Ağrı şehir merkezinde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6. çocuk olan Leyla Aydemir, 2018 yılında Ramazan Bayramı dolayısıyla geldikleri dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde 15 Haziran günü kayboldu. Tüm Türkiye’nin bulunması için seferber olduğu Leyla’nın 18 gün sonra, köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkiinde cansız bedeni bulundu.
4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ölümünün ardından hazırlanan bilirkişi raporunda, otopside cilt bütünlüğünün korunduğu, kafa, karın ve karın boşluğunda kanama, iç organ ve büyük damar yaralanmasının tanımlanmadığı ifade edilmiş, cesedin iskelet sisteminin sağlam bulunduğu ancak çürüme nedeniyle yumuşak dokularda ayrıntılı travmatik değişim analizi yapılmadığı, istismara ve farklı bir DNA’ya yönelik herhangi bir bulguya rastlanmadığı belirtilmişti.
Ancak bugün ortaya çıkan adli tıp raporunda “Anal ve genital bölge muayenesinde hymen açıklığının 1 cm olduğu, duhule müsait olmadığı, hymen üzerinde belirgin yırtık ya da çentik gözlenmedi, posterior forşette (genital bölgede) zorlama izi olabilecek kırmızı renkli lezyonlar olduğu görüldü” ibaresi yer aldı.
Saadet Öğretmen Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği Genel Başkan Danışmanı Avukat Ayşegül Aydoğan, “Ağrı’da katledilen Leyla kızımızın davası için UCİM avukatları olarak elbirliğiyle çalışıyoruz ve bugün şok edici bir evraka ulaştık. 2018 tarihli bir adli tıp raporunda geçen bir ibare neticesinde Leyla kızımızın üzülerek cinsel istismara maruz kaldığını açık bir şekilde söyleyebiliyoruz. Dosyadaki adli tıp raporunda açıkça diyor ki ‘posterior forşette zorlama izi olabilecek kırmızı renkli lezyonlar olduğu’ genital bölge muayenesinde yani açık bir şekilde Leyla’nın cinsel istimara gözler önüne sermekte. Bu evrakı detaylı bir şekilde incelerken fark ettik” diye konuştu.
“NEDEN TÜM SANIKLARDAN DNA ÖRNEĞİ ALINMAMIŞ?”
Bu konunun takipçisi olacaklarını ifade eden Av. Aydoğan, şunları söyledi:
“Neden bu evrak sonrasında, böyle bir ibare sonrasında, böyle bir muayene sonrasında neden tüm sanıklardan DNA örneği alınmamış? Neden bu dosyanın içerisinde hiçbir şekilde geçmemiş? Neden diğer adli tıp raporunda ‘suda ki erime sebebiyle hiçbir bulgu bulamadı’ ibaresi geçmekte?
Neden savcımız mütalaasında buna yer vermemiş? Biz bunun peşini hiçbir şekilde bırakmayacağız. Leyla davası bizler sayesinde aydınlanmak üzere. Burada bir cinsel istismar var, Leyla’ya kim ne yaptı? Belki de cinsel istismara meyil edip, zorlama gerçekleştirip, bunu gerçekleştirememiş olsalar dahi Leyla’nın genital bölgesinde bir zorlama olduğu ibaresi varken, neden bununla ilgili bir araştırma yapılmamış. Bu resmen bir hukuk faciasıdır.
Biz sorumluların ilgili şekilde soruşturulmasını düşünüyoruz. Tüm Adalet Bakanlığına, hakimlere, savcılara sesleniyoruz bunun peşinin bırakılmaması ve buna sebep olanların, bunun dosyaya girmemesine sebep olan herkesin de soruşturulması gerektiği kanaatindeyiz. Leyla istismara uğramış ve biz çok üzgünüz. ”
Hızlı bir şekilde bununla ilgili bir soruşturma yapılması gerektiğini kaydeden Aydoğan, “Çünkü bu örtbas edilecek, üzeri örtülecek bir konu değil. Yaklaşık 2,5 senedir süren yargılama neticesinde Leyla’nın açlıktan öldüğüne dair ibareler verilmişti, basında da geniş çaplı yer bulmuştu ve hepimiz böyle zannediyorduk ki ta ki bu ibareyi görene kadar. Şimdi yeni bir soruşturma yapılmalı, hızlı bir şekilde sanıklardan DNA örneği alınmalı ve gerekirse de yeniden otopsi yapılmalıdır. Leyla’nın katilleri, Leyla’yı bu iğrenç şekilde ölüme götüren herkesin cezalandırılması ve dosyanın bu hale gelmesine sebep olanlarında soruşturulması gerekmektedir” açıklamalarında bulundu.
AİLE AVUKATINDAN AÇIKLAMA
Leyla Aydemir’in cinsel istismara uğradığı yönünde çıkan haberlerin ardından ailesinin avukatı Erdoğan Tunç açıklamalarda bulundu.
Leyla’nın anne ve babasının avukatı olan Erdoğan Tunç, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Daha önce yaptığım basın açıklamalarında şunu söylemiştim, otopsi raporunda birtakım sıkıntıların olduğunu, bunların açıklığa kavuşması için mahkemede bunu dile getireceğimi, gerekirse yeniden otopsi raporu talep edeceğimizi söylemiştim. İlk otopsi tutanağında zorlama izi olabilecek birtakım lezyonların tespit edildiği söylenmiştir.
Ancak sonrasında Erzurum adli tıp ve İstanbul adli tıp verdikleri raporlarda cinsel istismar bulgusuna rastlanmamıştır şeklinde teklifte bulunmuşlardır. Ben de şu hususun netliğe kavuşması için ilgili yerlerde istişarelerde bulundum. Bu zorlama izlerinin cinsellik kısmı kaynak olmaması ihtimalinde bunların neyden kaynaklanıyor olabileceğine ilişkin adli tıp kurumunun verdiği raporlarda herhangi bir açıklama yok. Benim zaten daha önce ‘otopsinin karanlık kalan yerleri var’ cümlemden kastettiğim şey buydu. Biz buna kafa yoruyoruz. Bu yeni bir gelişme değil.
Sürecin başından beri sen söyle bir şekilde üzerinde çalıştığımız bir konu. Tabii ki de mahkeme bu talebimize gerekli gördüğü takdirde yeniden otopsi ile ilgili kurumlardan görüş aldıracaktır. Sadece ilk otopsi tutanağında yani cesedin ilk bulunduğu gün yapılan incelemede cinsel bölgelerde zorlama izi olabilecek kırmızı renkli lezyonların tespit edildiği bilgisi yer almaktadır. Bunun ötesinde herhangi bir bilgi şu anda mevcut değildir. ”dedi.
Kaynak: Gerçek Gündem, Cumhuriyet