Bir müddet önce TRT’de birlikte çalıştığımız, müdürlüğümü de yapan, aynı gazetede yazdığımız, değerli Kardeşin Aslan Küçükyıldız’ın bir yazısını okuyarak hislerimin karşılığını bulmuştum. TRT-Müzik’teki “Laterna” Programına çok da haklı olarak, isminden dolayı, tepki göstermişti… Sıra ben de bu kuruma binlerce program üretmiş bir kişi olarak, tek seyrettiğim TRT kanalı olan TRT Müzik’teki yılışmalara tepkiliyim… Son zamanlarda moda olan bir erkek bir kadın olarak dizayn edilen bazı programlar devlet ciddiyetinin çok ötesine taşındı… Diyalog güzeldir ama diyalog yapayım derken, yılışıklık asla kabul edilemez… Senin Şarkın adındaki programdaki diyaloglar, yılışma eşiğini aştı. Benzeri ikili bir program daha var “İki Yürek” diye, gene diyaloglar var ama sınırlar içinde ve asilâne… İnşallah ikaz edilir de programın güzelliği gölgelenmez.
Erkeğin tabiatında dağınıklık vardır. Kadınlar ise tam tersidir. İntizamlı, derli toplu olmak onlara mahsustur. Birkaç kademe sonraki finale gelirsek “Bir erkeğin en doğal hakkı dağıtmaktır. Her başarılı erkeğin arkasında, nasıl bir kadın varsa, her dağınık erkeğin de arkasında intizamlı bir kadın mutlaka vardır…” Hepinize merhabalar olsun…
Dünya kısmen ama Türkiye tamamen ekonomik ve gelir dengesizliklerinin etkisi altında. Komünizm tehlikesiyle bu yıllarda karşılaşacak olsaydık inanın şu an ki rejimimiz çok farklı olurdu. Netice olarak, bu gidişle Komünizmin yıldızı tekrar parlayacak gibi. İste bu yüzden işçilerin sendikaya üyeliklerine bile izin verilmiyor… Yoklukta eşitlik yerine varlıkta eşitliği savunan bir birey olarak gençliğimiz mücadele içinde geçti. Kendimizi koruma adına asıl tehlikeyi göremedik. Diyaloğu aklımıza getiremeyecek yoğunluk içinde idik. Netice ne mi oldu? ABD ve AB’nin istediği gibi din tabanlı, biat ehli, sorgulamayan, beynini tek beyne bağlamış kimselerin oluşturduğu sistemler Ülkemizin üzerine karabasan gibi çöktü… Her fikirden insanlarla diyalog mümkün iken bu tiplerle konuşabilmek anlaşabilmek beyhude çaba… İşte bu yüzden “Ama Abi bunlar Müslüman “cılar türedi… Son günlerdeki gelişmelere bakarsak başta ABD ve derin ABD İsrail, çok tehlikeli yoldan medet ummaktalar. Bu yüzden daha önce El Kaide de olduğu gibi, HTŞ ile iş birliği yapılıyor. Yani baştaki bir kişiyi ele geçirdiğiniz de veya satın aldığınızda, milyonları yönlendirebiliyorsunuz.
Ey utanma, neredesin? Bu cümle niye kuruldu, bizi çileden çıkaran binlerce örnekten, sadece ikisini gündeme getirerek, durumu açıklamaya çalışacağım… Belli ki aynı merkezden üretilen siyaset mühendisliğinin kara örnekleri olan, yaşanmışlara bir bakalım mı… Olmayan Adaletin Bakamayanı, partisinin grup başkan vekilini bile yalanlayarak, tutukluların çıplak aranmadığını, başörtülerine dokunulmadığını, aksini söyleyenlerin yalan söylediğini, söyledi. İşin garibi gençler Adliye önünde, Bakamayanın yalan söylediğini söyledi. Bu zavallı Bakamayana sorarım, üç tane infaz koruma memuru niye açığa alındı? Beceriksizliğinden dolayı adı af olacaklar(sepetlenecekler) listesinde olan, Tarım Bakamayanı “Top 10 yalan” listesi yayımladı. Kendi kendine yeten yedi ülkeden biri iken, akla gelen her şeyi ithal eden bir sistemi yönetmekten utanmadı… Çaydan karpuza, domatesten kavuna kadar her şeyin döküldüğü yakıldığı bir ortamda utanmadan yalan listesi yayımladı… Hele hele Sağlık Bakamayanı; ne randevuların üç – beş ay sonraya verilmesinden, ne yabancılar bir yana yerli ilaçların bile bulunamamasından, ne birkaç kuruş için bebeklerin öldürülmesinden vs. vs. utanmadan, muhalefeti yalancılık la suçladı. Daha da ileri gitti, muhtemel mitomani hastalığına ortaklar edindi… Beyler kimse uzun uzun düşünmesin. Bunların hepsi belli bir merkezden üretilen taktikler gereği malûm kişilerce devreye sokuluyor. Dayanak ne mi… Anadolu’da sıkça söylenir. “Birine kırk kere deli dersen, deli olur” Bunlarda beyninizi yıkamaya çalışıyor. Bir müddet sonra inanacağınızı düşünüyorlar. Benim akılsız Türkmen’ime güveniyorlar. “Ama Abi bunlar Müslüman“cılara güveniyorlar…
Demeyeyim diyorum ama, ısrar ediyorsunuz… Keşke “Demiştik” başlığı açmasaydım. Bu sefer siz haklı çıktınız diyebilseydim… Ali Koç, bu ülkenin istifade edeceği çok önemli ve müspet kişilerden biri. Futboldan anlamak zorunda değil. Baktı ki olmuyor, derhal çekilmeli. Memleketin ona ihtiyacı var. İstifa etmeli ve de kendisini ittirip kaktırmamalı. FB’nin acziyeti, toplumun direncini kırar. Bu konuda daha fazla yazmayacağım çünkü bende geriliyorum…
Bir müddet önce TRT’de birlikte çalıştığımız, müdürlüğümü de yapan, aynı gazetede yazdığımız, değerli Kardeşin Aslan Küçükyıldız’ın bir yazısını okuyarak hislerimin karşılığını bulmuştum. TRT-Müzik‘teki “Laterna” Programına çok da haklı olarak, isminden dolayı, tepki göstermişti… Sıra ben de bu kuruma binlerce program üretmiş bir kişi olarak, tek seyrettiğim TRT kanalı olan TRT Müzik’teki yılışmalara tepkiliyim… Son zamanlarda moda olan bir erkek bir kadın olarak dizayn edilen bazı programlar devlet ciddiyetinin çok ötesine taşındı… Diyalog güzeldir ama diyalog yapayım derken, yılışıklık asla kabul edilemez… Senin Şarkın adındaki programdaki diyaloglar, yılışma eşiğini aştı. Benzeri ikili bir program daha var “İki Yürek” diye, gene diyaloglar var ama sınırlar içinde ve asilâne… İnşallah ikaz edilir de programın güzelliği gölgelenmez.
Hepiniz Allah’a emanet olun. Hosça kalınız…