Küçük düşme korkusu ve totaliterlik

Yanına yaklaşılamayan insanlar, ulaşılmayan zirveler kadar heybetligörünür. Uzaktan, sessiz ve derinden yol alan meçhuller hep korkutur. Tepelereçöreklenmiş olanlar tepelerin yüceliğini kendilerininkiyle çoğu kezözdeşleştirirler. Bazıları buna gerçekten inanmış olacak ki, krallığın olmadığıbirçok ülkede kendini kral sanan çok sayıda meczup vardır.

Bir makamı işgal altında tutan birey; bir süre sonra kendisinibulunduğu makamın en vazgeçilmez ve münasip sahibiymiş gibi görmeye başlar. Bubakımdan o, işgal ettiği mevkiinin en meşru, en haklı ve en geçerligerekçelerini muhafaza etmek zorundadır. Bunu da açık vermeden, eksikliklerinigöstermeden, bilgisizliğini hissettirmeden yapmak durumundadır. Bireyler nekadar ulaşılabilir bir konumdaysalar o kadar çok eksikliklerini, zaaflarını vehatalarını saklayamaz duruma girerler.

Bir kral, generalinin yanında amatör ve acemi durumuna düşmektenkorktuğu için çoğu kez savaş meydanına gitmeye cesaret edemez. “Ya ayağı bir yere takılır da bir bombaçukuruna düşerse!..” Hayır, çağımızın askerî dehası savaş alanına gidemez.Kendisi yerinde kaldıkça yenilgiler emirlere itaat etmeyen ya da (daha büyükbir olasılıkla) hıyanet eden generallerin eseridir. Buna benzer nedenlerlediğer birçok hareketlerde bulunamaz. Düşeceği korkusuyla ata binemez. İsabetettiremeyeceği korkusuyla ateş edemez. Başkasınınki, daha iyi görüneceğikorkusuyla resim yapamaz.

 

Küçük düşme korkusu!

Küçük düşme korkusu yalnız krallara ve siyasî liderlere has birözellik değildir. Sadakati liyakatetercih edenler, aristokrat bir ailenin çocuğu olmaktan başka özelliğiolmayanlar, babasının mirasının dışında kullanabileceği bir yeteneğibulunmayanlar, hayatını sürekli olarak birilerinin koruması altında geçirmişolanlar kurum, örgüt ya da ülke yönetiminde sorumluluk yüklendiğinde hep aynıkorkak tutum içinde görünürler. Bu tavırların zararı bütün toplumuilgilendirmemiş olsa onlardan bahsetmeye bile gerek olmazdı. Ancakyeteneksizlerin, beceriksizlerin, fikir ve yenilik diye dağarcığında hiçbir şeybulunmayanların gelişme, ilerleme ve toplumsal kalkınma bakımından çoktehlikeli sayılacak itiyatları da vardır: Kendisinden daha yetenekli, enerjikve etkin yöneticileri rakip olur korkusuyla entrika, komplo ve fesat üreterekya ortadan kaldırmak ya da yönetimden uzaklaştırmak gibi.

Yalnız siyasî alanda değil, ekonomik, kültürel, akademik ve işhayatında da yöneticiler kendisini güç durumda bırakacak yetenek ve bilgikapasitesi olan kişileri yanında istemezler. Çok önemli, çok farklı, çok bilenve çok yönlü düşündüğüne kendisini inandırmış birisi, kendisinden çok dahayüksek bir kapasiteye sahip kişiyi etrafındakilere göstermek istemeyecektir.Kendi yeteneğine yakın bir kişi onun yanında bulunmamalıdır!

 

Totaliter kafa!

Totaliter kafa tam bir itaat ister. Onun düşünce, plan veuygulamalarını eleştirecek birisi ya haindir ya da budala. Kendisinden daha azyetenekli, kendi görüşlerine sahip olamayacak düzeyde algı gücüne sahipyardımcılar liderine saygı, yardım ve hayranlık sunmalıdırlar!

Adolf Hitler, çömezlerin, takipçilerin ve üyelerin liderinyeteneklerine ulaşmalarının imkânsız olduğunu düşünmektedir. O, “çoğunluk hiçbir zaman tek kişinin yerinegeçemez. Çoğunluk yalnız bilgisizliği değil, aynı zamanda korkaklığı da temsileder. Yüz budaladan tek bir akıllı adam olamayacağı gibi, yüz korkak da ahlâkgüçlülüğü isteyen siyasal bir eylemi başaramaz” diye, yazmaktadır. O,birincisi kendisi, ikincisi budalalar, üçüncüsü de akıllı ama korkak; olmaküzere üç tip insan tarif ediyor. Kimin budala, akıllı ya da korkak sayılacağısübjektif bir yargıdır. Tarih kendisini dâhi sanan bu delinin birçok budalanınyapmayacağı hataları rahatlıkla yapabildiğini yazmaktadır.

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!