Sizce, kölelik kalktı mı? Bence hayır, hem de en şiddetli biçimde devam ediyor… Köle denince akla ne gelir. Emeğinden azami derecede istifade edilen, gelire muhatap olmayan, sadece karnı doyurulan ve de barınacağı yer verilen, insan… Kısaca bu dediklerim, şu an mevcut mu? Bana göre değil. Bu hale ulaşmak için çabalayan insanlar var. Hayır, hiçbir şekilde abartmıyorum. Türkiye’nin ücreti haline getirilen asgari ücretli kimselerin, karnını doyurabildiklerine inanıyor musunuz? Bu insanlar, anayasal barınma haklarını sağlayabiliyor mu? Cevap kesinlikle hayır. O zaman şu sonuç ortaya çıkıyor. Asgari ücret alan kimseler, açlık sınırının altındaki ücretleriyle, ödeyemedikleri kiralarıyla, köle konumuna gelmeye uğraşıyorlar ama acımasız sermaye buna da müsaade etmiyor… Kısaca, kölelik kâğıt üzerinde kalktı ama, günümüzde post-modern biçimde devam ediyor.
2025’e kapıyı araladık. Bu yılın bize neler getireceği bir önceki yılda belli olmuştu. Yani Perşembe’nin gelişi olayı. Her neyse, istesek de istemesek de zaman bildiğini okuyor. Bu konuda bizim en ufak bir hükmümüz yok. Ancak çizgiler içinde kalmakla mükellefiz… Tıpkı futbol sahasının çizgileri gibi. Topu içerde tutmak zorundayız…Hepinize merhabalar olsun…
Sizce, kölelik kalktı mı? Bence hayır, hem de en şiddetli biçimde devam ediyor… Köle denince akla ne gelir. Emeğinden azami derecede istifade edilen, gelire muhatap olmayan, sadece karnı doyurulan ve de barınacağı yer verilen, insan… Kısaca bu dediklerim, şu an mevcut mu? Bana göre değil. Bu hale ulaşmak için çabalayan insanlar var. Hayır, hiçbir şekilde abartmıyorum. Türkiye’nin ücreti haline getirilen asgari ücretli kimselerin, karnını doyurabildiklerine inanıyor musunuz? Bu insanlar, anayasal barınma haklarını sağlayabiliyor mu? Cevap kesinlikle hayır. O zaman şu sonuç ortaya çıkıyor. Asgari ücret alan kimseler, açlık sınırının altındaki ücretleriyle, ödeyemedikleri kiralarıyla, köle konumuna gelmeye uğraşıyorlar ama acımasız sermaye buna da müsaade etmiyor… Kısaca, kölelik kâğıt üzerinde kalktı ama, günümüzde post-modern biçimde devam ediyor.
Bizim meslekte, kalemi satılık olanlar vardır. Kalemini şantaj malzemesi olarak kullananlar vardır ki, genelde bunlara dürüst gazeteci (!!!) payesi de eklendiği görülür. Bir de resim gazetecileri vardır. Tek başlarına hiçbir kıymeti harbiyesi olmayanlar, bir yolla çektirdikleri resimlerle, toplumda yer ararlar. Adamla oturun ama konuşmanıza fırsat vermez. Çünkü ne mal olduğu ortaya çıkar. Hemen size tomar tomar resim çıkarır. Ünlü siyasilerle ve sahne sanatçılarıyla çektirdiği resimleri size servis eder. Gözünüzü boyayarak, onların sırtından paye sahibi olur. Gösterdiği, birlikte çekilmiş resimlerle kendisini eşlemeye çalışan bu hiçbir işe yaramaz kimselerden uzak durun ve de fikirlerini dinlemeyin… Bir uzak durulacak kimselerde, karabatak gibi olanlardır. Bunları etrafınızda bol bol görebilirsiniz. Sizi unutan ama ön plana çıkacağı, menfaat elde edeceği bir durumda bir bakarsınız ki, yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmez kişi olmuşsunuzdur… Dibini araştırın, mutlaka bir yerlerden elde edeceği menfaat için, sizi arkasına alma çabasını görürsünüz. Bunları bilirsiniz, yüzüne vurmazsınız ama, enayi konumuna düşme sınırında da patlamanız kaçınılmaz olur…
Farklı konulara bulaşınca, çuvalın ağzını açınca, dipsiz kuyuyla karşılaşıyorsunuz. Ne yapalım, bugününde kaderi buymuş… Futbol A-Milli takımımız, imkansızı başardı ve “A” ligini altın tepsiyle Galler’e hediye etti… Yerli ve Milli yabancı hocamız, memlekete çabuk adapte olmuşa benziyor. Hemen beyanatı yapıştırdı… “Zemin kötüydü, aşırı da yağış vardı vs.” Bu laflara aşina olmanız gerekir. Sıkça duyarsınız ama bir kişi bile çıkıp sormaz. Yahu, efendi. Karşı takım sahanın düzgün yerinde oynadı, size çamur alanı mı bıraktı. Yağmur onların üstüne yağmadı mı… Siyasette olduğu gibi, körü körüne davrananlar bu mazeretleri daha çok duyar, “Akılsız Türkmen” rolünü burada da oynarsınız.
Türkiye, Liginin, şeyin skandal olmadığı, Dünya Liginin açık ara lideridir. Ne derseniz deyin, ak dediğinize, yarını bırakın aynı cümle içinde bile, kara deseniz ayakta alkışlanırsınız. Her sistemin içine çöreklenmiş, menfaat tabanlı bu kimseler, kaderiniz olamaz, olmamalı da. Ama gel gör ki oluyor. Fenomenleri hatırlayın. Ne oldu. Hepsi serbest. Adamlar sadece vergi kaçırmış, o da herkeste olur… ABD, meşhur gangsterinin, Al Capone’nin açığını bulamadı, vergiden canını okudu. Bizde Kızılay bile bu işe alet ediliyor. Hatırlayın, depremde parayla çadır satan meşhur başkanı Kınık Efendi ne demişti “Vergi kaçırmadık, vergiyi dolandık“. Türkiye suç işleyenler cenneti. Bekleyin, yakında Yenidoğan Çetesi de salınır… Bir iki garibin, şoförün, hemşirenin başına yıkılır, örtbas edilir. Daha olmadı, söz: değiştirir gene çözeriz…Konuya son söz: Ben, bu iş 8000 TL işi değil diyorum. Doktoru, hemşiresi, hastane yöneticisi, ücret skalasının en tepesinde yer alan kimseler. Onlarca kişiye bölüştürülecek para da para değil…Bence hesapta olmayan konularda incelenmeli…
Hepinizi Yaradan’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…