Şu ana kadar %80 nispetinde yenilenerek, sivilleşti ama hala askeri anayasa olarak lanse ediliyor, halk yanıltılıyor. Bana kalırsa, ilk dört madde konusunda tartışma oluşturarak, halkın direncini kırma çabaları ön planda. Bu iş için ise Hüda-Par vekalet siyaseti yürütüyor… Mesafe alırsa, destek veririz, alamaz ise “Bizim ilk dört maddeyle bir problemimiz yok” der işin içinden sıyrılırız… Şu an surlarda bir gedik açma operasyonu var. 4. madde ise ilk gedik olma aşamasında…
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar, dördüncüyü sıçratırsan çarklar ondan yana dönmeye başlar. Senin hükmün kalmaz, çekirge direksiyona geçer… Bizim çekirge üç sıçradı, dördüncüyü planlıyor. Buna imkân tanıyanlar, ihanet bölgesinde bulunanlardır. İkinci “Baykal“lardır. CHP içinde “Deniz Baykal’lar” da biteceğe benzemiyor. Hepinize merhabalar olsun…
Baca içi materyali Kurum Efendi ya geri zekalılığını tescile uğraşıyor ya da bizi de kendisi gibi zannediyor… Bu zavallı şamar oğlanının, Ağa’sı, depremden sonra yaptığı konuşmada, bir yıl içinde 800 bin deprem konutun teslim edileceğini söylemişti… Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra, tekrar baca kirine dönelim… Diyor ki “101 bin konut yaptık, hızımızdan rahatsız olanlar var“. Güler misin, ağlar mısın? Senin hızını seveyim emi… Yeni Anayasa konusu “Joker” gündem olarak her zamanki yerinde. Gerekçesi ise sadece kargaları ilgilendiriyor. Şu ana kadar %80 nispetinde yenilenerek, sivilleşti ama hala askeri anayasa olarak lanse ediliyor, halk yanıltılıyor. Bana kalırsa, ilk dört madde konusunda tartışma oluşturarak, halkın direncini kırma çabaları ön planda. Bu iş için ise Hüda-Par vekalet siyaseti yürütüyor… Mesafe alırsa, destek veririz, alamaz ise “Bizim ilk dört maddeyle bir problemimiz yok” der işin içinden sıyrılırız… Şu an surlarda bir gedik açma operasyonu var. 4. madde ise ilk gedik olma aşamasında…
Her neyse biz, ekonomiye dönelim. Hatırlayamadığım iki yalancı var. Bunların, kandırmaları sonucu bu noktaya geldik… Birisi YİD Projeleri için, cebimizden beş kuruş çıkmayacak dedi amma, torunlarımız bile gırtlaklarına kadar borca battı… İkincisi, KKM sistemi için, hazineden beş kuruş çıkmayacak denmesine rağmen trilyonlar çıktı… Ben hatırlamıyorum ama bu doğru söylemeyenleri bilen, bana yazsın ki, bol bol beddua edeceğim…
İşin aslı şakayla başlamıştı ama, meğerse şaka gerçekmiş. Hükümet Bakanlarının, pardon bakamı yanlarının belli bir, IQ nün altında olması gerekiyormuş. İspat işine Milli Eğitimci de bizzat dahil oldu…Hazret, kendisine soru soranları, katıldığı etkinlikle, sınırlı tutmak istiyor. En son basketbol ağırlıklı bir toplantıdan çıkarken, bakanlığın aslı işleriyle alakalı soru soranlara “Bugün, konumuz Basketbol, onla ilgili sorunuz varsa sorun” diyerek, basının elinden sıyrılmaya çalıştı. Bu durumu alışkanlık haline getiren gayrı milli eğitim bakamayanına bazı tavsiyelerimiz var… Basın müşavirliğinizi görevlendirin… Mesela Pazartesi günleri “Düriye’nin Güğümleri” , Salı, “Bitlis’in beş minaresi“, Çarşamba “Çarşambayı niye sel aldı“, Perşembe “Robinson Crusoe’nin arkadaşının ismi niye Cuma da Perşembe değil”, Cuma, “Talebelerin, Allah korkusu var mı yok mu?” Cumartesi ve Pazar “Halimenin şalvarıyla” alakalı konular dışında soru alınmayacağı ilan edilip, Bakanlık İnternet sayfasında da yayımlanmalıdır. Böylece kargaşa tarihe karışarak, Bakamayanlığın faaliyetlerini de tam olarak öğrenmiş olacağız…
Bu ara yabancı basını takip edebilenler şanslı. Türkiye’de “Yok böyle bir şey, asparagas” denilen haberlerin, doğruları yurtdışından , servis ediliyor… BRICS le ilgili bir şey yok, hepsi asılsız deniyor, Rusya Federasyonu, Dışişleri Bakan’ı Lavrov, çıkıp, üyelik için müracaat ettiğimizi söylüyor… Ülkede mümkün değil denirken Ruslar, Suriye’den asker çekmeyi kabul ettiğimizi açıklıyor. Dışişleri Almanya’dan sığınmacı Türklerin geri gönderileceği yalandır, diyor ; Alman yetkililer, RT’nin anlaşmayı imzaladığını söylüyor… İçerde yalandan başka bir şey yok, doğruyu ancak dışardan öğrenebiliyorsunuz. Din istismarı altyapılı sistemin henüz doğru bir şeyine rastlamadık. İnsanın, ister istemez İslam’ın şartları mı artıyor, diyesi geliyor…
Eski Maliye bakamayanı, damat ile yeni kurtarıcı Kürt asıllı İngiliz Şimsek’in farkının olmadığı anlaşıldı… Damat ay hesabı yapıyordu, Şubat, Ocaktan; Mart, Şubattan; Nisan zaten iyi olacak gibi zırvalarken, Şimşek Efendi bunu yıllar üzerinden yaptı. 2025, 2024 ten iyi olacak, 2026 zaten iyi olacak, derken, esasında geleceğimizi özetledi. Yani Damat’ın, akıbetimizin, Allah sonumuzu hayretsin diyerek bırakıp kaçtığı zamana doğru hızla ilerliyoruz…
Yazmaktan utanıyorum, kaçırıyorum ve de hatırlamak istemiyorum… Bu yüzden çok kısa geçeceğim… Bir ufak köy. Herkes her şeyi biliyor. Kaçırıldı diye, jandarma yanlış yönlendiriliyor. Telefonlar değiştiriliyor. Mesajlar siliniyor, ev çok aşırı su kullanımıyla yıkanıyor. vs vs vs… Bütün bunlara rağmen, aile şerefimizle telafisi olmayacak şekilde oynanıyor diyor. Oniki avukatla savunma hazırlanıyor, gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunuluyor vs vs vs… Bunun sonraki aşamasını duymak ister misiniz… Narin diye bir kimse olmadı. Kimse öldürülmedi. Ceset, dış güçlerin oyunu, algı operasyonları yapılıyor… Bu ifadeler size neyi çağrıştırıyor. Kurtuluş Savaşı diye birşey olmadı, düşman yoktu… Şimdi anladınız mı, AKP + MHP niye, konuyla alakalı TBMM araştırma komisyonu kurulmasını reddetti…
Eh artık, şimdilik yeter, bir nefes alalım yarına devam ederiz. Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…