Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Başkanı Metin Akgün, “24 Kasım Öğretmenler Günü” dolayısıyla mesaj yayımladı.
“Öğretmenler, nefsine değil, nesline hizmete adanmış bir ömrü yaşayan meslek mensuplarıdır ….” diyen Başkan Akgün yayımladığı masajında;
“Farkında mıyız? Bugün 24 Kasım…”
Bir Pazar gününe denk gelen “Öğretmenler Günü… Hafta sonu dinlenme tatili denen bir PAZAR günü… İstikbalimizin ve istiklalimizin teminatı olan çocuklarımızı eğiterek, öğreterek ve geleceğe, hayata hazırlayan elleri öpülesi “Değerli Öğretmenlerimizin” çok çok özel bir gününü kutlayacağız…
Bu 24 Kasım hafta sonu tatiline denk geldi… Bu sene bu özel gününüz, Gününde yaşanmayacak… Nefsinden öte aziz bildiğin öğrenciler ile birlikteliğin olmayacağı bir süreç yaşanacak sanırım… Haberlerde, sosyal medyada vb. iletişim araçları kullanılarak, sıra savma kabilinden de olsa sizlere hitaben yine söylenmemiş en güzel sözler söylenecek, yüceltilecek, belki de buruk bir tebessümle dinlediğiniz konuşmalar yapılacak… Belki çok nadir program yapan okular ve öğrenciler ile teselli aranacak…
Bir gün sonrası okullar açıldığında belki süreç devam edecek ve beki de önemli gün hafta etkinlileri kapsamında sizler için törenler düzenlenecek, konuşmalar yapılacak.., Bu programlarda; büyük küçük demeden en güzel şiirler, gür seslerle, belki de en buğulu, en dokunaklı ses tonlarıyla seslendirilecek… Gecikmeli de olsa öğretmen odalarına çiçek buketleri gelecek. Belki tepsi tepsi tatlılar da gelecek. Sanırım çam sakızı çoban armağanı kabilinden hediyeler de sunulacak…
Farkındayız ki; gayretiniz takdir edilmese de, velilerinizin memnuniyetsizliği her geçen gün artsa da, çocukları insan olmanın değerleriyle buluşmalarına dönük emekleriniz için, “benim çocuğumu eğitmeyin… onu eleştirmeyin, oğlumu/kızımı memnun edin, soru çözdürün yeter…” diyenlerin beklentilerinin yarattığı memnuniyetsizliğiniz tavan da yapsa da, velilerinizin WhatsApp üzerinden yazdığı mesajında “Part 1” diyerek devamını getirdiği, sizi terbiye etme amaçlı tehdit kokan mesajlarının sonrasında devamını öğrencinizin haddi aşan babanın tehditler içeren mesajını aktardığının psikolojik etkilenmelerinize rağmen, “bu yavrular; yarının gençleri, öbür günün büyükleri ve devleti yöneten devlet adamları olacaklar, babaların hatalarını bu yavrular ödememeli” diyerek, bu şuur içerisinde; doğruları yaşamaktan geri durmayansınız…
Zamana yayılan bir evrim geçiren ilk insanın, hepsinin kendine özgü güçlü ve zayıf yanları vardı. Zaman içinde geçirdikleri fiziksel ve düşünsel tekâmül sonucunda değiştiriyorlardı. Mağara resimlerinde ilk insana ait, el izi görselini düşünürken, muhtemel, eli boyanan insanın duvara el izini bırakmasındaki amacının geleceğe iz bırakmak, elinin izinin onda bıraktığı coşkunun, mutluluğun derecesini tahmin dahi çok zor değil mi?
O “El İzi” ki; şahsiyet değil mi? Kişinin kendine ait olan uzvunun geleceğe bırakılmasındaki mutluluk, bugün içinde aynı değil mi? Okul öncesi çocuklarımızın kâğıt veya duvarlarda yaptıkları çalışmalarda…
İnsanlık tarihinde, dün el izi ile geleceğe iz bırakan insanın, bugün, “Endüstri 4.0’ı, 5.0’ı,” konuşmakta, bir kaç gün sonrasında da 6.0’ı, geleceğin dünyasını tartışırken; “Bilginin, bilimin, yarını kazanmamızda, tek başına yetmeyeceği, kişiyi mutlak manada; dünya ve ahiret mutluluğuna ulaştıramayacağı farkındalığıyla;
Kişiyi kendine, ailesine ve yaşadığı topluma faydalı kılan, aldığı eğitim neticesinde edindiği kazanımların güzel amelle yani doğru yaşantıyla bütünleşiyorsa anlam kazanacağı öngörüsü içerisinde, geleceği/istikbali/yarını kazanma mücadelesinde; geleceğin kapısını açacak anahtar olan Öğretmenim….
Memleketin meselesi benim meselem, milletin derdi benim efkarım” diyecek mecali de kalmaması, pırıl pırıl parlayan, nur akan, çakmak çakmak, ateş fışkıran gözlerdeki feri söndürülmemesi, milli ve manevi meselelere Fransız kalması, hissiz ve duyarsız kalmaması, dahili ve harici bedhahlara karşı sessiz kalmayıp, üzerine vazife düştüğü gün gereğini yapma iradesini kullanabilmesi,
Devlet malının kutsallığını, başkalarının malını-kazancını hile ile çalmanın, gasp etmenin, irtikabın, zimmetin birer ahlak fukaralığı olduğunu öğrenmesi,
Her türlü satın alma hilelerine, dünyalıkların önüne serildiğinde bile etkilenmeden elinin tersiyle itmesini, “HAYIR” demesini bilmesi,
Her yerde var olan, kontrol eden, her zaman ve zeminde gören – gözetleyen bir varlığın olduğunu kalbine yerleştirmesi, aklını ve fikrini çelmeye çalışıldığı ortamlarda dahi titreyip, ürperip yanlışa tevessül etmesi,
Dürüstlüğü, çok okumayı, kültürlü olmayı “ehl-i kitap olan bir millete mensup olmanın, kitaba ehil nesillerin yetişmesini de beraberinde getirmesi gerektiğini fark edebilen adamlar olmaları,
Vatana da o sahip çıksın, kalbini hep başkalarının hayranlığı ile değil, kendi neslinin hayranlığı ile doldurarak, başkalarının gönüllü kölesi olmaması,
“Biz adam olmayız, biz geri kalmış, geriliğe mahkum bir milletiz, bizi ancak batılılar adam ederler” diyerek önce kendisini sonra da bu milletin geleceği olan gençleri kullaştıran, aydın kılığındaki; aklını kiraya vermiş, küresel eşkıyaların kontrolündeki adamlarının yalanlarına kesinlikle tevessül etmesi yönünde gayretlerinizin farkındayız…
Eğitim bir neslin inşasıdır. Rastlantıya bırakılamayacak kadar da önemsenmelidir. Bu hassasiyet savaş devam ederken de ihmal edilemeyecek kadar önemseniyorsa başarı gelir. Tıpkı Kurtuluş Savaşımızda yaşadığımız gibi…
Eğitime ve öğretmene verilmesi gereken önem; sadece 24 Kasımlarda hatırlamak şeklinde olmamalıdır…
Öğretmenin toplumda hak ettiği itibarı önemsemek, buna uygun yaşamak ve yaşatmak suretiyle öğretmenlerimizi çocuklarımızın karşısına itibarı yüksek insanlar olarak çıkarmakla başlanabilir.
Ekonomik sorunlar altında ezilen meslek mensuplarının itibarının artırılması da kolay değildir.
Eğitimin toplum inşası açısından taşıdığı önemle uygun şekliyle aslında teknik bir yeterlik mesleği olduğu kabul edilerek, ekonomik karşılığı da verilmek kaydıyla bu yönde yasal düzenlemeler de yapılmalıdır.
Aziz dostum, değerli meslektaşım, o mübarek elleri öpülesi değerli öğretmenim!
Muhtemelen, yaşanan ekonomik kriz de göz önünde bulundurulduğunda bu 24 Kasım da, sizlerin bu özel gününüzde yine şartlar çok namüsait bir mahiyette tezahür edecek… Beklentilerimiz boşa çıkacak!
Ancak; şartlar namüsait tezahür etse de, ekonomik açıdan memnuniyetsizliğiniz tavan yapsa da, istiklal ve istikbal mücadelemiz sürecinde, sana emanet edilen bu yavrular; yarının gençleri, öbür günün büyükleri ve devleti yöneten devlet adamları olacaklar.
Bu istikbal vaat eden; beyni, ruhu, kalbi ve hafızası bomboş olan bu insanları geleceğe siz hazırlayacaksınız…
Çok ağır bir mesuliyetin olduğunu zaten biliyor, bu farkındalık dahilinde de çalışıyorsunuz… Yaşadığınız mağduriyetlerin son bulması, meslek onurunuzun/onurumuzun yüceltilmesi, hak ettiğiniz maddi ve manevi kayıplarınıza son verilerek, beklenti içerisinde olmadan verdiğiniz emeklerinizin maddi ve manevi karşılığının verilmesi, emeğin karşılığı olamasa da özlük haklarınızın giderildiği, angarya işlerin yüklenmediği, meslek onurunun yüceltildiği, toplumda hak ettiği itibarın verildiği günler olması ümit ve dualarımızla, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu ve üyelerimiz adına, Öğretmenler gününüzü tebrik ediyor, “Nefse Değil, Nesle Hizmete Adanmış Bir Ömrü Yaşayan” tüm meslektaşlarımıza en kalbi selam ve muhabbetlerimizi arz ediyorum…” dedi.