Nisan’ı da yokuş aşağı saldık. Bundan sonra, boşa atılmış araba gibi hızlanır, ta ki Mayıs düzlüğüne gelene kadar… Gelecek ay maddi ve manevi olarak beni, sevinçlere gark edecek bir zaman dilimi… En başta doğum günümü saklıyor. Manevi olarak da Kadir Gecesini Bayramı ve kurtuluşu, uhdesinde bulunduruyor… Hepinize Merhabalar…
Geçtiğimiz günlerde, Pakistan’da yaşanan ibretlik bir olayı paylaşmıştım… Hükümetin çöl ağaçlandırmasından sonra müftüden “Allah isteseydi oraları ağaçlandırırdı, hepsini sökün” talimatı alan köylülerin, ağaçları katledişini ve telef edişlerini görmüştük… Bazı kimselerin bizi dinsizlikle suçlamalarının altında bu gibi şeylere karşı oluşumuz yatıyor… Ben kimseyi dinsizlikle suçlayamam… Maazallah, şirke düşerim… Kimsenin kalbini bilemeyiz. Bir tek Yaradan bilir… Bu yüzden, on parmağında on kara herkese çalanlara ve din ölçümü yapanlara sesleniyorum… İşinize bakın. Herkes kendinden sorumlu. Kimse de kimsenin, din polisi değil… Yapılacak en ileri iş “Davettir” ötesini, Cenab-ı Hak Resulüne bile vermemiş… Sizler gibi şirk ehliyle birçok nokta da çakışmıyoruz… Evet, ben sizin dininizden değilim… Bu yeni din, son din olarak bildirilen, İslam’la ters düşmektedir… Mesela: Girişteki konu… Allah; yarın kıyamet kopacağını bilsen bile, elindeki fidanı dik diye emreder… Çöllere dikilen ağaçları sök demez… Bu beyin fukaralarına, kendi tezleri üzerinden soruyorum… Yarın Covit olsan, Allah isterse iyileştirir deyip, hastaneye gitmeyecek misin? Kaza geçirsen, Allah isterse sağlık verir diye ambulansa binmeyi ret mi edeceksin? Allah isterse sular deyip, tarlayı bahçeyi kurumaya mı terk edeceksin? Son nokta: Yaradan öldürmez ise öldürmez deyip damdan aşağı atlayan var mı? Tabii ki Allah isterse bir saniyede, göğün yedi katını birbirine karıştırır… Ama sana akıl vermiş. Kullan demiş. İlmimi keşfet istifade et demiş. İyiyi, kötüyü göstermiş, mükâfat ve ceza var demiş… Her ikisinde de seni serbest bırakmış… İste bu yüzden ne ceza ne mükâfat dağıtım ve uygulama makamı değilsin. Aksi durum şirk anladın mı beyinsiz yaratık… Gelelim Türkçe-Arapça ikilemine. Allah İngilizce’yi, Almanca’yı , hatta Kürtçe’yi bile anlıyor da, bir tek Türkçe de mi sıkıntısı var? Bütün ilimlerin sahibi olduğu gibi, lisanların da sahibi Yaradan’ı ne duruma düşürdüğünüzün farkında mısınız? Celeyrum diyeni de, geliyem diyeni de senin gibi mankafalar anlıyor da, niye ben sesi gırtlaktan çıkaramazsam, Rabbim anlamıyor veya yanlış anlıyor… Bana göre en kısa zaman ta tövbe edip, Kelime-i Şehadet getirmeniz gerekiyor…
Geçtiğimiz günlerde, Pendik-Sabiha Gökçen Havaalanı Metrosu inşaatının ilk ray koyma töreni vardı. Sistem aynı minval üzere çalışıyor… Bir tekeden, on post çıkarılıyor. Yarın 50. Metre töreni öbür gün 86. metre töreni vs. bitene kadar yüz kere meşgul olursunuz… Yapılan hep bu olduğu için, diğer projelerin durumunu da buradan edindiğimiz tecrübelere göre değerlendiriyorum… Karadeniz’de bulunan bizi anında ihracatçı yapan bir buçuk sene sonra yakacağımız doğalgazla alakalı en ufak bir faaliyet yok… Hani gene bir buçuk sene sonra Ay’a gidecektik ya… Hiçbir hazırlık bilgisi ulaştı mı? Bu iş için, en az yüzlerce sistemin hazırlanması gerekiyor. Bir tanesinde bile hareket var mı? Hiç düşünmeyin, neticeyi söyleyeyim. 2023 seçimleri öncesi aynı konular gündeme gelir… Bize oy verin, sizi uçuralım muhabbetleri havalarda uçuşur. Seçim sonrası, ilk işlerimiz arasında denir. Seçim bitince de hepsi biter… Tıpkı 3600 ek gösterge gibi… Şimdiden yazayım da rezerv “demiştim” olarak elimde bulunsun…
Maç seyrederken bile asabımız bozuluyor. Keyifle seyredemiyoruz. Bütün türbinlerde koskoca afişler. Asrın liderin resimleri yanında yazan “TMM” (Temizlik Maske Mesafe) yazıları, seyir konsantrasyonumuzu bozuyor… Aklıma, kongrelerde sırt sırta maskesiz şarkı-türkü söyleyenler geliyor. Sonra da resimde ki zat- ı muhteremin “Bu pandemiye rağmen salonları lebalep doldurdunuz… Maşallah” sözlerini hatırlayıp sinirleniyorum. Sinirlenince de golleri kaçırıyorum. Allah’ tan tekrarı oluyorda seyredebiliyorum… Bu arada çok enteresan şeyler oluyor. Norveç Başbakanı Solberg’e, polis ceza yazıyor… Covit önlemleri kapsamın da verdiği yemekten dolayı. Bn. Solberg, 20 bin kronluk cezayı ödeyeceğini söylüyor ve özür diliyor… İş bununla kalsa iyi. Polis, örnek olması gerekirken bu davranışından ötürü birde fırça atıyor… Aynı biz dediğinizi duyar gibiyim… Şimdi biraz beyin jimnastiği yapalım. Olay Türkiye’ de olsa idi, bu polis, CB Makamını , itibarsızlaştırmaktan dolayı derhal göz altına alınırdı… İkinci gün , Kayınvalidesinin alışveriş yaptığı bakkalın, bacanağının kirvesinin, evine gelen gündelikçinin kocasının FETÖ ile iltisaklı olduğu ortaya çıkar, dosya FETÖ ana davasıyla birleştirilirdi… Anında cırtlak sesiyle Ca-Ce , “Bu şaşkın polis ne yapmak istemektedir, derhal üniforması alınmalı kendi ve 3. derece akrabalarının bile emeklilik hakları dondurulmalıdır” diye beyanat verir… Bunu duyan başta , bol maaşlı Fahrettin arkasından Kalın sonra Çelik’ten Ömer ve en sonda Kendini Kurtarmış Hoca acımasızca saldırıp garibimi ipe çekerlerdi… Nihayetinde, Soylu Bakan, tarafsız yandaş Medya aracılığıyla, Polisin kızının geçen sene CeHaPe önünden geçtiğine ait, güvenlik kamerası kayıtlarını “Son dakika” başlığıyla açıklardı… Finali, RTE Grup toplantısında yaparak “Bay Kemal, bu işlerle uğraşmayı bırak bizi 2023 hedeflerimizden saptıramazsın” diyerek de cilayı çekerdi… Garibim Norveç’ in , bizim gibi olması için daha çok fırın ekmekler tüketmesi lâzım. Geri zekalı mahlûklar… Ayrıyeten üzülmelerine de gerek yok. K. Kemal işbaşına gelince cezaların hepsini affedecek veya iade edecek…
Corona artık önlenemez hale gelince son tedbirler açıklandı… Tedbirlerden değil davranışlardan kafayı yemek üzereyim… Deniyor ki “Netice alamazsak daha şiddetlileri gelecek” Efendiler (Lafın gelişi) bu ülke sizin deneme yanılma alanınız mı? Bir sene iki aydır; bütün uzmanların dediği gibi bir defa tedbir alıp işi çözeceğinize, anamızı ağlattınız. Her seferinde, bir önceki tabloyu arttıran göstermelik uygulamalar… Tek hedef kitleniz var +65. Gene onlara yöneldiniz… Bu oruç ağızla, Allah sizi bildiği gibi yapsın… O zaman bizi niye aşıladınız? Ben sizi çok iyi anlıyorum. Tek korkunuz, her iki cenahta da “68 Kuşağı” denilen kesim. Yani +65 ler… Bu nesil boyun eğmez. Pes etmez. Elindeki işi bitirmeden durmaz. Bunu biliyor ve bizi türlü yollarla yok etmeye uğraşıyorsunuz… Yeni nesilden korkunuz yok, onları nasıl olsa sindiririz diyebilirsiniz. Bunu biz de biliyoruz… İşte RTE’nin en çok bizden çekinmesinin sebebi bu… Üzerimizde oynanan oyunların sebebi gene biziz… Artık her gün söylemek farz oldu. +65’e zulme asla oy yok… Her neyse. Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz hoşça kalınız…