Liderlik Sorunu

 

Liderin “reis ül evvel” olduğunu Farabi söyler. Liderin emir almayan kişi olduğu da bir gerçeklik olarak ifade edilir. Lider aynı zamanda herkesin baktığı hiç kimsenin fark etmediğini fark eden kimsedir de.

Derviş Yunus, “Göz o ki dağın arkasını göre, akıl o ki başa geleni bile” der.

 

Dinamik bir halkın basiretsiz ve hareketsiz lideri olmaz!

Zaferler, başarılar ve ilerlemeler milletin karakterine uygun davranan liderlerin eseridir. 20. Yüzyılın başında “size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” diyebilen bir liderlik sayesinde Türk Milleti zafere ulaşmıştır.

21. Yüzyılda ise kerameti kendinden menkul liderler yüzünden Türk Milleti bir zilletten diğerine savrulmaktadır.

Son yaşanan olaylar bir anlamda siyasal, kurumsal ve sosyal yönden toplumun önüne çıkmış olanların eseridir.

Devletle coğrafyayı birileri milletin ayaklarının altından çekerken uzun yıllar boyunca adeta kan uykusuna yatan liderler tarih önünde hesap vermelidir.

Sözünü etiğimiz liderlik yalnız siyasi partilerle ilgili değildir. Kurumsal, örgütsel, bilimsel, dinsel ve sivil örgütlerdeki bütün liderlik gerektiren yerlerde yetersizlik söz konusudur. 

Akademisyeninden yargıcına, genel müdüründen generaline, müftüsünden kanaat önderlerine kadar herkes olan bitenden sorumludur.

5000 yıllık tarihi birikimi olan bir devletin önce liderlik sonra da diğer alanlarda verdiği açığı Kandil ve Pennsylvania’daki odaklar doldurmuştur. Olay budur.

Liderlikle idare-i maslahatçılığı karıştıranlar yüzünden Türkiye sefil meczupların darbe yaptırabileceği bir ülke durumuna düşürülmüştür.

İşin özü Türkiye’nin yaşadıkları kaçınılmaz değildi. Kader hiç değildi!

 

Türkiye’de rehavet dönemi liderliği yapılıyor!

Türkiye’de liderliği birileri işleyen bir sistemin, memurluğunu yapmak olarak düşünmektedir.

Sistemin tıkır tıkır işlediği, yapıların ve bürokrasinin güçlü olduğu bir yerde sıradan kişiler liderlik yapabilirler.

Onlar için sistemin işlemesini sağlayacak rutin kararları almak yeterlidir.

Bu tür zamanların sözde liderliği hem basit hem de kolaydır.

Durgun ortamlarda idare-i maslahat yöntemleriyle sorunların üstesinden gelinebilir. Kargaşanın ya da kaosun olmadığı dönemlerde değişiklik yapmaya ya da riskli kararlar almaya ihtiyaç duyulmaz mevcudu muhafaza yöntemleriyle sonuç almak mümkün olabilir.

Zaman yavaş aktığı, hayatın rahat ve düzenli olduğu sürece yönetilenler için liderin pasifliği sorun olmaz.

Bu şartlar altında icray-ı sanat eden liderlerin performanslarının düşüklüğü, yetersizlikleri ve etkisizliği görünmez. Onlarda böylece hiçbir zaman hak etmedikleri koltuklarda oturmaya devam ederler. Onlar için liderlik sadece güçlü pozisyonda bulunmaktan ibarettir.

 

Pasif ve pısırık liderlik!

Eğer dünya değişmiş, zaman hızlanmış, ülke her anlamda bir krizden bir başkasına savrulmuş ise bunu standart ve pasif liderlikle cevaplamak mümkün olmaz.

Dahası dünya adeta her akşam yıkılıyor, her sabah yeniden kuruluyorsa, zaman hızlı akıyor demektir. Hızlı zamanın durağan lideri olmaz. Dahası krizler bir birinin ardı sıra geliyor, insanlar bir yandan diğerine savruluyorsa rutin ve pasif liderlikle olana bitene cevap vermek hiç mümkün olmaz.

Olağanüstü şartlarda liderler olağan dışı kararları almak ve uygulamak zorundadırlar. Bu şartlar acil karar vermeyi, risk almayı, enerjik davranmayı zorunlu kılar.

Gerçek liderler, mensuplarının beyinlerini, yeteneklerini ve birikimlerini gözden çıkarmazlar. Aksine mensuplarının en iyilerinin önlerini acar, onları toplum ve kurum yararı için kullanırlar.

Gerçek liderler, yalnızca ellerinin altındaki kaynakları en verimli biçimde kullanmakla kalmazlar; o kaynakları yeniden yaratır, yeniden icat eder, yeniden uyandırır, yeniler, yetkilendirir ve dönüştürürler.

Türkiye’de FETÖ gibi bir meczup bürokraside, dini alanda ve ekonomide mevcut siyasi liderlerden daha fazla adamı arkasına takabiliyorsa suç yalnız FETÖ de değildir! Bu alanı boş bırakanlardadır!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!