Şeyh bozuntuları, milyarlık sermayeleri yönetirken bir diğerini, kasetlerle tehdit ederse ve de bunlar medyada yer bulursa, cezalara muhatap olunacak. Erkek, kız ayırt etmeden çocuklara yaptıkları tacizleri yazmak konuşmak, itibar suikastı olarak değerlendirilecek. Dosya o kadar kalabalık ki, ansiklopedi olur… Peki, bu cüppeli, sarıklıların dokunulmazlığı mı var? Suç işlemek bunlar için serbest mi? Yedikleri haltları gündeme taşıyanlar, itilip kakılacak mı?
Hayatta hiçbir şeyi kolay elde etmeye uğraşmayın. Kolay elde edilenin kıymeti olmaz. Alın teri döküldükten sonra içilen bir bardak çay, zahmetsiz konulan padişah sofrasından, daha kıymetlidir. Kişi bazında da olay aynıdır. Kendinize, “Üç kuruşluk Adam, önüne bir parça kemik at, senin için havlasın” dedirtmeyin. Hepinize merhabalar olsun…
Gündem saptırma bombardımanı gereği, saman alevi gibi yanıp sönen olaylardan, akılda kalması gerekenleri tekrar hatırlatma görevimiz devam ediyor. RT, geçtiğimiz günlerde sakallı cüppeli sarıklı kimselerin, bazı dizilerde küçük düşürüldüğünü söyleyerek RTÜK’e talimat verdi cezalar kesildi. Bu bir yerde gözdağı oldu. Artık kimse, post kavgası için, birbirlerine söylediklerini bile yazarken düşünecek… Şeyh bozuntuları, milyarlık sermayeleri yönetirken bir diğerini, kasetlerle tehdit ederse ve de bunlar medyada yer bulursa, cezalara muhatap olunacak. Erkek, kız ayırt etmeden çocuklara yaptıkları tacizleri yazmak konuşmak, itibar suikastı olarak değerlendirilecek. Dosya o kadar kalabalık ki, ansiklopedi olur… Peki, bu cüppeli, sarıklıların dokunulmazlığı mı var? Suç işlemek bunlar için serbest mi? Yedikleri haltları gündeme taşıyanlar, itilip kakılacak mı? Başka meslek guruplarına aynı şeyler niye uygulanmaz. Mesela ben de diyorum ki, Yenidoğan Çetesi, doktorları ve hemşirelerinin, derdest edilerek gözaltına sevkleri, tıp camiasına yapılan itibar suikastıdır… Böyle bir şey denebilir mi? Fetoş müridi hâkim ve savcılara yapılanlar da, hukuk mensuplarına yapılan itibar suikastı olabilir mi? Bu kafa ve hastalıklı zihniyetle bir yere varmayı bırakın, yerimizi dahi muhafaza edemez, geriye gideriz…
Dezenformasyonla mücadeleciler, İsmail Saymaz ve Fatih Altaylı hakkında suç duyurusunda bulundular, ardından arkadaşların ifadeleri alındı. İkisi de söylentileri ayyuka çıkan üç MHP Milletvekilinin niye istifa ettirildiğini araştırmıştı… Peki dedikleri gibi VİP salonu altyapılı altın kaçakçılığı değilse niye istifa ettirildiler? Bunun sebebini bilmek, oy verip oraya getirenlerin hakkı değil mi? Muhalefetin her haberine derhal harekete geçenler, niye “Camide içki içtiler“, “Kabataş’ta başörtülü bacımıza saldırdılar, üzerine idrar yaptılar, görüntüler elimizde” “Camileri ahır yaptılar” gibi doğru olmayan lafları yayanlara hala niye “Doğrusu bu” demez… Hiç beklemeyin asla da demez… Uyuşturucu denince, kaçakçılık denince, cinayet denince, adam dövme denince vs. vs., niye MHP’nin adı anılıyor? Bunlar yetmezmiş gibi, bu Apo sevicilikte ne? Bu güzelim Partiyi ne hale getirdiniz. Artık defolup gittiğinizde bile geri dönmeye isteğimiz olmayacak. Böyle kötü bir mirası kabul edecek kimse kalmayacak… Doğru, zaten sizin istediğinizde bu…
Kasıtlı olarak, sızdırılanlara baktığımızda, DEM Parti’nin istekleri çok ağır. Federasyon, genel bütçenin %30’u, Türkçenin yanına, ikinci ana dil, garantör ülke talebi, vs. vs… Peki bunlar havada uçuşurken Ca-Ce ne diyor? Biz hala sözümüzün arkasındayız… Bunun anlamı, yukarıdaki hiçbir talepten rahatsız olmuyoruz anlamına gelmiyor mu? Kısacası teröre teslim olundu. Dünya’da hiçbir ciddi devlet, teröristle masaya oturmaz. Sonunda bu noktaya gelecektiniz, niye 50 bin kişinin ölmesini beklediniz? İnşallah şehit ve gazi analarının gözyaşında boğulursunuz…
Hani burnu Dünya’nın etrafında birkaç turunu tamamlayan Pinokyo Bakamayanımız vardı ya, zat-ı muhterem kendini aşmaya devam ediyor… İBB’ye Kreşler diye başlayan bir yazı yazıyor. TV’lerden aslı bin defa gösterildi. Ama bizim Pinokyo, kreş demedik diyor… İşi iyice de azıtarak, yavuz hırsız edasıyla, muhatabını, okuduğunu anlamakla, Türkçe bilmemekle suçluyor, Ağası da peşinden geliyor… Araştıran ve takip eden insanlar saçını başını yolarken, bunlar gözlerinizin içine bakarak, böyle diyorlar. Sebebi, körü körüne inanan akılsız Türkmen… Sebebi, ne derseniz, her şeye, “haklısın ağabey” deyip sonunda “Ama abi bunlar Müslüman” diyenler…
O bizim canım evlatlarımız, her zaman aklımda. Geceleri rüyama bile giriyorlar. Teğmenlerden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Gözleri, omuzlarındaki yıldızlardan daha parlak teğmenlerimiz… 25 Kasım tarihinin ötelenmesi, olayı kabullenme sürecinin uzatılması diye düşünüyorum. Toplum alıştırılmaya, ana şok zayıflatılmaya çalışılıyor. Semeresi de alınıyor. Değerli yazarımız, Yılmaz Özdil bile “Kalemleri kırılmış” diyor. Küçük Kripto(KK) işleri hazır diyerek, teslim duruşu sergiliyor… Esas şimdi durum belli hale geliyor… Yapılacakları, karşı duruşu bilemiyorum ama bu kadar çabuk kabullenmemeliydik. Ben kendi çapımda, albızların canını alasıca bir bunağa yollanmak üzere, kınamı hazırladım…
Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalın…