Diğer uluslar(milletler)ve azınlıklar bize olsa olsa güzel tabi olurlar. Suriye Türklerini ancak savaş ve şehitlik olursa hatırlıyoruz. Suriye’nin imarında-yönetiminde de hatırlamak zorunluluğumuz var. Onlar fedakardır, yiğittir .Türkiye Cumhuriyeti’ne ölümüne bağlıdırlar. Her zaman ve her yerde hatırlanmayı hak ediyorlar.
Gönlümdeki yiğitler; Suriye’deki Türkleri, çocuk yaşımdan beri dinlerim. O zamanlar rahmetli babam (Hüseyin Kaleli Emekli müftü) anlattı. Suriyeli Türkleri ve onlar gibi yolumuzu bekleyen Arap – Kürt aşiretleri ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yazdıkları ilhak dilekçesini anlatmıştı.(1968’li yıllar)
Daha sonraki yıllarda Ali Erdoğan (Emekli vaiz Bergama) anlatmıştı. Daha sonraları Mehmet Arif Bey’in 93 Moskof harbi ve Başımıza Gelenler kitabını hediye etmişti. Benim başucu kitabım olmuştu. Hala saklarım.
Türk dünyasının ve İslam dünyasının bağımsızlığı ve birliği fikrini çocukluk yıllarımda edinmiştim. Zamanla gelişti ve olgunlaştı. İlerleyen yıllarda çorbada tuzum da bulunmuştu. Konuya hizmet eden birçok dostum arkadaşım da olmuştu.
Birçok eksiklerimizin olmasına rağmen emin adımlarla yolumuza devam edeceğimizden eminim “Adriyatik’ten Çin seddine” sanırım artık devlet politikası haline geldi.
Bir de çocukluğumdan beri Kulağıma fısıldanan, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” gerçeğini bu yaşıma kadar unutmadım. Bugüne kadar bu gerçeği doğrulayan birçok olayı gördüm; yaşadım.
Diğer uluslar(milletler)ve azınlıklar bize olsa olsa güzel tabi olurlar. Suriye Türklerini ancak savaş ve şehitlik olursa hatırlıyoruz. Suriye’nin imarında-yönetiminde de hatırlamak zorunluluğumuz var. Onlar fedakardır, yiğittir .Türkiye Cumhuriyeti’ne ölümüne bağlıdırlar. Her zaman ve her yerde hatırlanmayı hak ediyorlar.
Bizim içinde aklın ve bilimin gereği budur. Siyasal İslamcıların(Pan İslamcılar) bilmesi gereken Suriye Türkmenleri Müslümandır. Eğer inançlarında samimi iseler, amaçlarına ulaşmak için Türklere muhtaçtırlar(bağımlılar) Suriye’nin yönetilmesinde Türkmenleri hatırlamak zorundalar.
Suriye Türklerini unutmaya ısrarla devam edenler, vatansız Müslümanlar veya büyük gafillerdir. Böylelerinin ne dine ne de millete yararları olmaz. Büyük zararları olur. Öyle kuru lafla ümmetçilik olmuyor. Masa başı Müslümanlıkla Çalap’a (Tanrı-Allah) kulluk yapılmıyor. Ancak görüntü Müslümanlığı yapılabiliyor.
İran’a gelince; Türk dünyasının ve İslam dünyasının sırtına saplanmış bir bıçak gibidir. Ne zaman kendimize gelmeye çalışsak ne zaman dinimize-devletimize yararlı olmaya çalışsak, hemen hareketleniyorlar. Olmadık herzeleri yiyorlar. Kum Şiası’nın köküne kibrit suyu ekilmek zorunluluğu bulunmaktadır.
Necef Şiası yaygınlaştırılma çalışmalarına hız verilmelidir. Necef Şiası için devletimizin ciddi katkılar verdiğine inanıyorum. Benim arzum biraz daha çok katkı verilmesidir.
İran bitmiş tükenmiş bir ülkedir. Yıkılması için Türklerin ufak bir üfürmesi yeterde artar bile! Ancak biraz daha vakte ihtiyaç var! Cumhurbaşkanının demesi ile kolaylık ve sessizlikle “uhulet ve suhulet” halledileceğinden eminim.
Böylesine kahpe bir düşmana karşı Devletimizin de elbet bir düşündüğü ve hazırlığı olduğuna inanıyorum.
Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları; soydaşlarını unutmayan, her daim hatırlayan, her türden düşmana karşı aklın ve bilimin gereği önlemleri alanların üzerine olsun vesselam.