“Hıristiyanlığın kutsal anası Meryem Ana’nın Evi, Bülbül Dağı üzerinde bulunmaktadır. 1891 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Hıristiyanlar tarafından “Panaya Kapulu” olarak da adlandırılmaktadır. Meryem Ana’nın Mezarı da Panayır Dağı’nın kuzeydoğu eteğindedir. Yıllar boyu her 15 Ağustos’ta Meryem Ana Evi’nin bulunduğu Panaya Kapulu’da dinsel törenler düzenlenmiştir. 1957 yılında Papalık da burasının Meryem Ana’nın Evi olduğunu onaylamış ve Hıristiyanlık için “Hac Yeri” ilan etmiştir.” Dini ya da tarihi kaynak var mı? Hayır. Anadolu topraklarını parsellemenin başka metodu olarak karşımıza çıkmaktadır. Binlerce Hıristiyan, Hacı olmak üzere Türkiye sınırları içinde, Bülbül Dağına yönlendirilmektedir. Bir bakıma onların kutsal mekânlarını ele geçirmiş “Barbar Türkler” olarak hafızalarına nakşediliyoruz.
Fransız bir papaz rüyasında “Hz. Meryem”in Bülbül dağında yaşamış olduğunu görüyor. İşte işin aslı astarı bu kadar. Daha sonra Bülbül dağına birkaç oda inşa ediliyor. Oluyor size kutsal bir yer.
Aydın Halk kütüphanesinde altmışlı yılların yerel gazetelerini, baştan sona taradım. Meryem Ana Evinde Vatikan’ın resmen gelip ayin yapması ile “Kutsal yer” kabul edildiğini gördüm.
Oraya ziyarete gelen Hıristiyan turistler Hacı oluyor, Müslümanlar da dini ve tarihi bir yer gördüklerini sanıyor zinhar. Vatikan’ın haline bakın ki, Fransız Papazın rüyası ile gelip, Bülbül Dağında ayin yapıyor. Tabii, böyle bir rüya görüldü mü oda ayrı soru işareti.
***
BATI BAZI NOKTALARI KAFADAN KUTSALLAŞTIRIYOR
Meryem ana Evi ile ilgili kaynaklarda bakın nasıl tanıtım yapılıyor?
“Hıristiyanlığın kutsal anası Meryem Ana’nın Evi, Bülbül Dağı üzerinde bulunmaktadır. 1891 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Hıristiyanlar tarafından “Panaya Kapulu” olarak da adlandırılmaktadır. Meryem Ana’nın Mezarı da Panayır Dağı’nın kuzeydoğu eteğindedir. Yıllar boyu her 15 Ağustos’ta Meryem Ana Evi’nin bulunduğu Panaya Kapulu’da dinsel törenler düzenlenmiştir. 1957 yılında Papalık da burasının Meryem Ana’nın Evi olduğunu onaylamış ve Hıristiyanlık için “Hac Yeri” ilan etmiştir.”
***
Dini ya da tarihi kaynak var mı?
Hayır. Anadolu topraklarını parsellemenin başka metodu olarak karşımıza çıkmaktadır. Binlerce Hıristiyan, Hacı olmak üzere Türkiye sınırları içinde, Bülbül Dağına yönlendirilmektedir. Bir bakıma onların kutsal mekânlarını ele geçirmiş “Barbar Türkler” olarak hafızalarına nakşediliyoruz.
Yukarıdaki satırlara bakarak binlerce yıl önce yapılan tarihi bir yapının bulunduğunu zannetmeyin Bülbül dağında. Bina 1953 yılında yapılmış:
“Türkiye’de İzmir Panayakopu’da inşa edilen Meryemana Evi açıldı. Papa XII. Pius”un verdiği imtiyazla, İzmir Selçuk Panayakapu’da inşa edilen Meryem Ana Evi törenle açıldı. Kutsal Meryem’in son günlerini yaşadığı yerlerden biri olarak kabul edilen Bülbül Dağındaki Meryem Ana Evinde yapılan törenle Hıristiyanlar hacı oldu.” (www.sodev.org.tr)
Hz. Meryem, Efes’e hiç gelmiş miydi? Hayır. Zaten onlar da diyor ki:” “..yaşadığı yerlerden biri olarak kabul edilen.” Yarın önlerine belge konursa diyeceklerdir ki “biz zaten kesin bir şey dememiştik.”
“Bugün dünyanın birçok yerindeki Hıristiyanlar, Hilalin elindeki toprakları alabilmek için çeşitli rüyalar görüp, (gördürüp) Efes’teki Bülbül Dağında Meryem Ana mezarlığı yapmışlardır. Bizzat Hıristiyanlığın ilim adamları ve tarihçileri vasıtasıyla elde etmiş olduğumuz bilgilere göre Hz. Meryem, Efes’e hiç gelmemiştir. “1994 yılında Essen’deki bir toplantıda Hıristiyan din alimleri bu görüşü beyan etmiştir.” (www.dergi.havuz.de)
Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, Meryem Ana Evi olarak tanınan yerle ilgili olarak şunu söyledi:“Erenerol, Müslümanların Hz. Meryem’e olan inançlarının Katolikler tarafından bir Hıristiyanlaştırma aracı olarak kullanıldığını ve Meryem Ana Evinde yapılan ayinlere Türklerin de dâhil edildiğini belirtti. Erenerol, Meryem Ana Evinin bulunduğu Bülbül Dağının mülkiyetinin parça parça misyonerlerce ele geçirildiğine buralarda vaftiz kampları kurduklarına dikkat çekti.” (12.06.2002- Yeni Mesaj-A.R.Bayzan)
Kutsal kimlikleri, örtülü işgalde kullanan Batı Emperyalizmi budur işte.
Not: Yazının aslı 2006’da yazılmıştır.