Bölücüler, Güneydoğu Anadolu Bölgesine “Kuzey Kürdistan”, Diyarbakır’a da “Amed” adını veriyorlardı. Uzun yıllar sözlerinin ne anlam ifade ettiğini hesaplayamayan hükümet yetkilileri Diyarbakır’dan söz ederken ona özel ve ayrıcalıklı bir anlam yüklüyorlardı. AB’nin yolunun Diyarbakır’dan geçtiğini söyleyenler bunlardan yalnız birisiydi.
Her ne kadar Yalçın Akdoğan, “Diyarbakır’da bir Türkiye şehridir, bunu başka bir yere çekmemek gerekiyor” demiş olsa da Diyarbakır’a başka bir misyon yükleyenlerin olduğunu o da biliyordu.
Sonuçta Diyarbakır’da hükümetin gözetim ve denetimi altında “Kuzey Kürdistan” adlı bir konferans toplanmıştı. Öcalan’ın Nevruz mesajı da oraya toplanan yüzbinlerce insana Diyarbakır meydanında okunmuştu. Paris’te öldürülen ve Diyarbakırlı olmayan üç terörist için de Diyarbakır meydanında gövde gösterili tören düzenlenmişti. Recep Tayip Erdoğan "İnşallah BOP gerçekleşir ve Diyarbakır BOP’un parlayan yıldızı olur" demişti.
Başbakan Erdoğan’ın Barzani’yi Diyarbakır’a davet etmesi ve orada onunla buluşması bu bakımdan manidardır.
Sonuçta Tayip Erdoğan, on bir yıllık iktidarı süresince her alanda işbirliği içinde olduğu Barzani’yi Diyarbakır’da konuk etti. Orada Barzani’nin huzurunda ‘Kürdistan’ kavramını kullandı. On bir yıldır iktidarda olmasına karşın kullanmadığı “Kürdistan” ifadesini Barzani’yle birlikte kullanmasını muhalefetin eleştirmesi üzerine muhalefet için “Bunlar tarihi bilmiyorlar. Irak anayasasında Kürdistan bölgesi olarak geçer… Gazi Mustafa Kemal’in imzaladığı bir kararname var elimde. Burada Kürdistan ifadesi yer alıyor” diye savundu.
Başbakan Erdoğan, hükümete alenen hakaret eden Diyarbakır Belediye Başkanını da Belediye Başkanlık makamında ziyaret etti. Osman Baydemir, Barzani’ye Erdoğan’dan da devşirdiği güçle: “Evinize Amed’e hoşgeldiniz” diyerek Diyarbakır’a fiilen Erdoğan’ın önünde Amed adını vermiş oldu. Ardından Barzani’ye hitaben “Değerli başkan Kuzey Kürdistan’a hoşgeldiniz. Bugün Güney Kürdistan’ın başkanı memleketi olan Amed’dedir. Burada olmanızdan çok memnununuz ki, bugün sizin hizmetinizdeyim”.
Baydemir, bir süre sonra da Türkiye’nin Güneydoğu’suna “Türkiye Kürdistan’ı” deyince Başbakan Erdoğan şunu söyledi: “Diyarbakır Belediye Başkanı’nın böyle bir ifade kullanması şık olmamıştır. Burası Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir. Bu tür şeyler toplum içinde rahatsızlıklara neden olur” demiştir.
Başbakan Erdoğan, kendi açtığı yoldan giden Baydemir’in Türkiye’nin bir bölümüne “Türkiye Kürdistan’ı” demesini “şık” olmamakla tanımlamıştır. Türkiye’nin bölünmesi ve ayrıştırılması Başbakan Erdoğan’a göre yalnızca “şık” ya da “estetik” anlamda sorunludur.
Ahmet Türk de Barzani’nin ziyaretiyle ilgili olarak yaptığı bir konuşmada; "Kürdistan’ın başkenti olan Amed’e Barzani’nin gelmesi ve görüşmeleri çok önemli buluyoruz. Artık Kürdistan’ın sorunun çok rahatça konuşulduğu yeni bir döneme girdik” demiştir. O da Diyarbakır’ı “Kürdistan’ın başkenti” olarak nitelemiştir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da yaptığı ve tarihi olarak nitelediği konuşmada "Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz" dedi. Bu sözler doğal olarak geniş kitleler tarafından, ‘genel af’ sinyali olarak yorumlandı.
Başbakan Erdoğan’ın bu sözleri üzerine Erbil’e dönen Barzani “Süreç istediğim gibi giderse Öcalan dahil af gelebilir”. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan, "Barzani Öcalan’a af gelecek demişse yanlış yapmıştır” dedi.
Başbakan Erdoğan sözlerinin devamında “Ben bir başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde bulmuyorum. Bir katili Genel Af ile nasıl affederim? Temennimiz cezaevlerinin boşalmasıdır" dedi. Sormak gerekir ki katiller affedilmeyecekse Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi cezaevleri nasıl boşalacak?
Sonuçta Erdoğan’ın Diyarbakır’a Barzani’yi davet etmesi, orada yaptığı konuşmalar ve kullandığı “Kürdistan” kavramına bölücü ve yıkıcı cenahın yüklediği anlamlar, tarihi niteliktedir. Önümüzdeki süreçte Erdoğan’ın yaptığı konuşmaları bölücülere referans olarak almaya devam edecektir. Barzani ile Erdoğan buluşmasını tarihi kılan ziyaretin bu boyutu olmuştur.