Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü: Cinsiyete dayalı şiddetin bir türü olarak kadınların sistematik şekilde öldürülmesi literatürde iki kavram ile açıklanıyor; femicide ve feminicide.
“Femicide” kavramı uluslararası literatüre 1970’lerde Diana Russell tarafından, “kadınların sadece kadın oldukları için öldürülmesi” ana fikriyle kazandırıldı. Kadınların uğradıkları ayrımcılığın, baskının, eşitsizliğin ve sistematik şiddetin görünür kılınmasını amaçlayarak oluşturulan “femicide” kavramı, Russell’ın tanımıyla erkeğin kendini kadından üstün hissetmesi ve karşısındaki kadın olduğu için şiddeti bir hak olarak görmesi temeline dayanarak kadınların öldürülmesini ifade ediyor.
“Feminicide” kavramı ise Meksikalı feminist araştırmacı Marcela Lagarde’ın literatüre kazandırdığı bir kavram. Feminicide kavramı, kadının kadın olduğu gerekçesiyle öldürülmesini, fakat bu kadın cinayeti karşısında devletin kadını koruma, kollama ve kadına yönelik erkek şiddetini önleme temel olmak üzere devlet olmaktan doğan sorumluluklarını yerine getirmediği için sürecin parçası olmasını ifade ediyor.
Kadın hareketi olarak “femicide” kavramının Türkiye gerçekliğinde nasıl en doğru şekilde ifade edilmesi gerektiği ile ilgili olarak verimli ve çok taraflı bir tartışmanın içerisindeyiz. Kadın cinayetlerinin sistematik hale gelmesi, vahşi saikle işlenmesinin yanı sıra, devletin sürecin içerisinde kadına yönelik erkek şiddetini önlemedeki yetersizliği ve cinayetler sonrası yürüttüğü cezasızlık politikalarıyla kadınların sistematik katline karşı sessiz kaldığını, dolayısıyla bir parçası olduğunu söylemek çok mümkün. Biz kadına yönelik sistematik katli görünür kılmak adına cinskırım kavramını değil “kadınkırımı” kavramını kullanmayı tercih ediyoruz. Buradaki amaç “kadın” öznesinin görünür kılınması. Ayrıca karşımızdaki devlet aklının “hangi cins? O zaman erkekler de bir cins olarak cinayetlere kurban gidiyor” gibi şu an için gerçekdışı görünse de asla “mümkün değil” diyemeyeceğimiz bir söylem geliştirmesinin önünü kapamak için bu kavramsallaştırmayı seçiyoruz.
TKDF olarak EŞİK’in parçasıyız. Bu kavramsallaştırma tartışması kadın hareketi içerisinde halen devam eden, bir o kadar da verimli bir tartışmadır. Adına ne denirse densin kadınların devlet ortaklığıyla sistematik olarak katli bir gerçekliktir. Mücadeleye devam, çünkü bu ülkenin kadınları olarak biliyoruz ki mücadele kazandırır.
Kaynak: Birgün