Geçtiğimiz günlerde “İsrail’le ticaret bitti” yalanını protesto eden dokuz genç, derdest edilip tutuklandılar. Hemen serbest bırakma klasiği bunlara uygulanmadı. Günlerce içerde tutuldular. Bununla kalsa iyi, türbanları bile kesildi, abdest almaları engellendi. Kimse şaşırmasın. Olay tamamen bir algı operasyonu. Denmek istenen “Bakın kimseyi ayırt etmem, en ufak eleştiride tutuklarımdır”.
İki günü eşit geçen ziyandadır. Bu İslami düsturu bilmeyeniniz yoktur. Peki bizim halimiz ne… Bu günkü durumumuzu yarın muhafaza edemiyoruz. Öbürüsü günün ise, yarınımızdan kötü olacağı, kehanet değil. Hep gerileyerek, ilerlediğimize inandırılmak nasıl bir sanat. Acaba, toplumsal ipnoza mı tabiyiz… Hepinize merhabalar olsun…
Omuzlarındaki yıldızlardan daha parlak gözleri olan teğmenlerimiz. Ölümüne yanınızdayız… O gün, “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” yerine “Reyis’in( Reis ) askerleriyiz” deseydiniz şu an yere göğe sığmıyor olacaktınız… Nereden mi biliyorum. Örneği mevcut. Hem de Anıtkabir’de…
Gerçek olmayan TÜİK rakamlarıyla oluşturulmuş asgari ücret, enflasyonu tetikler denilerek, yılın ikinci yarı zammından mahrum bırakıldı… Karadenizlinin dediği gibi sorayım… N’oldi? Bu ne demek oluyor, yenisinin tespitinde böyle bir gerekçenin doğru olmadığı ortada demek, anlamına geliyor. Kendisini nimetten sayan, burnumun ekonomistleri hala aynı kafada. Ekonominin birinci şartı, üretimdir. Üretim düşerse yoksulluk, artarsa refah gelir. İşin alfabesini bilmeyip tam tersini yapanlar ancak basit bir kantinin ekonomisini yönetebilir, ülke’in değil…
Artık gına geldi… İhtiyar bir bunak, her gün ekranlara çıkıyor, çocukların duymaması gereken lafları sıralıyor. Kin ve nefret kusuyor, herkesi tehdit ediyor, etrafındakiler, yellense bile alkışlayınca da coştukça coşuyor… Bu edepsizliklere şahit olmak, üstelik bir-iki gün değil, her gün muhatap olmak, kaderimiz mi? Bu Milletin çilesi ne zaman bitecek? Güzel Allah’ım, niye yanına çekmez bu kulunu… Eski avukatının bile dediği gibi, korkak kişi kimlere güvenerek, herkesi tehdit ediyor? Tenhadan menhadan bahsediyor… Herhalde, çevresindeki “Babalara” veya Ülkü Ocaklı temiz gençlere güveniyor. Bak gafil, güvendiklerin, kınını kesmez bilesin… Sahte dolar işinde, ne kadar basıldığını sadece basan bilir, gel gör ki, bu da biliyor. Her taşın altından çıkıyor. Yahu bu milletin yakasından düş artık.
Anayasal hak olan her şey, bu devirde suç haline geldi. Geçtiğimiz günlerde “İsrail’le ticaret bitti” yalanını protesto eden dokuz genç, derdest edilip tutuklandılar. Hemen serbest bırakma klasiği bunlara uygulanmadı. Günlerce içerde tutuldular. Bununla kalsa iyi, türbanları bile kesildi, abdest almaları engellendi. Kimse şaşırmasın. Olay tamamen bir algı operasyonu. Denmek istenen “Bakın kimseyi ayırt etmem, en ufak eleştiride tutuklarımdır“. Halk desteği azalan, sistemler gittikçe sertleşmek zorunda kalırlar. Bu onların son çaresi aynı zamanda çırpınışı ve de ilerde kendilerine uygulanacak durumları meşru hale getirecek olaylardır… Yoksa, ABD ve birçok Avrupa Ülkesindeki bu gibi olayları tenkit edip daha şiddetlisini uygulamak, belli bir çaresizliğin sonucudur.
Kürt asıllı, İngiliz Memo da kendi çapında komiklikler ve “Zihni Sinir” hesaplarına bulaştı. Kurtarıcımız, TBMM de Ca-Ce’nin havlusuna mı kurulandı ne, bir şeyler bulaştı herhalde… Yirmi ve Otuz yaşlarındaki, sigara tiryakisi gençlere, nasihatlerde bulundu ve de tasarruf yollarından bahsetti… Altmış liralık sigaradan vazgeçerlerse ki bunun elli bir lirası vergi, ne işe yarayacak… Bu parayla kümes bile alamazlar… İnsanın neredeyse, bırakın içsinler diyesi geliyor… Ayrıyeten beşbin lirayı bir köşeye koyacak kaç kişi var? İki bin lira burs alan genç bunu nasıl yapacak? Kaldı ki yaptı, altmış yaşında elde ettiği bir milyon ile evin ancak tuvaletini veya bir odasını falan alabilir… Bunların insanlarımıza vaat ettiklerinin son noktası altmış yaşında bir milyon sahibi olmak, ötesi yok. Ötesi yandaş olmak. O yirmi milyon içine girerseniz her şeye zahmetsizce ulaşırsınız. Canınızı kurtarmak, geminizi karaya oturtmamak istiyorsanız, tez elden , en yakın bayramda, Anıtkabir’de “Recep Tayyip Erdoğan” diye bağıracaklar listesine isimlerinizi yazdırın…
Dediğim gibi Suriye olayları beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Televizyon kumandaları ateş topu gibi ele almak cesaret ve sabır ister… Kafanı sağ sol yapsan, burnuna kulağına gövdeni çevirsen eline koluna, vücudunun bütün sivri yerlerine, kıymetleri kendilerinden menkul 10-15 uzman çarpıyor. Bu yüzden değerlendirme değil, kesin sonuç yazacağım…
- ABD, başına tarihinin en büyük ödülünü koyduğu ve örgütünü de terörist ilan ettiği kişinin arkasına geçti…
- Türkiye mal varlıklarını dondurduğu teröristlerin arkasında…
- Alıştığımız ve bildiğimiz bazı devletler olmasına rağmen Rusya Federasyonu da ne kadar güvenilmez olduğunu ortaya koydu…
Yaradan’ıma emanetsiniz. Hoşça kalın…