Suriye’de küresel ve bölgesel güçler arasında kıran kırana bir bilek güreşi yaşanıyor. Asıl küresel bilek güreşi ABD ile Rusya arasında gerçekleşirken buna zaman zaman Türkiye’de kâh ABD’nin kâh da Rusya’nın yanında yer alarak iştirak ediyor. İran ise Rusya ile birlikte bölgedeki etkisini yaygınlaştırmaya çalışıyor.
Rusya’nın bölgedeki hedefi!
Rusya mümkün olduğu kadar soğuk savaş sonrası geri çekildiği sınırları dönme hesabı içindedir.
Gürcistan, Kırım, Çeçenistan ve Ukrayna operasyonlarıyla Rusya, kıtasal uzantılarda yeniden egemenlik kurma amacı güderken Suriye operasyonuyla da küresel alanda ABD’yi durdurma gayreti içine girmiştir.
ABD’ye karşı bölgesel(Türkiye, Suriye-İran) ve yerel güçlerle işbirliği yapmaktadır.
Takındığı tutum, yaptığı yığınak ve aldığı risklerle Rusya’nın bölgede geri adım atmayacağını ortaya koymuş bulunmaktadır.
ABD’nin İsrail odaklı stratejileri!
ABD’nin bölgede üç stratejik hedefi vardır: Birincisi İsrail’in güvenliğini sağlamak, ikincisi petrol yatakları üzerindeki hâkimiyeti sürdürmek, diğeri de su kanallarını ve petrol akışını sürekli kılmaktır.
İsrail’e tehdit oluşturacak büyüklükteki İslam ülkelerinin parçalanmasını sağlayarak İsrail’in güvenliğini garanti etmek ABD’nin ilk hedefidir.
Irak bunun için üçe ayrılmıştır.
Mısır bunun için Mursi ve Sisi üzerinden kargaşaya gark edilerek güçten düşürülmüştür.
Suriye bunun için bölünmeye çalışılmaktadır.
Türkiye bunun için doğrudan ya da dolaylı olarak tehdit edilmektedir.
İran’ın Şii hilali stratejisi!
İran; Hizbullah üzerinden Lübnan’da, Maliki üzerinden Irak’ta, Esat üzerinden de Suriye’de Şii Hilalini etkinleştirmeye çalışıyor.
Irak ve Suriye’de doğrudan ya da dolaylı olarak Türkmenlerin ve Türkiye’nin gücünü kırmaya çalışıyor.
Suriye’de Esat, Irak’ta Maliki rejimini güçlendirmeye ve etkinleştirmeye çalışıyor.
“Eset gitsin de ne olursu olsun”
Türkiye’nin Suriye’den kaynaklanan milli güvenlik sorununu çözecek tek gerçek bu ülkenin toprak bütünlüğünü sağlamaktır.
Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanmasının tek yolu da bu ülkenin merkezi hükümetinin Suriye’nin her yanında hâkimiyetini tesis etmekten geçer.
Halbuki, AKP iktidarı Suriye’deki merkezi hükümetin otoritesini kıracak hemen her oluşuma destek vermiştir.
“Esat gitsin de ne olursa olsun” stratejisi PYD’yi, IŞİD’i ve diğer terör örgütlerini bölgede güçlendirmiştir.
Bir anlamda Türkiye kendi eliyle kendi ayağına sıkmıştır.
AKP iktidarı “Esat gitsin de ne olursun olsun” denilebilecek bir saplantı ile bölgede olup bitenleri anlamamakta direnmiştir, hala da direnmeye devam etmektedir.
Esat saplantısı Türkiye’yi bölgede ciddi bir tehditle yüz yüze bırakmıştır!
Dört ülkenin dört vazgeçmediği unsur!
Türkiye Esat karşıtlığından vaz geçmiyor.
PYD’yle ABD’nin arasındaki ilişkilerin de derhal sona erdirilmesini istiyor.
Esat yüzünden Rusya’yla, PYD yüzünden de ABD ile karşı karşıya geliyor.
Rusya Esat’tan vazgeçmiyor.
Esat rejimine karşı olan bütün unsurları terörist olarak görüyor.
ABD ise PYD’den vaz geçmiyor.
PYD’nin bölgedeki bütün kazanımlarını ABD sağlıyor.
PYD üzerinden Suriye’yi güçsüzleştirerek İsrail için tehlikeli olmaktan çıkarıyor.
İran bütün yığınağını Esat üzerinden yapıyor. Esat’sız bir Suriye düşünemiyor.
Suriye olayı çok yönlü ve çok karmaşıktır.
Sürdürülemez siyasette direnmek!
Türkiye’nin Esat karşıtlığı üzerinden siyaset yürütüyor.
Halbuki Esat, Türkiye’nin değil Suriye halkının meselesidir.
Esat Suriye’de hem bir gerçek hem de bir güçtür.
ABD’nin PYD’ye ağır silahlar verdiği bir dönemde Türkiye, Esat takıntısını bir kenara bırakmalıdır.
ABD’nin PYD’ye devlet kurdurma aşamasına geldiği bir süreçte AKP’li yöneticilerin siyaseti Esat üzerinden yürütmeleri gaflettir.
Suriye’de halk tabiriyle sürü elden gitmiş, AKP alaca dana hesabı yapıyor.
AKP’nin “Esat’ı istemezük” esası üzerine kurduğu sürdürülemez siyasette direnmesi Türkiye’nin çıkarlarını büyük darbe vuruyor.