AKP-Bahçeli mutabakatı ile yapılan Anayasa değişikliğinde halk tarafından seçilen milletvekillerinin yetkileri azaltılırken yine halk tarafından seçilen “Devlet Başkanı”nın yetkileri de artırılıyor.
Yapılan değişiklikle TBMM sembolik, milletvekilliği de folklorik bir yapıya indirgeniyor.
Meclisi formaliteye indirgeyen tasarıda TBMM’nin azaltılan yetkilerinden bazıları şunlar:
- Meclis’in bakanlar kurulu ve bakanları denetleme yetkisi ile hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma hakkı vermesi kaldırılıyor.
- Meclis’teki genel görüşmelerin kapsamından “devlet faaliyetini ilgilendiren konular” çıkarılıyor.
- Genel görüşme ve Meclis araştırmalarına hükümet adına temsilcinin katılması şartı kaldırılıyor.
- Milletvekillerinin yazılı soru önergeleri de cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara yöneltilecek.
Cumhurbaşkanının yetkilerini mutlaklaştırılması!
Tasarı Cumhurbaşkanını hikmet-i hükümet haline getiren yetkilerle donatıyor.
Dahası Anayasadaki “Cumhurbaşkanı devletin başıdır” ifadesi Bahçeli’nin hatırı için korunurken, bunun yanında da bir de “Devlet başkanı” ifadesi ekleniyor.
Cumhurbaşkanının bir Süpermen haline getiren yetkilerinden bazıları şunlardır:
- Cumhurbaşkanı hem siyasi partinin genel başkanı olacak hem de Devlet Başkanı olarak hükümeti kuracak.
- Üst düzey kamu yöneticilerini atayacak ve görevlerine son verebilecek. Üst düzey bürokratların atanma ilkeleri de cumhurbaşkanının kararnamesiyle düzenlenecek.
- Özgürlükler dışındaki konularda Cumhurbaşkanı kararname çıkarabilecek.
Şimdiden söyleyebiliriz ki Türkiye bundan böyle Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönetilecektir.
Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisini sınırlandırmak için getirilen kısıtlamalar zevahiri kurtarmaktan ibarettir.
- Seçim dönemlerinde adalet, ulaştırma, içişleri bakanlarının bağımsız olmasını öngören hükümler iptal ediliyor. Cumhurbaşkanı atadığı bakanlarla seçime gidecektir.
- Bakanlar kuruluna ait olan olağanüstü hal uygulaması cumhurbaşkanına geçiyor. Mevcut anayasadaki OHAL şartları, mevcut anayasadaki sıkıyönetim şartlarını da kapsayacak şekilde genişletiliyor.
- Cumhurbaşkanı, OHAL’de ülkeyi kararnamelerle yönetebilecek.
- HSYK’nın 5 üyesini cumhurbaşkanı doğrudan atayacak.
Cumhurbaşkanı Türkiye’den büyük!
Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirlerinin alanlarına girmesi çok tehlikelidir. Getirilen sistemle erklerin tekeli kuruluyor. Fren-denge sistemi söylemden ibaret hale geliyor. Türkiye’nin kaderi Cumhurbaşkanının iki dudağı arasına konulmuş oluyor.
Yasamanın fiilen kararname çıkarma alanlarının dışındaki hususlarda yasa yapma görevi var. Buna karşın Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi var. Yüksek yargının neredeyse yarısı Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Bu durumda yargının bir erk olarak bağımsızlığı ve tarafsızlığından bahsedilemez.
Yürütme erkini uhdesinde tutan başkan, partinin genel başkanı olarak parti disiplini yoluyla Meclisteki çoğunluğa hükmedeceğine göre en azından teorik olarak yürütme erki yasama erkinin denetimi altına girmiş olacaktır.
Böylece Genel başkanı Cumhurbaşkanı olan parti onun emrinde bir aşiret haline gelmiş olacaktır.
Getirilen sistemle resmen Cumhurbaşkanı Türkiye’den büyük hale geliyor.
Küçük bir soru?
Parlamenter sistemi “bekleme odasına” koyduğunu ifade eden bir partiyle işbirliği yaparak Başkanlığı Türk Milletine dayatmak hem milletin hem de MHP’lilerin aklıyla alay etmektir.
Şimdiden söyleyeyim; AKP ile Bahçeli’nin mutabakatı sonrası TBMM’ye getirilen Başkanlık sistemini MHP seçmenine hiçbir şart altında kabul ettirmek mümkün olmayacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘fiili tutumlarını hukukileştirmek’ için TBMM’ye sevk edilen bu tasarıyı “kraldan çok kralcılık” yaparak savunmak da sorunu çözmeyecektir.
Çarşıda, pazarda, sokakta ve kahvehanede kısacası halka açık her yerde milliyetçi-ülkücü kimlikli herkes hesap soracak MHP’li yetkili arıyor. Vicdanı köleleşmiş fanatikler ve sorunun müsebbipleri ise suspus olmuş haldeler.
Türkiye’nin iki köklü tarihi partisinden birisi olan MHP’nin içine düşürüldüğü durum tek kelime ile fecaattir.
Küçücük bir soru: Sonunda AKP’nin başkanlık sistemi savunulacaktı neden Sayın Bahçeli, Cumhurbaşkanı her başkanlık sistemi dediğinde hop oturup hop kalkıyordu? AKP ile başkanlıkta yüzde yüz mutabık olanlar neden 7 Haziran sonrasında MHP-AKP koalisyonunu kurmayı beceremediler?
Sahi neden?