihracatçı olmadığımız sorusu akıllara gelmiyordu. Ülkemizin çok küçük dalgalanmalar karşısında bile hem siyasi hem ekonomik krize girmek ile karşı karşıya kalan süreçler geçirdik. 1970’li yıllarda ideolojik kamplaşmalar, meşrep farklılıkları üzerinden kardeşi kardeşe kırdırmaya kalktılar. 1900’lü yıllarda aynı oyunu kökenler üzerinden tekrar sahneye sürdüler. Sadece birkaç milyar dolarlık bir spekülasyonla, 1994 yılında ülkemizi büyük bir krize sürüklediler. Aradan çok geçmeden 2001 yılında kendi iç dinamiklerimizi kullanarak yeni bir krizi başımıza musallat ettiler.
Ey Kılıçdaroğlu, gecelik faizlerin yüzde 7500’e çıktığı 20 bankaya el koyup milyarca dolarlık zararın millete fatura eden bu dönemin baş aktörleri şimdi bize karşı kampanya yürüten CHP yöneticileriydi. İşte biz böyle bir Türkiye’yi devraldık.
Partimize yönelik kapatma davasından, gece yarısı bildirilerine kadar pek çok haksız, hukuksuz, çirkin tezgaha maruz kaldık. Şimdi de çıkmış bir ahlaksız , bir edepsiz benim akıbetimin de Menderes’in gibi olabileceğini söylüyor. Bre ahlaksız biz bu yola kefenimizle çıktık. Biz ölümden korkmadık. Bizim imanımızın gereği ölümü korkutmaktır. 15 Temmuz’da bunu gördük ve 15 Temmuz’u hazırlayanlara bu ülkeyi mezar ettik, mezar. Senin genel başkanın tankların arasından kaçıp Bakırköy Belediyesi’ne giderken biz milletimiz ile birlikte tüm dünyaya selam verdik. Öyle kalkıp yaptığınız basın toplantılarınızda benim akıbetimden bahsetme.
Emekli amirallerin açıklaması
Meclis’te Cumhurbaşkanı seçmemizi engellemek istediler. Cumhurbaşkanı seçimini doğrudan halka devrettik. Bürokrasiyi ve mevzuatı kullanarak elimizi, kolumuzu bağlamak istediler. Yönetim sistemini değiştirerek milli iradenin üstünlüğünü güçlendirdik. Darbecileri, milletimizle birlikte kısa sürede bozguna uğrattık. Şimdi de emekli amirallerle kol kola girerek oradan aldıkları güçle, “Emekli olanlar darbe yapabilir mi?” diyor. Onlar sizin akıl hocanız. Darbeyi de sizin yapmanızı bekliyorlar. Her şeyi bitmiş, tükenmiş bu akıl hocalarına evvelallah yer ve yol kalmayacak. Sınırlarımız dışındaki kaynaklarında da birer birer ezdik.
Gezi Olayları’ndan en son Karabağ’da Azerbaycanlı kardeşlerimize verdiğimiz desteğe kadar tüm bu süreçlere hep ekonomimize yönelik tehditler de eşlik etmiştir. Türkiye, makro ekonomik dengeleri gerçekten sağlam olduğu için son 8 yıldır yaşadığı saldırılara rağmen ayakta kalmayı, istikrarını korumayı başarmıştır. 2002 öncesi Türkiyesi’nin siyasi, sosyal ve ekonomik ikliminde bu tür saldırılar ile karşılaşmış olsaydık ülkemizin nasıl bir duruma düşeceğini tahahül etmek bile istemiyoruz.
Terör örgütlerine boyun eğseydik, dış tehditlere uysaydık bu baş ağrılarını belki çekmeyecektik. Dışişleri Bakanımıza, Yunan Dışişleri Bakanımız ile yaptığı görüşmede vermiş olduğu cevaplar nedeniyle teşekkür ediyorum. Asla baş eğmeyecek ve dik durmaya devam edeceğiz.
128 Milyar Dolar yanıtı
Mücadeleyi ekonomide faiz, kur, enflasyon şer üçgenine karşı yürüttük. Bu mücadeleden dolayı bizi suçlayanlara soruyorum. Ne yapacaktık? Böyle davranmayıp başımıza gelenlere rıza mı gösterecektik? 15 Temmuz kıyamını cezalandırmak için başlatılan ekonomik saldırılara sessiz mi kalacaktık? Suriye sınırlarımızı güvenli hale getirmek için yürüttüğümüz harekatlarımızın ardından maruz kaldığımız ekonomik tuzaklara seyirci mi kalacaktık? Ağustos 2018’de Amerikan yönetiminin açıkladığı haksız yaptırım kararının ardından yaşanan kirli gece yarısı saldırılarına seyirci mi kalacaktık? Son olarak dünya ile birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs salgınının yol açtığı sıkıntıları ekonomik virüsle taçlandırma gayretlerine seyirci mi kalacaktık? CHP’nin ve onun peşine kapılıp gidenlerin bir süredir sanki hazine bulmuş gibi sarıldıkları “128 Milyar Dolar” meselesini bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor.
Esasen ortadan gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey yoktur. Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne de rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru. Baştan sona cehalet.