Jeopolitiğin terbiye ettiği üç ülke!

 

Büyük Ortadoğu Coğrafyası 1. Dünya savaşı sırasında İngiltere ve Fransa tarafından yapıldığı gibi soğuk savaş sonrasında da ABD tarafından dizayn edilmeye çalışılıyor. ABD’nin Afganistan’a ve Irak’a müdahaleleri bu dizaynın ayak sesleriydi.

BOP ve Arap Baharı ayaklanmaları bu bağlamda devreye sokulan emperyal stratejilerdir.

 

En sonunda gözler açılıyor!

İran, Türkiye ve Rusya uzun süredir ABD’nin kendi hayat alanlarını dizayn ederken çeşitli nedenler yüzünden kararsız kalmışlardı.

Ortadoğu bölgesinin kanlı kaosa sürüklenmesi bu süreç bu kararsızlığın sonucudur. Bölge ülkeleri birbirlerine karşı politikalar üretirken, Atlantik ötesinden gelen güç bölgenin yalnız bugününe değil geleceğine de el koyma planları yapıyordu.

Irak, Libya, Tunus, Mısır, Bahreyn ve Yemen’in güçten düşürülmesinden sonra sıra Suriye’ye geldiğinde bölge ülkelerinin de gözleri açıldı.

Rusya ve İran IŞİD ve Esat rejimini gerekçe göstererek ABD’nin bölgede yapmak istediğini fark ettiler. Hem İran hem de Rusya bölgeye doğrudan müdahil oldular.

Küresel güç Irak’ta PKK’yı, Suriye’de PYD’yi, Türkiye’de PKK’yı ve FETÖ’yü kullanarak bölge ülkelerini istikrarsızlaştırmaya çalışması Türkiye’nin gözünün açılmasına neden oldu.

En sonunda gözü açılan Türkiye oldu. Fırat Kalkanı operasyonuyla ‘bölgede ben de varım’ demiş oldu. Fırat Kalkanı’yla Türkiye gerçekte PYD’nin değil ABD’nin önünü kesti!

 

Üç önemli gerçek!

Ortadoğu’da meydana gelen kanlı boğuşma Türkiye’nin üç önemli gerçeği bir arada görmesine neden oldu.

Birincisi Türkiye markası farklı terör eylemlerin amaçları arasında bir diyalektiğin bulunduğunu fark etti.

İkincisi meydana gelen terör ve her türlü gelişmenin jeopolitik bir bütünlük arz ettiği hususudur. Başka bir deyişle Halep’te, Musul’da ya da El Bab’ta yaşananlarla Diyarbakır, Kayseri ve İstanbul’da yaşananlar arasında bir ilişki olduğudur.  Bu durum ülkelerin sınırlarından değil ancak jeopolitiğinden savunulabilir olduğunu bir takım yetkililere öğretmiştir.

Üçüncü husus ise bölgedeki istikrarsızlığın çözümünün bölge ülkelerinin inisiyatif almasıyla mümkün olabileceği gerçeğidir.

 

Türkiye, Rusya ve İran zirvesi!

ABD PYD üzerinden, Rusya Esat rejimiyle birlikte, İran hem rejim hem de Şii milisleriyle, Türkiye ise ÖSO ile Suriye’de nüfuz alanı yaratmaya çalışıyordu. Dökülen kan, göç eden mülteci ve yıkılan kentler kuvvet kullanarak bölgede tek başına herhangi bir gücün belirleyici bir hâkimiyet tesis etmesinin mümkün olmadığını ortaya koymuştur.

 Sonuçta bölgenin gerekleri, gerçekleri ve zorunlulukları uzun zamandır Rusya, İran ve Türkiye’yi ortak bir stratejide birleşmeye zorluyordu. Üç ülkelerin yöneticilerine de hiç bir ülkenin tek başına yapacaklarıyla bölgede istikrarı sağlayamayacağını sahada karşılaştığı gerçekler öğretmiştir.

Jeopolitik Türkiye, Rusya ve İran’ı terbiye etti. Üç ülkenin Moskova’da bir araya gelmesini sağlayan jeopolitiğin dayatmasıdır.

Moskova’da yapılan görüşmelerde üç ülke Suriye ile ilgili olarak ortak bir metinde anlaştılar. Yayınladıkları bildiride Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapılıyor ve şöyle deniliyor: “İran, Rusya ve Türkiye, içerisinde pek çok etnik grubu barındıran, çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen destekliyor”.

Ülkenin rejimi ve toprak bütünlüğüne yapılan bu vurgu önemlidir. Çünkü ABD sürekli olarak Suriye’nin bütünlüğünden değil birleşik bir Suriye’den söz ediyor.

Yine üç ülke Suriye’de çözümün kuvvet üzerinden değil Rejim ile muhalifler arasında görüşmelerle gerçekleşmesi gerektiği ve barış için garantör olma konusunda da irade belirtmişlerdir. Bu önemli bir ilerlemedir.

Bu durum AKP iktidarının Esat üzerinden Suriye’yi okuma geleneğini terk ettiğini gösteriyor. Darısı Mısır’ı da Sisi üzerinden okuyanların başına!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!