Önce Kandil’e gazeteci Hasan Cemal çıktı. Ardından da yoğun bir medya kampanyası başlatıldı. Hasan Cemal, terör örgütünün silah bırakmaya hazır olduğunu, Karayılan’ın ağzından modeller sunarak kamuoyuna duyurdu.
Bu dönemde malum köşe yazarları yazılarına şu başlıkları koydular. “PKK silah bırakmaya hazır”. “PKK dağdan inmek istiyor!”. “Eller tetikten çekilsin!”. “PKK eski PKK değil”. “Devlet yenildi”. “Asıl dağdan inecek olan TSK’dır”. “Öcalan yol haritası hazırlıyor!”.
Bu arada şu türden de beklentiler yaratıldı: ABD, Irak’tan çekilecek, Barzani ile iyi ilişkiler kurulacak, PKK dağdan inecek! Cumhurbaşkanı bu iyimser hava içinde “iyi şeyler olacak” derken bazı gazeteciler “Çankaya’daki Abdullah ile İmralı’daki Abdullah!” diye manşet atıp mukayese yapmaya başladı.
Yoğun manşet ve psikolojik operasyonun ardından AKP iktidarı “Kürt Çalıştayı” , “Demokratik Açılım”, “Milli birlik ve beraberlik açılımı” adı altında bir dizi görüşme gerçekleştirdi.
AB’den ABD’ye açılıma tam destek
“Norşin” tartışmaları başladı. Eski yerleşim yeri isimlerinin değiştirilmesinden televizyon yayınlarına, Kürt enstitüsü ve araştırma merkezlerinden Dersim olaylarına bir çok söz söylendi. Adımlar atıldı. Sonuçta ininden, ine ine bir grup kendini bilmez şaşkın terörist Habur’a indi. Ardından karşılama töreni gibi mahkemeler, iltifat gibi itiraflar, yüksek sesle pişmanlık duyulmadığına yönelik açıklamalar geldi. Ardından serbest kalan teröristler, elini kolunu sallayarak otobüslerin üzerinden on binlerce insanı selamlayarak kentlere girdiler.
İktidarın “demokratik açılım” projesine ABD’den, AB’den, Barzani’den, sanatçıdan, sporcudan, sinemacıdan, yerlisi yetmedi yabancı aktörlerden de büyük destek geldiği açıklandı.
Habur’daki görüntüler!
Ancak Habur’daki görüntüler halkta büyük bir tedirginliğe ve paniğe neden oluyor. Şehit ve gazi yakınları madalyalarını sokaklarda parçalıyor. Halkın yoğun tepkisinin ardından sürecin sürdürülebilir olmaktan çıktığını gören iktidar, durumu yeniden gözden geçirmek zorunda kalıyor.
Tam bu sırada Kandil’e Radikal’den Ertuğrul Mavioğlu çıktı. Kandilden Türkiye’deki kanlı terörist saldırıları planlayan Murat Karayılan’ın güler yüzlü fotoğrafı Radikal’deki yerini alıyor.
“Savaşma Konuş!”
Mavioğlu’nun Karayılan ile yaptığı röportaj günlerce manşetten veriliyor. Röportajın satır aralarından şu mesaj veriliyor: Kandil’de “devleti yenme” arzusu içinde olmayan, inkâr politikalarına karşı direnen, hata sonucu öldürdüğü siviller için “özür dileyen”, meşru savunma yapan ve uyuşturucu gibi insanlık dışı işlerle meşgul olmayan -masum- bir örgüt var.
Ardından da Radikal gazetesi yeni biçimiyle tarihi misyonunu üstleniyor: Sinn Fein’in “Konuşmaktan kaçınan savaşa ortaktır” sözlerini manşete taşıyor. Daha önce “iyi şeyler olacak” diyen cumhurbaşkanın da bu kez “savaşma konuş” dediği açıklanıyor. “Siyasi hak vermek bölünme getirmez!” türünden diplomatik sözlere yer veriyor. Çok açık ki bu PKK adına Devlete ve Türk milletine karşı yürütülen açık bir psikolojik harekettir.