AÇIK MEKTUP
29 Mart 2021
Sayın İbrahim Kalın
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
Ülke genelinde Devlet Koroları ve Halk Dansları Topluluğu’nda isim değiştirme, kapatma, birleştirilme ve taşınma gibi değerlendirmelere gidileceği Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün 23.03.2021 tarih ve 1178470 sayılı teklifiyle Bakanlık onayına bağlandığı öğrenilmiş bulunmaktadır.
İlgili yazıda sözü edilen korolar ve halk dansları topluluğu, yurt içinde ve yurt dışında, sıfatlarındaki sanatları icra etmek amacıyla kurulmuş ve bu güne kadar da bunu büyük bir başarılarla icra etmiş ciddi ve teknik kuruluşlardır.
Klasik korolar yüz yıl ötesinden bugüne kadar oluşmuş soylu repertuarı icra ederek, yurt sathında ciddi bir müzik kültürünün oluşmasına, halk müziği koruları da yöresel değil, muhitlerinin dışına taşarak tüm Anadolu türkülerinin yurt genelinde yaygınlık kazanmasına, ortak bir vatan ve millet sevgisi oluşmasına hizmet etmişlerdir.
Türküler halkın yaşayışının, inanç ve değer hükümlerinin bir hazinesidir. Duygu ve düşünceyi insandan insana aktaran bir vasıta olduğu için, insan topluluklarını bir yığın veya kitle olmaktan kurtararak aralarında duygu ve düşünce birliği olan bir millet haline getirirler.
Koroları yeni isimleriyle muhitlerinin sınırları içine hapsetmek ve onlara küçültücü isimler yakıştırmak doğru olmadığı gibi büyük bir hatadır.
Ne ‘kürsü başı’ ne de ‘sıra gecesi’ kavramları, zannedildiği gibi türküler çalınıp söylenen toplantılar değillerdir. Bu, maalesef yaşadığımız kültür buhranı neticesinde kültürden, gelenekten bi-haber cahil çevrelerin yakıştırmalarıdır.
Özellikle ‘sıra gecesi’ ve ‘kürsü başı’nın müzik icra etmeyle doğrudan ilgisi yoktur.
‘Sıra gecesi’ Şanlıurfa’da yüzyıllardır süregelen tabii bir edep müessesesi, doğal bir terbiye okuludur. Bir gelenek olarak süregelen sıra gecesi, kaynağı insanî erdem ve prensipleri benimseme ve savunma esasına dayalı, insanların kişilik ve ahlâk bakımından yetişmelerini amaçlayan bir kurumdur. Kökü ahiliğe dayanan sıra geceleri toplantılarının, yöre gençlerinin yetişmesinde çok önemli bir yeri vardır. Sıra gezenler arasında müzikle iştigal edenler varsa, ancak o zaman sıra gecesinde müzikten söz edilebilir.
Bugün yozlaşarak bozulmuş, eski asaletini kaybetmiş, sıradan arkadaş toplantılarına dönmüş olan, hele hele medyada aynı kıyafeti giyerek ellerinde bağlama, yanlarında davul zurna ile sahne alarak değersiz türküler söyleyen kişilerin yaptığı şovla sıra gecesinin hiç ilgisi yoktur. Esasını sosyal ve kültürel sohbetlerin oluşturduğu bir disiplindir ‘sıra gecesi’, ‘kürsü başı’. Bu ortamlar insanı ve insani değerleri keşfeden birer okuldurlar. Hiç bir yönleriyle bu topluluklar öngörülen isimlerle özdeşleştirilemez.
Milli birlik ve beraberliğe önem verenler, Türk halk ve klasik musikisi ile halk oyunlarına dört elle sarılmalı, bunları koruma, yayma ve geliştirmeyi milli kültür politikasının başlıca vazifesi saymalıdırlar.
Kuruldukları günden bu yana büyük bir heyecan ve fedakârlıklarla hizmet veren bu kurumların ihya edilecek yerde, yeni bir değerlendirmeyle yok edilmelerine sebep olmak, kefareti olmayacak bir günah ve büyük bir vebal olacağını arz etmek isterim.
Bu konuyu, ömrünün yarım yüzyıldan fazlasını bu alana hizmetle geçirmiş, başta Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu olmak üzere Sivas ve Şanlıurfa korolarının kurulmasında emeği olan biri olarak, müzikle yakından alakadar olduğunu bildiğimiz zatı âlinizin takdirlerine arz etmeyi vicdani bir görev addediyorum.
Saygılarımla.
Mehmet ÖZBEK
Sanatçı-Müzikolog