Verilen metin, Erol Sunat’ın “Her Ay Düşüyor Sevgili Enflasyon” başlıklı yazısından alıntılar içermektedir. Yazar, yetkililer tarafından sürekli “düştüğü” iddia edilen enflasyonun, halkın günlük yaşamında hissedilen gerçeklerle çeliştiğini ironik bir dille ifade etmektedir. Metinde, enflasyonun bir düşüşten ziyade bir artış trendinde olduğu, özellikle temel gıda maddelerinin ve maaşların eridiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, enflasyonun kendisiyle mücadele ediliyor söylemlerinden keyif aldığı, fırsatçılarla iş birliği yaptığı ve asgari ücretli ile emeklileri olumsuz etkilediği eleştirel bir yaklaşımla dile getirilmektedir. Yazar, enflasyonun düşmediğini, aksine insanların yaşam standartlarının düştüğünü trajikomik bir şekilde belirtmektedir.
Enflasyon her ay düşmeye devam. O düştükçe insanlar düşünüyor. Bu nasıl düşmek diye…
Menemen bile enflasyona yenik düştü, tabiri caizse lüks oldu. Gıda enflasyonu ters kepçe geldi.
Ne düşmesi, düşme falan yok diyenlere cevap veren yok…
Düşünce düşmüş olmuyor amma…
Bu düşmeden enflasyon pek bir memnun…
Marketler memnun…
Çarşı Pazar memnun…
Yetkililer düştü dedikçe, enflasyon keyiften dört köşe…
Hem nasıl olmasın ki…
Enflasyon düştü diye, teşbihte hata olmasın neredeyse davullu zurnalı halay çekeceğiz gibi bir hava hâkim.
Enflasyon düştükçe eriyen bizim maaşlar diyenleri bir dinleyen olacak mı?
Asgari ücretli ve emekli maaşlarının beşte biri bu düşme muhabbetleri arasında kayıp…
Daha şimdiden eridi…
Her ay düşüyor sevgili enflasyon…
Daha ekim var, kasım var, aralık var, ocak var…
Varın hesap edin erimeyi…
Hal böyle, ahval böyle, enflasyonun düşme macerası böyle…
Aklımız karıştı yeminle…
*****
Enflasyon kendisiyle mücadele edilme laflarına bayılıyor. Kendini unutturmak, saklamak, kaybolmak gibi bir derdi yok. Konuşulmaktan pek memnun.
Düştü deseniz de ona göre hava hoş…
Fırladı gitti deseniz de…
Ne zaman düştün de yüzümüz güldü enflasyon?
Yalan sende… Göstere göstere halay çekmek sende…Aşa-ekmeğe göz dikmek sende…
Fırsatçıyla bir olmak sende… Fakir-fukarayı canından bezdirmek sende…
Neren masum ki senin?
Duydu mu enflasyon?
Duymadı…
Şimdi efendim, Enflasyon oldukça garip bir enstrüman…
Her telden çalmada üstüne yok…Repertuarı hem geniş hem oldukça zengin!
Hani tilkinin kırk türküsü varmış, kırkıda tavuk üstüneymiş demişler ya…
Enflasyonun da var kırk türküsü…Biri düşmek, biri zam, biri güncelleme…Altta kalanın canı çıksın türküsü en meşhur olanı…
Enflasyon diyor ki; ben kötü gün dostuyum. Bugüne kadar kimi ezmişim, enflasyona kimseyi ezdirmedik demiyor mu yetkililer?
Ben size nasıl kıyarım?
Madem benden zarar gören yok… Dertlenen şikâyet eden yok…O zaman ortada bir şey yok…
*****
Mademki düştü enflasyon…
Cebimizdeki parayla alabileceğimiz ürünlerin sayısında bir artış yaşamamız gerekmez miydi?
Yaşayabildik mi?
Yaz bitti. Salatalık domates gibi ürünlerin insanımıza bayram ettirdiği o günler hadi bana eyvallah dedi.
Enflasyon düştü denildiğinde…
Nereye düştü bu enflasyon?
Kime göre düştü?
Düştüğünü kim gördü, kim hissetti?
Kırmızı et iki yüz lira oldu da biz mi kaçırdık?
Marketler yeni reyonlar açıp, halk pazarı, halk sergisi, halk reyonu deyip fiyatları artırmadan normal halinden yüzde elli aşağıya çektiler de gören mi olmadı?
Akşama kadar neyi nereden daha ucuza alabiliriz diye market-market dolaşan insanlar bilmez mi enflasyonu?
Bilmez mi düşüp düşmediğini?
*****
Enflasyon düşecek haberimiz olmayacak?
Mümkün mü?
Bir kere enflasyon düşse, yıldırım düşmüşe döner düştüğü yer…
Bu işte bir yanlışlık olduğunu sizlerde düşünmüyor musunuz?
Altının gramı gözünü beş bin liraya dikerken, dolar kırklı rakamları aşmayı talim ederken, enflasyon tangır-tungur, şıngır-mıngır düşmüş…
Rahmetli Rauf Tamer, bir 10 Kasım yazısında, Atam demişti, sen ölmedin, biz öldük…
Oradan hareketle, enflasyon düşmedi, biz düştük, kapaklandık kaldık yere. Ne kalkabiliyoruz ne de hareket edebiliyoruz. Üstelik her ay enflasyon düşüyor da düşüyor.
Bize gelince ne önümüzü ne sağımızı solumuzu görebiliyoruz. Makus bir talihi bir türlü yenemeyen, enflasyonun yanı başımızda “ben düştüm halayı” çektiği o hali seyretmeye devam…
*****
Kendimizi bildik bileli enflasyonla mücadele ettiğimizi bilmeyen yok…
Düşse de şaşsa da çıksa da galip gelen enflasyondan başkası değil…
Kaldırıp uçurumdan aşağıya da atsanız, bir de bakıyorsunuz ben geldim diye yanınızda bitiveriyor.
Şımarıkların önde geleni…
Kim şımarttı bu kadar sorusu ortada…
Sahip çıkan yok…
Aynı zamanda çok da vefasız enflasyon…
Fırsatçılıkta eline su döken daha görülmedi, fırsatçılar bizim pirimiz demişler…
Güncelleme yapanlar bizim hocamız olur diye sağda solda konuşmaya başlamışlar.
Öyle olunca da Altının doların sırdaşı, yediği, içtiği ayrı gitmeyeni olmasına şaşmamalı…
Onca muhabbetten sonra, kırk yıllık kapı komşumuz olmuş çok mu?
Her ay düşüyor sevgili enflasyon…
Bazılarımıza göre düşse de hoş, düşmese de…
Enflasyon, bizden biri, içimizden biri, akrabadan hatta hane halkından biri gibi!
*****
Bu arada bize de bir haller oldu. Bastık bağrımıza enflasyonu. Düştüm gibi, düştü gibi argümanlarla sürekli gündemde olmasına aldırmıyoruz.
Oysa enflasyonun kimden yana olduğu belli değil…
Kimi sevip sevmediği de…
Kafayı emekliye, asgari ücretliye takmış, düştüm işte daha ne istiyorsunuz diye dolaşıyor cadde ve sokaklarda…
Kapıdan kovsanız bacadan giriyor. Merak etmeyin bende sizin gibiyim. Ben de düştüm. Düşenin halinden en çok ben anlarım diye belli ki bizimle kafa buluyor.
Enflasyon düştü diye açıklamalar yapılırken, bizlerin düşe kalka ayakta durmak için çırpınan bitkin ve bitap halini gören yok, bakan yok, ne haldeler diye soran yok…