Günümüzde dünya hızla değişmekte, bu değişim toplumlarda da gözlenmekte, hızı ve niteliği toplumun şartlarına göre farklı olsa da değişme inkâr edilememektedir. Sorokin’in deyişiyle “fizyolojide kan dolaşımı ne ise sosyolojide de değişme odur.” Sosyologlar değişmenin tabii, sürekli, kaçınılmaz ve de gerekli olduğunu belirtirler. İki yüzyıldır sosyolojik değişim ise çok artmış, bu değişimle birlikte, ülkemizde değişik biçimde yönlendirme ve psikolojik propaganda ile zihinler bulandırılmaya çalışılmış, birçok alanda başarılı olunmuştur.
Sosyologlar sosyal değişme üzerine incelemelerinde farklı değişme şekilleri tespit etmişler, birden fazla değişme şekilleri ile karşılaşmışlardır. İnsan organizması bile sinir sistemi dışında kendini yenilemekte ancak maddi varlığımızın özünü teşkil eden, şahsiyetimizin orijinalliğini sağlayan beyin ve sinir sistemimiz ise yenilenmemektedir. Toplumda hızlı değişen müesseseler ile ağır hatta çok ağır değişen yapılar iç içe girmiş haldedirler. Bir milletin temel değerlerini değiştirmeye kalktığınızda kuvvetli bir mukavemet göreceğiniz kesindir.
Ülkücü harekette de bir değişiklik talebi vardır ve bu değişiklik çeşitli söylemlerle dile getirilmektedir. Bu dile getirilme aynı zamanda bir çizgiyi, bir anlayışı ve bir fikri temsil etmektedir. Bunlardan bazıları da sığ, basit, sıradan olabilir fakat bu sığlığı, sıradanlığı ve basitliği ülkücü sezer, görür, anlar, ayırt eder. Ülkücü hareket yeniden şahlanmak, meydan okumak, Anadolu’nun her yerinde var ve diri olmak; yani Başbuğ’unun çizgisinde Bingöl’de, Muş’ta, kazanmak, Malazgirt’te haykırmak istemektedir. Bunu isterken bizi biz yapan değerlerin aşındırılması ve sulandırılmasını ise kabul edilemez bulmaktadır. İktidara gelmek ve dahi iktidarda kalıcı olmayı hedeflemektedir. Ancak buna talip olanlardan da, bunun metodunu ortaya koymalarını, Başbuğ’un çizgisinde projelerini açıklamalarını beklemektedir. Türk-İslâm Ülküsü çizgisinde, bizi biz yapan değerlerle yepyeni projelerle yenilenme, değişim istemekte, asla başkalaşmak istememektedir. Yoksa ülkücüyü ülkücü olmaktan çıkaracak, başkalaştıracak, omurgasız merkez partisi haline getirecek, slogan ve basit hükümlerden öteye gidemeyenler ülkücü hareketin dinamosu olamazlar.
Romantik, plansız, projesiz bir yenileşme ve değişmenin arkasına takılmanın ardından Ülkücü Hareketin varlığı ve bütünlüğünün tehlikeye gireceği aşikârdır. İstikrar içinde yenileşme, başkalaşmadan değişim, Başbuğ’un çizgisinde yeniden şahlanma ve yeniden, yabancılaşmadan gelişme isteyenlerin haykırma, Türk’ün İslâm’da dirilişinin zamanıdır.