Veryansın TV’nin haberine göre, TSK içindeki mahrem yapılanmaya yönelik çalışmalar sürerken geçen günlerde kritik bir operasyon yapıldı. Bu zamana kadar ankesör soruşturmalarında tespit edilen en yüksek rütbedeki askerler albaylardı. Son operasyonda ise 3 generale tespit edildi.
Bunlardan biri 2020 Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) kararlarıyla tuğgeneralliğe terfi ettirilerek Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı görevine getirilen ancak bu göreve hiç başlamayan S.A’ydı.
15 Temmuz’dan sonra atamlarda ince eleyip sık dokunurken, mahrem imamlarla bağlantılı bir askerin nasıl generalliğe terfi ettirildiği soru işaretlerine neden olmuştu. T24’ten Tolga Şardan, operasyona ilişkin bilgiler paylaştı.
Yazısının satır başları şöyle:
“(…) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, son dönemde Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) kadroları üzerinde yoğunlaşan ankesör soruşturmalarında önemli bilgiye ulaştı.
Şöyle ki, özellikle FETÖ’nün TSK’da örgütlenerek Türk Ordusu’nu denetim ve kontrol altına alma mekanizması içinde büyük önemi olan “mahrem imamlar”a yoğunlaşılması çok farklı dosyaları da beraberinde getirdi.
Mahrem imamlardan başlayan irtibat zincirin son halkası olan TSK mensuplarının tek tek tespit edilmesi, Türk Ordusu içindeki FETÖ organizasyonunun fotoğrafını ortaya koyuyor.
Bu çerçevede KKK’na yönelik mahrem imam çalışmaları sırasında Adana’da özel bir eğitim kurumu sahibi olan Yaşar Ö. adlı mahrem imama ulaşıldı.
Geriye dönük savcılık araştırmalarında Adana’daki mahrem imamın yıllardır temasının olduğu üç subayın tuğgeneral rütbesiyle TSK’de görev yaptığı anlaşıldı.
Mahrem imamın temasta olduğu tuğgeneraller S.A, C.Ç, N.C
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu soruşturma dosyasında FETÖ’ye yönelik yürütülen ankesör çalışmalarında ilk kez general rütbesinde TSK personeli tespit edildi.
15 Temmuz sonrasında ilk kez Tekirdağ Emniyeti’nce günışığına çıkartılan ankesör soruşturmalarında şimdiye kadar en yüksek rütbeli TSK personeli kurmay albaylardı.
Ancak bu kez, üç tuğgeneralin aynı mahrem imama bağlı olarak TSK içinde FETÖ faaliyetini yürütmesi daha da dikkat çekici hale geldi.
AYNI MAHREM İMAMIN EKİBİNDELER
Tuğgenerallerden S.A, son olarak Malatya’da konuşlu 2. Ordu Komutanlığı’nda görevliydi. FETÖ’nün TSK içinde yoğun biçimde örgütlendiği ve “altın kuşak” olarak adlandırılan 1993 ve sonrasında Kara Harp Okulu mezunu olarak 1995’te TSK’da görev aldı.
Geçen yılki YAŞ toplantısında KKK kadrosundan tuğgeneralliğe terfi ettirilen S.A, generalliği alır almaz aynı YAŞ’ta Ankara’ya ana karargâha alınarak İstihbarat Başkanı yapıldı.
Bu sırada yürütülen ankesör soruşturmaları sırasında adının ortaya çıkması nedeniyle S.A, pasif göreve alındı.
S.A, hakkındaki iddia nedeniyle Ankara’da savcılığa ifade verdi. İtirafçı olduğu iddia edilen S.A, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ardından “yukarıdan” gelen talimatla acele emeklilik dilekçesini KKK’na verdi. S.A, acilen emekli edilerek TSK’dan ilişiği kesildi.
Burada önemli bir nokta var ki; soruşturmanın içeriğini kuvvetli olması nedeniyle gözaltına alınmasına kesin gözüyle bakılan S.A’nın, aktif görevdeki bir komutan olarak yakalanması yerine, TSK ile bağı olmayan bir emekli FETÖ’cü olarak gözaltına alınması tercih edildi!
S.A’nın ifadesi sonrasında iki tuğgeneral daha belirlendi. Bunlardan birisi eski Milli Savunma Bakanlığı Milli Mayın Faaliyet Merkezi Başkanı Tuğgeneral C.Ç’ydi. C.Ç, 15 Temmuz’la ilgili süreçte ortaya çıkan Yurtta Sulh Konseyi’nin hazırladığı sözde atama listesinde yer aldı.
15 Temmuz sonrasında gözaltına alınan ve iki yıl tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak amacıyla tahliye edilen C.Ç, şimdi de mahrem imamlı ankesör soruşturmasında yeniden gözaltına alındı.
Üçüncü isim ise, daha önce Milli Savunma Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığını yürüten Tuğgeneral N.C oldu.
N.C, FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemde 2011’de YAŞ kararıyla tuğgeneral yapıldı. Ancak, 15 Temmuz sonrasında emekliye ayrıldı.
YANIT ARANACAK SORULAR
Soruşturmada, her üç tuğgeneralin Yaşar Ö. adlı aynı FETÖ mahrem imamı ile bağı olduğu anlaşıldı.
Tabii ki, üç isim tuğgeneral olduktan sonra FETÖ’cü olmadı.
Artık ilgili, ilgisiz hemen herkesin bildiği şekliyle öğrencilik yıllarından itibaren ya da çok daha alt rütbelerdeyken Gülen cemaati ile taşınıp mahrem imam sistemine dâhil edildiler.
Yıllar içinde terfi ederek TSK içinde kimi zaman karar verme mekanizması içinde yer aldılar. Ancak, mahrem imam sisteminde hiç kopmadılar ve örgütün verdiği talimatları harfiyen yerine getirdiler.
Gözaltındaki üç emekli generalin içinde durumu en çok tartışılacak isim şüphesiz S.A olacak.
Zira diğer iki tuğgeneralle ilgili geçmişte FETÖ’den işlem yapıldı.
Fakat 15 Temmuz’dan dört yıl sonra toplanan YAŞ’ta terfi edilerek oldukça kritik göreve getirilen S.A’nın durumu daha farkı.
Çünkü; hele ki 2020’deki YAŞ öncesinde terfi alacak general adaylarının konumu çokça araştırılmıştı. Deyim yerindeyse ince elenip sık dokundu.
Cumhurbaşkanlığı koordinesinde MİT ve Emniyet İstihbaratı general adayları hakkında detaylı araştırma yapmıştı.
Bu kadar araştırma ve incelemeye rağmen, emekli Tuğgeneral Atasoy acaba nasıl gözden kaçtı? Ve KKK İstihbarat Başkanlığı makamı kendisine nasıl teslim edildi?
Her iki sorunun yanında yanıtı önemli diğer soru şu:
TSK bünyesinde pek çok general adayı var. Ayrıca Ankara’daki karargâh görevleri de bir subayın kariyerinde kıymetli yer tutar. S.A’nın bu kadar aday arasından sıyrılıp KKK İstihbarat Başkanlığı’na getirilmesinde etkili olan referans ya da referanslar kimler?
Ortaya çıkan üç sorunun yanıtı bulunmadan yapılacak soruşturmalar hep bir ayağı eksik kalacak.
Böylece, Türkiye’nin FETÖ’yle mücadelesi de topallayarak sürüp gidecek!”