İster ABD gibi stratejik müttefik, ister Rusya gibi geçici müttefik, ister İran gibi komşu ülkeler olsun hepsi Türkiye’nin Suriye’de yapacağı operasyona karşılar. İsrail bir yana Mısır/Suud/BAE’nin Türkiye’ye karşı tutumu ise tam anlamıyla faciadır. Suriye’de Türkiye’nin etkin olmasını isteyen hiç bir ülke yoktur.
ABD bölgeye DAEŞ’i yok etmek için geldiğini ilan etmişti. Rusya varlığını ABD’nin varlığıyla ilişkilendirmişti. İran ise DAEŞ ve ABD’nin etkinliği yüzünden bölgeye sivil milislerini yığmıştı.
ABD’nin Suriye’den çekilme kararı Türkiye hariç bütün güçleri üzmüştür. Türkiye, ABD’nin bıraktığı boşluğu doldurmaya en yakın ülke olması Rusya, İran, İsrail dahil bütün ülkeleri rahatsız etmiştir. YPG’nin ezilecek olmasından Şam rejimi de çok mutlu değildir.
Münbiç saldırısı ABD’nin çekilmesini durdurmak mümkün olmazsa yavaşlatmak amacına yönelikti. ABD’nin “DAEŞ’i bitirdim” iddiasına birilerinin “biz buradayız” “nereye gidiyorsunuz?” mesajıydı.
Fırat’ın batısına PYD/PKK girdiği andan itibaren Türkiye buna müsaade etmeyeceğini ilan etmişti. Nitekim ABD özellikle Münbic’ten PYD’nin çıkarılmasıyla ilgili olarak Türkiye’ye garanti vermişti.
Türkiye ve ABD, 2018'in haziran ayında Münbiç yol haritasında uzlaşmıştı. İki ülke, 1 Kasım 2018'de Münbiç'te ortak devriye faaliyetlerine başlamıştı. Ancak ABD'nin oyalamaları nedeniyle yol haritası tamamlanamadı.
Diğer yandan Irak ve Afganistan'da yaptığı katliamlarıyla sık sık gündeme gelen ABD'li özel askeri şirket Blackwater’ın kurucusu Erik Prince, PYD/PKK’dan oluşan Demokratik Suriye Güçleri’ni ABD'nin terk etmesinin yanlış olacağını, onların korunması için sözleşmeli askerlerinin ABD'li birliklerin yerini alabileceğini açıkladı.
Resmen olmasa bile fiilen ABD’li maceraperest lejyonerlerin PYD/PKK saflarında TSK’ya karşı savaşmak için hazır beklediğinin farkında olmak gerekir.
Rusya’nın pozisyonu!
Suriye’de iç savaşın patlamasından önce Rusya’nın bölgede üsleri ve güçleri vardı. ABD’nin DAEŞ ile mücadele gerekçesiyle YPG ile bölgede alan elde etmesi ve olaylar Rusya’nın Şam rejimini tekeline almasına neden oldu. Esat rejimiyle Rusya, Şam’da özdeşleşmiş durumdadır.
ABD’nin çekilme kararından sonra birden bire Rusya, YPG/PKK işgalindeki Münbiç bölgesinde bağımsız devriyelere başladı. Gelinen aşamada Rus ordusu Arima civarında ve Bab Askeri Meclisi adını kullanan YPG/PKK unsurlarıyla ortak devriye gerçekleştiriyor.
Dahası YPG yalnız Münbic’de değil Tel Rıfat’da da TSK’ya yönelik taçiz faaliyetlerine alabildiğine devam ediyor.
Yalnız Rusya değil Şam rejimi de PYD/PKK’nın boşaltmak zorunda kalacağı Münbiç’e girmeye hazırlandığına yönelik haberler geliyor. PYD/PKK’nın Münbiç kentini rejim güçlerine terk edeceği açıklanmış bulunmaktadır.
Münbiç’in PYD tarafından boşaltılması durumunda Türkiye’nin kente yerleşmesine Rusya, İran ve Esad rejiminin olumlu tepki vermesi de beklenmemelidir.
Zorunluluktan ittifak yapanlardan bölgede kalıcı olmak isteyenlere, petrol ve jeopolitik avantaj elde etmek isteyenlerden Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyenlere kadar bölgede hesap üstüne hesap yapılıyor. Yapılan hesaplar yönünden Suriye’de yok yok.
Güvenlikli bölge oluşturmaktan, PYD/PKK’ya müdahaleye, Münbic’i temizlemekten Esat güçlerinin oldubitti yaratmasına, ABD’nin “ekonomik yönden mahvederiz” tehditlerinden DAEŞ’in şok saldırılarına, Rusya, İran ve Esad rejiminin yeni oyunlarından Fransa’nın bölgede çıkar devşirme girişimlerine kadar her türlü istihbarat faliyeti, çıkar ve entrika oluşturma girişimleri Türkiye’yi beklemektedir.
Trump’ın Türkiye’ye havale ettiği bir de DAEŞ’le mücadele var. DAEŞ’in doğal bir ürün olmadığı, bölgede onu çıkarları için imal edip kullanan güçlerin olduğu açıktır. Gelinen aşamada DEAŞ’ın çok ciddi kayıpları olmasına karşın mobil, hücresel ve mikro birimleri vasıtasıyla büyük bir eylem gücünü elinde tuttuğunu görmek gerekir.
Ortada kanla oynanan büyük bir oyun vardır. Türkiye bu oyuna her zamankinden daha hazırlıklı olmak zorundadır.
ABD bölgeye DAEŞ’i yok etmek için geldiğini ilan etmişti. Rusya varlığını ABD’nin varlığıyla ilişkilendirmişti. İran ise DAEŞ ve ABD’nin etkinliği yüzünden bölgeye sivil milislerini yığmıştı.
ABD’nin Suriye’den çekilme kararı Türkiye hariç bütün güçleri üzmüştür. Türkiye, ABD’nin bıraktığı boşluğu doldurmaya en yakın ülke olması Rusya, İran, İsrail dahil bütün ülkeleri rahatsız etmiştir. YPG’nin ezilecek olmasından Şam rejimi de çok mutlu değildir.
Münbiç saldırısı ABD’nin çekilmesini durdurmak mümkün olmazsa yavaşlatmak amacına yönelikti. ABD’nin “DAEŞ’i bitirdim” iddiasına birilerinin “biz buradayız” “nereye gidiyorsunuz?” mesajıydı.
Fırat’ın batısına PYD/PKK girdiği andan itibaren Türkiye buna müsaade etmeyeceğini ilan etmişti. Nitekim ABD özellikle Münbic’ten PYD’nin çıkarılmasıyla ilgili olarak Türkiye’ye garanti vermişti.
Türkiye ve ABD, 2018'in haziran ayında Münbiç yol haritasında uzlaşmıştı. İki ülke, 1 Kasım 2018'de Münbiç'te ortak devriye faaliyetlerine başlamıştı. Ancak ABD'nin oyalamaları nedeniyle yol haritası tamamlanamadı.
Diğer yandan Irak ve Afganistan'da yaptığı katliamlarıyla sık sık gündeme gelen ABD'li özel askeri şirket Blackwater’ın kurucusu Erik Prince, PYD/PKK’dan oluşan Demokratik Suriye Güçleri’ni ABD'nin terk etmesinin yanlış olacağını, onların korunması için sözleşmeli askerlerinin ABD'li birliklerin yerini alabileceğini açıkladı.
Resmen olmasa bile fiilen ABD’li maceraperest lejyonerlerin PYD/PKK saflarında TSK’ya karşı savaşmak için hazır beklediğinin farkında olmak gerekir.
Rusya’nın pozisyonu!
Suriye’de iç savaşın patlamasından önce Rusya’nın bölgede üsleri ve güçleri vardı. ABD’nin DAEŞ ile mücadele gerekçesiyle YPG ile bölgede alan elde etmesi ve olaylar Rusya’nın Şam rejimini tekeline almasına neden oldu. Esat rejimiyle Rusya, Şam’da özdeşleşmiş durumdadır.
ABD’nin çekilme kararından sonra birden bire Rusya, YPG/PKK işgalindeki Münbiç bölgesinde bağımsız devriyelere başladı. Gelinen aşamada Rus ordusu Arima civarında ve Bab Askeri Meclisi adını kullanan YPG/PKK unsurlarıyla ortak devriye gerçekleştiriyor.
Dahası YPG yalnız Münbic’de değil Tel Rıfat’da da TSK’ya yönelik taçiz faaliyetlerine alabildiğine devam ediyor.
Yalnız Rusya değil Şam rejimi de PYD/PKK’nın boşaltmak zorunda kalacağı Münbiç’e girmeye hazırlandığına yönelik haberler geliyor. PYD/PKK’nın Münbiç kentini rejim güçlerine terk edeceği açıklanmış bulunmaktadır.
Münbiç’in PYD tarafından boşaltılması durumunda Türkiye’nin kente yerleşmesine Rusya, İran ve Esad rejiminin olumlu tepki vermesi de beklenmemelidir.
Zorunluluktan ittifak yapanlardan bölgede kalıcı olmak isteyenlere, petrol ve jeopolitik avantaj elde etmek isteyenlerden Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyenlere kadar bölgede hesap üstüne hesap yapılıyor. Yapılan hesaplar yönünden Suriye’de yok yok.
Güvenlikli bölge oluşturmaktan, PYD/PKK’ya müdahaleye, Münbic’i temizlemekten Esat güçlerinin oldubitti yaratmasına, ABD’nin “ekonomik yönden mahvederiz” tehditlerinden DAEŞ’in şok saldırılarına, Rusya, İran ve Esad rejiminin yeni oyunlarından Fransa’nın bölgede çıkar devşirme girişimlerine kadar her türlü istihbarat faliyeti, çıkar ve entrika oluşturma girişimleri Türkiye’yi beklemektedir.
Trump’ın Türkiye’ye havale ettiği bir de DAEŞ’le mücadele var. DAEŞ’in doğal bir ürün olmadığı, bölgede onu çıkarları için imal edip kullanan güçlerin olduğu açıktır. Gelinen aşamada DEAŞ’ın çok ciddi kayıpları olmasına karşın mobil, hücresel ve mikro birimleri vasıtasıyla büyük bir eylem gücünü elinde tuttuğunu görmek gerekir.
Ortada kanla oynanan büyük bir oyun vardır. Türkiye bu oyuna her zamankinden daha hazırlıklı olmak zorundadır.