Uğur Şahin ve Özlem Türeci! Sanırım hatırladınız. Türk vatandaşları ama Türkiye’de değiller.
Neden acaba; bu iki Türk, Türkiye dışındalar ve dünya onlardan övgüyle bahsetmekte.
Bu iki Türk dünyanın umudu oldular.
Bu asil milletin beynini kimi zaman komünist, kimi zaman şeriatçı, kimi zaman solcu, kimi zaman Alevi-Sünni diye yedik.
Şahin ve Türeci: 12 Eylül Faşizminden kaçıp sürgünleri yaşayan, yurdundan edilen insanlar. Yani bizim alevi-terörist dediğimiz insanların çocukları.
Ne kadar düşündürücü değil mi?
Biz neden insanımızı anlamayı ve sevmeyi beceremedik?
Zaten biz Millet olarak her şeyi çok iyi biliriz. Bizim gibi düşünmeyen insanlar bizim gözümüzde genelde çok tehlikeli teröristlerdir. Geçen bir sohbette, bir dost, “Abi yatırım için yapılan başvuruda bile bu, imanlı mı, abdestli, namazlı mı?” diye soruyorlar demişti.
Bu kafada olduğumuz için hep yetiştirdiğimiz süper beyinleri yurt dışına kaçırmışızdır. Bu konuda kimseler bizim elimize su dökemez.
Bize Tarikatlar, Cemaatler, gavslar, şıhlar yeter demişiz.
Yetmediği görülüyor değil mi?
Farklı mezhep, anlayış ve etnik kimlikteki insanları; Türkiye’ye kazandırmak yerine, tehlike olarak görmüşüz. İtmişiz, kakmışız hatta kimilerini de ne yazık ki yakmışız.
Dünyamızı kurtaracak olan aşıyı bulan bu değerli iki bilim insanlarımız, Hataylı alevi dostlarımızın kardeşlerimizin çocukları. Hani diyorduk ya; pişirdikleri, kestikleri yenmez, terörist dediklerimizin yavruları.
Ey siyasal İslamcılar ve yobazlar; şimdi bu aşıyı gönül huzuru ile kullanacak mısınız? Çok ikiyüzlü, çıkarcı ve egoistsiniz.
Bu bilim insanlarımız, Almanya Mainz’de BİONTECH firmasını kuran ve yönetenlerdir. Ne mutlu bizlere değil mi?
Şimdi sıkı durun: Biz organik hoşaf, deve sidiği ve kapısını açtığımızda bismillah diyen ekmek dolaplarıyla uğraşırken, elmanın göbeğinde ALLAH yazıyor yazısı ararken; bu iki Türk’ün Almanya’ya kazandıracakları ekonomik değer: 750 MİLYAR EURO.
Parası batsın derseniz, insanlığa yaptıkları iyilik ve hayrı bir düşünün. Hani İslam: Halka yapılan iyilik HAK’ka yapılmış der ya!
Üzülüyorum ülkem adına, utanıyorum muazzez İslam adına. Sizler bu kardeşlerimizin evine daha ne kadar çarpı (X) işareti koyacaksınız, insanları inançlı mı diye sınıflandıracaksınız?
Ben bu iki Türk bilim insanı ile sevinirken, bir yandan da bu insanlarımızın yaşadıkları travmadan dolayı utanıyorum.
Dostlarım bizim en büyük düşmanımız kimdir bilir misiniz: C E H A L E T İ M İ Z!?!?!
Bu cehaletimizin biz verdiği zararı inanın, papazlar, din düşmanları, Türk düşmanları bile veremez.
Cehalet her türlü kötülüğün ve yobazlığın temek gıdasıdır. Tanrı tealanın yarattığı ve eşrefi mahlûkat diye tanımladığı aziz insana biz, hangi sıfat ve yetki ile kıyabilmekteyiz?
Esen kalınız.