Ocak Ay’ ıda , sanki arkasından atlı kovalıyormuş gibi , bizlerden son sürat uzaklaşmaya devam ediyor… Hepinize ” Merhabalar ” Ben’ im güzel ve değerli dostlarım…
Bugün, pek kimsenin farkına varmadığı ama benim çok bariz bir şekilde hissettiğim bazı olaylarla başlamak istiyorum… Birileri için kullandığımız tabirler arasındadır… ” Suyu görünce kurbağa, kırı görünce tosbağa” olmak. Arasıra ” Bukalemun gibi ” de deriz… Şimdi uzatmadan açıklama faslına geçelim… Kabinede iki tane bayan bakan var. Biri eyri boyun , zümrüt pırlanta tesettürlü Bakan , Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanı… Diğeri çağdaş görünümlü Ticaret Bakanı… Eyri boyunlu Bakan’ ın görev alanı, içerisi. Yani O hep içerdeki unsurların karşısına çıkacak ve kıyafetiyle de puan toplayıp, hedef kitlenin kenetlenmesi rolünü üstlenecek… Ticaret Bakanı ise , sürekli dış bağlantılar ve ilişkiler yürütmek zorun da… O da çağdaş imajı ile , Avrupalı ve Amerikalı muhataplarının karşısında olacak… Yani içeriye ” Ey ahali bize bakın da kim olduğumuzu anlayın ve de sınırsız toleranslarda bulunun” mesajı verilirken; Ticaret Bakan’ ı imajıyla da “Biz Avrupalı’ yız , ve onun çağdaş değerlerine sahibiz” mesajları veriliyor… Özetin özeti nabza göre şerbet… Dışarıya çağdaşız, içeriye tutucuyuz… Bu durumun diğer faydası da , makûl kesimlere: ” Bunlar her iki Dünya görüşüne de eşit uzaklıkta ” imajı veriliyor… Şimdi anlaşıldı mı. Yoksa; liyakatı yerle bir eden bu siyasi iktidar, simit satmasını becerebilen başı kapalı birini rahatlıkla Ticaret Bakan’ ı yapabilirdi…
Tespitlerim çok ama ,birtanesini daha paylaşmak istiyorum. Çoğunuz ,olayın en ufak bir şekilde farkında olmadan yaşıyorsunuz… Corona münasebetile oluşturulan EBA denilen bir sistem var. Halk arasında ,” Uzaktan Eğitim” denilen olay… Hocalara dikkat ettiniz mi… Çoğu ” Turban” lı… Geçelim karşı kaldırıma…Bu aralar hiç uçağa bindiniz mi…Mesela son 20 yıldır kaç kere bindiniz… İsterseniz, O güzel kafalarınızı eskitmeyin, ben diyeceğimi diyeyim… Bir tane bile türbanlı hostese rastladınız mı… Rastlayamazsınız… Onlar, dışarıya gidip geliyorlar. Türbanlı oluşları eksi puana dönüşebilir. Bu yüzden , çağdaş ve Avrupa değerlerine bağlılığımız fikri yara alabilir… Ama EBA Hocaları farklı , onlar içeriye dönük ,şekli mesajlarımızı hedef kitlelerimize iletebilirler… Biraz da sizler beyin jimnastiği yapın, her şeyi de Beşiktaş Jimnastik Klübünün insafına bırakmayalım…
Bu , Çin – Aşı – Uygur meselesi fena şekilde midemi bulandırmaya başladı… Suçluları iade anlaşması Meclisten çıkmadan aşılar, Pekin’ den hareket etmedi… Ne zaman ki kanûn, gece Yasa’laştı , sabahleyin hepsi uçağa yüklendi ( Sadece 3 Milyonu)… Gelen miktar, iki doz düşünüldüğünde, sadece tıp personeline yeter, o da zar zor… Geri kısmından fazla umut yok ki , dozlar arası süre 28 güne çıkarıldı… Bana göre, Olay Ocak sonuna kadar ” İnceleniyor ” sistemiyle idare edilecek, Şubat başı aşılama başlayacak ikinci doz Mart içinde yapılacak…Nisan Ayında ise devreye girmesi planlanan yerli ve Milli aşımıza kadar ; Dünya sağlık sistemine aykırı biçimde bekleme süresi iki katına çıkartılarak, oyalama yoluna gidilecek… Ruslarla yapılan acil toplantılarda, ” Yerli ve Milli” diğer aşının hemen devreye girmesi ve madara olma durumundan kurtulunması için çok önemli… Bu köşeye sıkışma amında , Kuzeyli Dostlarımız, bizlerden ne tavizler koparırlar, onun da kokusu çıkar elbet…
Çin’ in bizle yaptığı ” Suçluları İade Anlasması” nın tek gerekçesi, Uygur Türk’ ü Kardeşlerimizi geri istemektir. 3 milyon doz rüşvetle çıkan kanûndan sonraki diğer miktarlar, verilen listelerin teslimi ile alakalı olacaktır… Kaba tabirle ” Ne kaa köfte , O kaa ekmek”. Bunun farkına varan Hükümetin , alelacel, Rus aşısına yönelmesi boşuna değildir… Dünyanın en iyi aşısı (!) olduğu lanse edilen tek tük alıcısı olan Çin malının, o kadar da iyi olmadığı nasıl anlatılacak , nasıl kıvırtılacak, doğrusu çok merak ediyorum… Uygur Türk’ leri üzerine oynanan bu oyunlara cevap vermek ve isbirliğine gitmenin , nasıl bir seçim felaketine sahip olacağı , mevcût iktidarca çok iyi bilinmektedir… Milyonlarca Kürdat’ ın, İşbara Alp’ in, Yamtar’ ın vs nin , Çin Saraylarına ulaşamasa bile hangi sarayları basacağı bellidir… Bir tek Uygur Kardeşimizin kılına zarar gelmesi yeri yerinden oynatır. Her kes bu hesabı biliyor, onun için kimse merak etmesin, telaşlanmasın… Bu ara , Ağa’ sını edepsizce ve cırtlak sesiyle savunmaktan sesi kısılan Ca- Ce neler yapıyor…Bu çakma Milliyetçi takibimiz de… Millete ” Eve dön” çağrısı yapanların , evela ” Titreyip kendilerine dönmeleri” gerekmektedir…Bu günkü yazımı çok sevdiğim bir sözle bitirmek istiyorum…” Ey koca Türk, devşirmeler Sen’ i de devşirmeden, Sen aklını başına devşir”…Bu da benden. Herkese uyarı bakımından… “Ey Türk oğlu Türk, üstte gök kubbe çökmedikçe, aşağıda, yağız yer yarılmadıkça , senin ilini töreni kim bozabilir”
Bir Cumartesi yazısının daha sonuna geldik… Yarın Pazar İnşAllah gene birlikte olacağız. Şimdilk hepiniz Allah’ a emanet olun. Hoşçakalınız…