AKP’nin Meclis’e sunduğu torba kanun, ‘finansal sisteme sirayet edebilecek olumsuz bir gelişme’ durumunda cumhurbaşkanına kurumların yetkilerinin üzerine çıkarak müdahale etme yetkisi veriyor.
CHP İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan haklı olarak “Cumhurbaşkanına çok fazla yetki verildiğini savunarak, “Bütün yetkiler tek adama verildiğine göre, bu tek adam rejimidir” dedi.
Fakat artık TBMM’de AKP+MHP ikilisinin istediği her türlü hukuki düzenleme yapılabilir. Bu iki ortağın istemediği hiçbir kanun çıkamaz.
Hatta seçimlerde milletimize söz verdikleri EYT için düzenlemelerin yapılması… Donarak şehit olan askerler olayının araştırılması… Resmi kurumların isimlerinde TC ibaresinin yeniden konulması ve FETÖ’nün siyasi ayağının araştırılması için İYİ Parti’nin verdiği önergelerin hepsi bu iki ortak tarafından reddedildi.
*
Daha Cumhurbaşkanına verilen bu yetki kamuoyunda tartışılmadan, bir başka yetki daha verilmesi için torba yasa teklifine AKP’lilerin oyları ile bir madde eklendi.
Bu madde ile Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçenin vergi gelirlerinden dilediği partinin belediyesine dilediği kadar para aktarabilecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı zamanda Ak Parti Genel Başkanı. O’nun adil bir dağıtım yapacağına AKP’lilerin bile inanacağını sanmıyorum..
Hele de yerel seçime dört ay kalmışsa ve seçimi kazanmak bir beka meselesi olarak görülüyorsa, böyle safça bir güven duygusu akıllıca olmaz.
Hz. Mevlana ne demişti?
“İnsanı öğrendim / Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim…”
Bunun için gelişmiş ülkelerde “kuvvetler ayrılığı” ile “denge ve denetim” sistemlerine dayalı demokratik yönetimler uygulanıyordu.
Çünkü “Güç insanı bozar, mutlak güç mutlak bozar” sözünün doğruluğu tarihte çok test edilmiş, doğrulanmıştı.
*
İşte bizim “Cumhurbaşkanı partili olmamalı” ve “bir tek kişiye bu kadar yetki verilmemeli” dememiz böyle yanlışlıklara yol açacağını öngörebildiğimiz içindi.
Eğer bu “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denilen yönetim şekli kabul edilirse, kuvvetler arasında dengenin de, etkili bir denetimin de kalmayacağını söylüyorduk.
Bu sistemle “bir Cumhurbaşkanı seçiyoruz, geri kalan her şeyi Cumhurbaşkanı seçiyor.” Bu çok yanlış demiştik.
Bütün bu yanlışlıklar oldu, olmaya da devam ediyor.
Cumhurbaşkanı, Ak Parti Genel Başkanı, Başkomutan vd unvanlarının yanına Türkiye’nin elinde bulundurduğu bütün değerli varlıkları bünyesinde toplayan Varlık Fonunun Yönetim Kurulu Başkanı sıfatını ekleyeli daha üç ay oldu.
Her geçen gün Cumhurbaşkanına devredilen yeni yetkileri, bütün kurumların tek kişinin kontrolüne verilmesini artık yadırgamaz olduk.
Yadırgamaz oluşumuz problemi yok etmediği gibi daha da derinleşmesine yol açıyor.
Ruhittin Sönmez