Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Öğrencilerin Yemek İşi Ne Oldu?

featured

RT seçim meydanlarında söz vermesine rağmen,  öğrencilere yemek işi savsaklanıyor.  Milli Eğitim Bakamayanı da gerekçeler sıralıyor. Yemek yenmez, gene kantine koşulurmuş. Nerede yenecekmiş vs gibi, ipe un serme durumlarıyla kafalar karıştırılıyor. Beyzadeler, hani o yayınladığınız liste var ya, hani bunları beslenme çantasına koyun dediğiniz şeyler var ya, işte onlardan kumanya hazırlayın ve sınıflara dağıtın. Vakit geldiğinde, herkes masasında yer, böylece, yemek salonu ve de mutfağa ihtiyaçta olmaz

Bu şarkılar, inanın ki taa yüreğimin derinliklerine işliyor. Fonda gene güzel bir eser, Rast makamında bestelenen, kişiliğini pek sevmesem de Adnan Şenses‘in yorumladığı ve de zevkle dinlediğim, Eski Dostlar şarkısı… Hele hele bu yaşlarda, duygusallığın doruklarında yaşadığımız zamanlarda, dayanılmaz sızı ve iç hesaplaşmaya zemin durumlar oluşturuyor… İlkokul 3. sınıf toplu resmimiz gözümün önüne geldi. Atilla, Timur, Orhan, Suzan, Zeynep, Burçin, kim bilir neredeler? Şarkı söylüyor. “Şimdi artık resimlerde“ler. Bir tek Suzan’ın (Kapani), CB Fahri Korutürk’ün gelini olduğunu biliyorum. Başkaca da kimseden, sadece ilk okul mu, ortaokul, lise,  haberim yok? Olmasını da istemiyorum. O zamanın masum kişileri, karşınıza, uyuşturucu baronu, dolandırıcı vs. olarak çıkabilirler. Buna benzer bir olayı yakın zamanda yaşadım. Hollanda’da bulduğum biriyle, bulur bulmaz derhal ilişkimi kesmek zorunda kaldım… O zamanların bütün güzellikleri hatıralarda kalsın. Onlar çok masum, onlar çok temiz, kirlenmeye veya kirletilmeye ihtiyaçları yok… Biraz uzadı galiba, hepinize merhabalar olsun mu?

Bu konunun peşini bırakmayacağım. Çünkü onlar da bırakmıyor. Embesil, zekâ fukarası, biat ehli, kafası çalışmayan bir toplum oluşturmak isteniyor. Bu yüzden, RT seçim meydanlarında söz vermesine rağmen,  öğrencilere yemek işi savsaklanıyor.  Milli Eğitim Bakamayanı da gerekçeler sıralıyor. Yemek yenmez, gene kantine koşulurmuş. Nerede yenecekmiş vs gibi, ipe un serme durumlarıyla kafalar karıştırılıyor. Beyzadeler, hani o yayınladığınız liste var ya, hani bunları beslenme çantasına koyun dediğiniz şeyler var ya, işte onlardan kumanya hazırlayın ve sınıflara dağıtın. Vakit geldiğinde, herkes masasında yer, böylece, yemek salonu ve de mutfağa ihtiyaçta olmaz. Mutfak kurmaya, aşçı atamaya, yemek salonu oluşturmaya kalkar, orada da kapuska, pırasa vs. pişirirsen tabi ki olmaz, kimse de yemez, neticede kantine koşar… Her çocuğa, kaşarlı veya peynirli sandviç, yanına bir portakal veya muz verseniz yeter.  Bu yolla üreticiyi de korursunuz. Malım ağaçta kaldı diyende olmaz. İşi yapan yandaşa da, fahiş fiyat için,  çalmak için fırsat yaratmış olursunuz… Daha ne olsun…

Çok değerli dostum, Kan-kam Halit Kardeşimin sözleri hep kulaklarımda, sürekli olarak da adeta çınlıyor…Türkiye’de, Milliyetçilik, milliyetçiler  (!!!) tarafından ; İslam’da, dinciler eliyle bitirilmeye çalışılıyor, demişti. El hak doğru. Sadece yakın çevremde olanlara baktığımda, durumun vahametini anlamam, hiç de zor değil. İslam’la, şereflenmek herkese nasip olmaz. Ayrıyeten o iş Allah’la kul arasında, bizim müdahale alanımız olmayan bir bölgedir. Bunun dışındaki kısım, milliyetçilik, Türklük şuuru ise bambaşka bir olaydır. Kesinlikle kırmızı çizgidir. Olabilecek en ufak tahrifat, maneviyatımızın da yok olması demektir. Türklükten arınmış bir Selanik’in, İslam’la en ufak bir ilişkisinin kalmadığı gibi… İşte bu yüzden, birilerinin, Türklüğü kabul etmeyen küsurat, Hüda-Par’lıların elini kaldırması çok önemlidir. Bunu bir Ermeni’nin yapması mümkün ama Türkçünün yapması imkansızdır... Üstelik, bu olay, T.C.’nin temelinin atıldığı 30 Ağustos’ta yapılırsa, vahamet iki katına çıkar.  Ca-Ce, işte bu sebeplerden, senin yaptıklarını sorgulamak, bizlere haktır. O cırtlak sesinle durumu kotarmaya çalışma. Ne sen Fareli köyün kavalcısısın ne de Ülkücüler, o köyün çocukları…

Ya rabbim. Milletimizi çaresiz bırakma. Bizi ne idüğü belirsiz kişilerin eline mahkûm etme. Türk’ü koru ve yücelt. Senin gücün her şeye yeter.

Hacmim tamam, o yüzden kısa kısa: Çocuğa bir öğün yemek yok, Bakana sucuk çok… Bak bak bak, tezgahtar bakamayan, bak… Bu adama (!), tarihimizde olimpiyatlarda bir altın bile alamayana, üç tekerlekli seyyar sucuk arabası almak, mevcut, sucukçuyu da Bakan yapmak, inanın daha isabetli olur… Ali Efendi FB’yi rahat bırak ve defolup git… Yeter yahu, tatilcileri paraya boğuyorsun ama sahanda bile kazanamadığını bırak berabere bile kalamıyorsun. Rize’yi, Kasımpaşa’yı, FB başında teknik direktör olmadan da yener… Düş artık bu takımın yakasından, düş… Futbolla alakası olmayan ben bile, her sene yaptığının yanlışlıkları anlıyorum da senin maksadın ne?

Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!